Keşke bu şekilde olmasaydı ama maalesef ben de kapanıp sonra açılanlardanım. 8. sınıfın 2. dönemindeydi. Karne günüydü. Normalde saçlarım o zamanlar hep at kuyruğu toplu olurdu. O gün de okulda tokayı çıkardım, bir arkadaşımın güzel bir ceketi vardı, onu giyindim ve fotoğrafımı çekti, sonra fotoğrafı sosyal medyaya koydum. Eve geldiğimde annem kendi başörtülerini bana doğru atıp “Kafanı kapatacaksın” vs diye bağırdı, fotoğrafın hesabını soruyordu. Ben de bağırdım ve ağlayarak istemediğimi söyledim. Ama bir işe yaramadı. Bağladım ve evden çıktık. Babam bizi bekliyordu. Annem babama “‘Kapat kafanı’ diyorum, ‘istemiyorum’ diyor kızın” dedi. Babam hafif kızgın baktı ama bir şey demedi.
Çevremde çok kapalı olduğu için herkes aferin diyordu. Bir süre sonra ben de pek takmamaya başladım. Hatta annem “Okulda kafanı kapatma” dedi, ben de ne olacak falan demiştim ve kapalı gittim. Liseye başlama dönemi geldiğinde annem dedi ki; “Kafan kapalı okula gitme, hocaların gözüne batarsın belki komünist falandırlar” Ben de “Tamam” dedim, ama ben hala tam idrak edemiyorum bazı şeyleri. Okulun ilk günü babamla okuluma gidiyoruz. Okula yaklaşırken çıkardım başörtüsünü. Okuldan çıkarken tekrar takıp çıkıyordum. Bir süre böyle gitti. Sonra ben otobüste takıp çıkarmaya başladım. Çünkü bazı arkadaşlarım öğrenmişti ve ben bunu hiç istemiyordum. Çok gururlu bir insanım.
Sonra lise 3’te şapka takarak dolaşmaya başladım, hatta keşke hep kış olsa soğuk olsa diyordum, çünkü bere anormal durmuyordu o zaman. Benim için bere çok iyiydi ve artık liseye başladığımdan beri başörtüsünü kesinlikle takmak istemiyordum. Lise sonda kışları bere yazın kapüşonla dolaştım. Ara ara da anneme “Üniversiteyi kazanayım bak ben ne yapacağım” tarzı şeyler söylüyordum. Annem de “Güzel bir yeri kazanırsan olabilir” diyordu. Benim kapanma sebebim birçoğu gibi ‘kapanmak dinimizde var’ değildi. Annemin o anki siniri ile beni kontrol altına alma isteğiydi ve bu çok acı bir şey. Zaten ailem için dindar pek diyemem. Lise bittikten sonra neredeyse her gün anneme yalvarıyordum “Lütfen artık takmayayım, zaten açık saçık şeyler giymiyorum” diye. Lise bittikten yaklaşık 1 ay sonra, yine böyle bir konuşmada “Utanmayacak mısın biri seni görürse” dedi. Ben de “Onları ilgilendiren bir durum değil, herkes kendi işine baksın” dedim. İlk açık çıkacağım zaman annem dedi ki; “Baban görürse karışmam.” Ama bana pek bir şey de diyemiyordu, çünkü o da farkında ki her kapalı iyi falan değil, öyle bir şey yok. Ayrıca benim stresten kalbim ağrıyordu ve saçlarım beyazladı. O yüzden çok üstüme gelmedi. Ben de “Sen bir şey deme, o zaten demez.” dedim.
Derken ben bayağı açık çıktım. O ilk açık çıktığım gün, özgürlüğün manasını gerçek anlamıyla anladım. Sen kendi seçimlerini kendin yapmadığın sürece kendin olamazsın. Başkalarının; ailenin, akrabalarının, mahallenin, arkadaşlarının kuklasısın. Gerçek bir birey değilsin.
Benim hikayem de bu. Umarım kimse bu durumu yaşamaz, artık herkes açıkların kafir/gavur/eskort, kapalıların cennetlik olduğu düşüncesini kafasından siler.
(Görsel: Sarazhin Denis)