Dışarı çıkmak istemiyordum, yeni insanlarla tanışmak istemiyordum, başım hep önde yürüyordum.
Bu ben değildim. Ben başımdaki örtüden ibaret değildim, temsil ettiği hiçbir şeye de inanmıyordum.
Evet isteyerek takmıştım ama neden isteyince çıkaramıyordum?
İnanmadığım bir dinin bütün sorumluluğu omuzlarıma yüklenmişti, 14 yaşında verdiğim bir karar yüzünden.
Çıkardığım ilk günü dün gibi hatırlıyorum. Giydiğim bol kıyafetlerin üzerine dökülen saçlarımı, ellerimin sürekli saçlarımı yoklaşıyını ve asla engel olamadığım gülümseyişimi. O günkü neşemi nasıl tarif edebilirim bilmiyorum ama hepinize umut olsun istiyorum.
Önce gidip vesikalık çektirmiş, ardından kimliğimi değiştirmiştim. Kendimi yeniden doğurmak gibi bir şeydi.
Haftalarca aileme söylemeden alışmaya çalıştım. Kendime ‘tamam artık’ dedikten sonra ilk annemi aradım. Beni anlayacağını düşünürken o ilk önce ‘El aleme ne diyeceğiz, beni utandırma’ demişti. Başkalarını çocuğundan daha çok önemsemesi onun problemi benim değil.
Aile, akraba, konu komşu cıkcıklamaları, azarları, hakaretleri, çocuklarına gösterip ‘Sen böyle olma üniversiteye gidince’ demeleri bir yerde bitiyor. Şimdi gözünde büyüse de inan bana bitiyor.
Bu ülkede başörtülü bir kadın olmak zor, bu ülkede saçlarını savuran bir kadın olmak da zor.
Galiba en zoru zorla taktığı başörtüsünü taşıyan bir kadın olmak. Ait olmadığın bir kimliği taşımak zorunda değilsin. Nasıl olmak istiyorsan öyle ol, asla yalnız değilsin.
(Görsel: Marinka Masséus)
“Kendimi yeniden doğurmak gibi bir şeydi.” için bir yanıt
Özgürlük Emek İster (Bulutsuzluk Özlemi)
…
Aç güzelim saçını
Savursun rüzgar
Aç güzelim saçını
Güneş parıldatsın
Aç güzelim saçını
Yağmur ıslatsın
Dökülsün damlalar
Tellerinden
Biliyorum seni saran o çemberi
Biliyorum özgürlük emek ister…