Prangalarımdan kurtuldum, nefes alıyorum. Buradaki birçok kişi gibi, ben de muhafazakâr bir ailede dünyaya geldim. İlkokulda başörtüsü baskıları başladı. Ortaokulun yaz tatillerinde yatılı Kuran kurslarına gönderiliyordum ve alışmak için gidip gelirken bile zorla başörtüsü takıyordum. Bir gün hediye gelen bir askılı elbiseyi giyindim diye annemden “Babanın yanında böyle gezmeye utanmadın mı? Orospu kıyafeti gibi!” cümlesini duydum, hiç unutmam. Ve bir hafta odaya kapandığımı, babamdan çok utanıp korktuğumu…
Okul okumam için kapanmayı şart koştular, ama ben hep erteledim. Ortaokul bitsin, lise bitsin… Ben o süreçte zamanı durdurmak istiyordum. Bu süreçte yaşamadığım zulüm kalmadı. Elimdeki tek kurtuluşun okumak olduğunun bilincindeydim. Ailem de her zaman bunu koz olarak kullandı.
Dar pantolon giyindim diye okuldan alındım. Gözüme kalem çektim diye okuldan alındım. Kısa kollu giyinmek istedim diye okuldan alındım. Saçımı kısa kestirdim diye okuldan alındım. Zorla odaya kapatıldım. Kapılarım kilitlendi.
Evin kapısından çıkacakken annem başörtüsü elinde “Bunu takmazsan çıkamazsın” derdi. Kavga kıyamet, hepsi bende travmatik konular. Elinde peçeteyle dudağımdaki parlatıcıyı silmek için ağzıma saldırırdı. Bir tanıdığımızın fabrikasında bezdirilmek için zorla çalıştırıldım. Bu okyanusta su damlası. Güzel sanatlara üstün bir yeteneğim vardı ve lisede İmam Hatip dayatmasına rağmen, ben zorla güzel sanatlara gitmeyi başardım. Çok zordu, ama oldu. Mücadele etmek benim için yaşam standardı olmuştu.
Bu süreçte yaşadığım baskılar benim boyumu aşmıştı ve 3 kere intihar etmeye kalktım. Olmadı. Para biriktirip evden kaçmaya kalktım, uzun süre bunu planladım. Psikolojisi bozuk bir bireye dönüştüm. Lise bitti ve üniversite için yetenek sınavlarına hazırlanmam gerekti. Burada artık yolun sonundaydım. İstanbul’a, akrabamın yanına yerleşecektim ve cemaat yurdu bulunana kadar orada kalacaktım. Okumak için başımı kapatmaya karar verdim. Nasıl olsa üniversiteyi kazanıp açacaktım. Kapandıktan 3 gün sonra İstanbul’a geldim ve kursa başladım. Ailem İstanbul dışında bir yerde üniversite okumamı istemedi. Çünkü bir ayakları İstanbul’daydı. Özel bir üniversitenin Moda Tasarımı bölümünü kazandım. Babam parasını ödüyordu. Ve yine ipler onların ellerindeydi. Üniversitede her dönem okulun beni bozduğu gerekçesiyle okuldan alınıyordum. Bu alışkanlık haline gelmişti, bir süre sonra bu durum çözülüyordu, ama bir dünya devamsızlıkla zaten baştan kaybediyordum. Üniversite 2’de hayatıma birisi girdi ve evlenmeyi kaçış olarak gördüm. Evlendim. Eşim psikolojik olarak rahatsız çıktı ve psikolojik türlü şiddetler uygulamaya başladı. Hayatta daha kötü ne durumda olabilirsin ki, her taraftan bitmiştim. Çok varlıklı olmasına rağmen para kavgaları büyüdüğü için çalışmaya karar verdim. Muhafazakâr kesime tasarımlar yapmaya başladım. Evliliğim hapishaneye döndü ve bitik psikolojimle daha da dipteydim. Bu sırada eşim de dinsiz kimliğini gizlemişti ve zorla kapandığımı bildiği halde sürekli başörtüm için beni aşağılıyordu. Evlenirken açılacaktım diye konuşmuştuk ama babam bunu duydu ve önce eşimi sonra beni ciddi tehdit etti.
Çok şükür evliliğimi bitirdim, işimde çok ciddi yerlere geldim. Çok büyük bir kitlem var. Yalnız yaşamak için büyük mücadele verdim. Kabul etmek zorunda kaldılar. Zamanla artık görüşlerim değişmeye başladı ve taktığım başörtüsü beni artık çileden çıkarmıştı. Her şeyi göze aldım ve açılma kararımı anneme söyledim. Yemediğim hakaret, vurulmadık çirkin itham kalmadı. Mücadelemi bırakmadım. Bu süreçte onlardan uzaklaştım ve yapacak hiçbir şeyleri yoktu. Kozları bitmişti. Alınacak bir okul yoktu. Param cebimdeydi. Resti çekmeye ben de hazırdım. O kadar nefret ettirdiler ki her şeyden, kendimi bile sevmiyorum.
Bir gün annem istemeden de olsa “Tamam” dedi. Babama söyleme kararı aldım ve babam da “Tamam” dedi. Açıldım. Bunu biliyorlar ama her seferinde hakaretleri, utanmaları devam ediyor. Annem benimle görünmekten utandığı için beraber gezmiyoruz. Babam beni öyle görünce fenalaştığı için yanlarına gidemiyorum. İstediğime kavuştum ama içsel savaşım hala devam ediyor. 8 sene bana dayatılan başörtüsü ve dini baskı, şu an geri tepti ve büyük bir kaosun içindeyim ve oradan çıkmak için çabalıyorum. İşimi bile yapamıyorum. İnanç seviyem nötre döndü. Bana öğretilen yobazlığı reddediyorum. Kadının hep bir yerlerde saklanışını, cehennemde zebanilerin bize günahlarımız için işkence edeceği inancını reddediyorum. Saçımın tek bir teli için 80 bin yılanın beni boğacağına asla inanasım gelmiyor. Allah’ı seviyorum ama yapılan cahillikler karşısında sonuna kadar mücadele etmeye devam edeceğim.
Bu yazıyı okuyanlar, ailem o kadar büyük bir imkânsızlık örneğiydi ki, ben yapabildiysem siz de yaparsınız. Psikolojimin büyük bir kısmı düzeldi, saçlarımın yüzüme savruluşu bile bana o kadar iyi hissettiriyor ki. İnanç çok güzel ve güvenilir. İnandığınız doğrultuda kararlı olduktan sonra sizi hiçbir şey durduramaz.
(Görsel: Helen Gotlib)
“Bana öğretilen yobazlığı reddediyorum.” için 3 yanıt
çok güçlüsünüz, her şeyi atlatabilirsiniz, çok daha mutlu olup psikolojinizi düzeltebilirsiniz kendinize güvenin
Din gerçeklerini yıllarca imamlık ve müftülük yapmış sonra da inancını kaybetmiş Turan Dursun’dan okumanızı öneririm. Özellikle Din Bu 1 ve Din Bu 2 kitapları sizin için gibi.
aileme karşı gelince sanki hiçbir işim rast gitmeyecekmiş gibi geliyor bana beddua ediyorlar keşke benimde bir çıkış kapım olsaydı