Bırakın da kadınlar nasıl yaşayacaklarına kendileri karar versin.

Bu platformu görünce biraz duygulandım. Ben 15 yaşında kendi isteğim ile kapandım, ama kapanmasaydım bir baskı olur muydu diye düşünmeden edemiyorum.

Çünkü muhafazakâr ve sağ görüşlü bir ailede büyüdüm. Ben hala Allah’a inanıyorum ama insanların bazı farzları diğerlerinden üstün tutması ve başörtüsünün bu kadar sembolleştirilmesi beni bu konu üzerinde fazlaca düşünmeye sevk etti. Şu an 26 yaşındayım. Üniversitede de oldukça muhafazakâr bir arkadaş çevresi edindiğim için ne ailemle ne de arkadaşlarımla bu düşüncelerimi paylaşamıyorum. Çünkü muhafazakâr insanlar sorgulama ve şüphe içeren her cümleden korkar ve seni mutlak bir cehennemlik olarak görürler.

Oysa ben Allah’a olan bağımın giderek bu öğretilerden farklılaştığını hissediyorum ve eğer bu bir düşmekse, düşmeden de içimi kemiren şeylerin beni rahat bırakmayacağını biliyorum. Başörtüsü, diğer ibadetlerden daha fazla anlam yüklenen bir şey olmamalı. Sürekli kadın olmanın günahkârlıkla, şeytanla iş birliği içinde olmakla, erkekleri yoldan çıkartmakla ilişkilendirilip, toplumdaki din algısının beni kadın olmaktan utandırmasından bıktım. Bir kadına ne giymesi ya da neyden utanması gerektiğinin söylenip durması artık gücüme gidiyor. Bir kadın kapanmak istiyorsa kapanmalı, açılmak istiyorsa da açılmalıdır.

Cennete ve cehenneme kimlerin gideceğine karar verecek kadar küstah insanların, gideceklerinden emin oldukları cennete ait bir katılımcı listesi yok. Bırakın da kadınlar nasıl yaşayacaklarına kendileri karar versin. Ben bütün inançlara da inançsızlığa da saygılı oldum. Her zaman. Bizim anlayamadığımız ve içselleştiremediğimiz şeyler yanlıştır diyemeyiz çünkü. Bu sebeple aynı saygıyı kendi yolumu çizerken çevremdekilerden bekliyorum. Şu an başörtüm ile eskiden hissettiğim huzuru hissetmiyorum. Akrabaların ve başka başka insanların söyleyeceklerine elbette üzüleceğim ama o kadar da umurumda değiller. Yalnızca annem ve babamın benim için çok üzüleceğini, kendileri açısından benim yanlış yaptığımı düşüneceklerini bildiğim için henüz kimseyle bu düşüncelerimi paylaşamıyorum ve bu yüzden başımı açmadım. Ama böyle devam etmeyeceğini de içten içe biliyorum.

Allah’ım, sana hissettiğim yakınlığı sen ve ben biliyoruz. İnsanlar bana karşı görünüşte seni savunurken, ama içten içe “el alem ne der tanrısı”ndan korktuklarından, bana, açılma açılmak günah, derlerken lütfen beni senden ve seninle olma huzurundan ayırma. Amin.

**Yazıyla beraber paylaştığımız görselin kime ait olduğunu bulamadık. Biliyorsanız kaynağıyla beraber yorum bırakabilirsiniz.

“Bırakın da kadınlar nasıl yaşayacaklarına kendileri karar versin.” için 4 yanıt

  1. Çocukluktan beri okuduğumuz ilmihallerdeki kadın imajı daha büyümeden korkutmadı mı bizi.Daha 10 yaşındaydım kadın ehlinin çoğu cehennemliktir hadisiyle! karşılaştığımda . Kurdukları mantıksa kadının çok dedikodu yapması ve kocasına itaatkar olmaması yüzünden cehenneme gideceğiydi.Allah bizi sadece erkeğin keyfi için mi yarattı biz sadece boş boş çene çalan varlıklar mıyız? kontrol altında tutulması gereken , evine girip çıkarken eşinden veyahut babasından izin alması gereken. Bazen soruyorum Yaradan ‘a gerçekten böyle mi eğer böyleyse bütün bu davranışlar sözler bana acı veriyor onların dediği gibiyse neden bu akla sahibim neden bu hislere sahibim. Dinim eksik sayılıyor , aklım yetersiz görülüyor, ibadette bile bi adım geride durmam bekleniyor.Sahi neden böyle , varolmayı da bu cinsiyeti de ben seçmedim ki , neden tercih hakkım olmayan şeyler yüzünden lafla ,bakışla ,davranışla aşağılanıyorum. Bu Allah ‘ın kuluna bakışı mı yoksa ataerkil düzenin kadına bakışı mı ?

  2. Evet, ataerkil düzenin kadına bakışı. Ne Allah ne de insanları için belirlediği din kadına karşı bu belirttiğiniz yaklaşımdadır. Cahillerin din algısını dinin aslı olarak anlamak dine de haksızlıktır. Araştırınız lütfen, din GERÇEKTEN ne söylüyor? O bahsettiğiniz hadis rivayetinin hatırlattığı şu kitapla başlayabilirsiniz mesela: “Kadın Karşıtı Söylemin İslam Geleneğindeki İzdüşümleri / Dr. Hidayet Şefkatli Tuksal” ya da “Hadis Temelli Kalıp Yargılarda Kadın / Prof. Dr. Ali Osman Ateş”
    Örnekleri çok, açtıkları ufuklar geniş…
    Şüpheniz diri ve adaletiniz daim olsun. Aksi takdirde pireye kızıp kış günü yorgan yakmaktan ötesi görünmüyor burada yazılanlarda…

  3. bu yazıyı yazanı çok iyi anlıyor ve hak veriyorum, ben muhafazakar bir ailede büyümedim annem ablam teyzem halam hepsinin başı açıktır, ama lisede 15-16 yaşında bir anda dine çok bağlandım ve başörtüsünü düşündüm ama bu kolayca kabul edebileceğim bir şey değildi araştırmaya başladım, ve sonrasında dinimi başım açık yaşarsam da müslümanlığımın eksik kalmayacağını önemli olanın kalbimden geçenleri yapmam baskıyla hareket etmemem olduğunu anladım. başını açsan da kapasan da müslümansın Allah hiçbir ayette başını açan cehennemliktir demez. malesef ki başörtüsü günümüzde toplumsal bir olgu ve sadece Allah için değil toplum için de yapılan bir ibadet haline geldi, insanlar başörtüsü üzerinden ahkam kesiyor ve kadına rol tanımlıyor. saçının açık olması Allah’ı sevmek ve dini güzel yaşamak için bir engel değil bence, Allah’ın yapmamızı emrettiği öyle çok ibadet var ki, ama kadına toplum tarafından yüklenen bazı misyonlar kadını aşağılayıp iyi ve büyük işler başarmasına ve güçlü olmasına engel olmaya çalışıyor. kadın olmak erkekten aşağı olmak, gizlenmek, evde oturması, dışarı çıkmaması hayırlı olan kişi olmak değildir. iyi müslüman olmak bence Hz. Hatice gibi güçlü, iyi , cesur, çalışkan birisi olmak çevresine ve topluma faydası olan kişi olmaktır. kadında dinin en büyük gereği kapanmak gizlenmek ilgi çekmemektir; kadınların çoğu günahkardır diyen anlayış bence çok yanlış ve kadınların potansiyellerini kullanmasını engelleyen bir anlayıştır. başörtüsü konusunda baskı yapmak da malesef bu anlayışın ürünüdür. başkaların size dayattığı değil, sizin kendi çizdiğiniz ve mutlu olduğunuz yolda yürürsünüz umarım güçlü kadınlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir