Başka bir dünya mümkün! Bizim evde Kur’an okuyabilmek okuma yazma bilmek kadar önemliydi, sonuçta ilk ayet “Oku” idi. Her yaz tatilinde ablam ile 1 ay bile olsa düzenli olarak camiye ya da bir kursa giderdik. Yine bir yaz tatili, ilk kez yatılı bir kursa tek gidiyorum. Tabii yaşım o zaman 15, Kur’an okumayı bilsem de benden beklenen ezber yapmam ve dini görüşlerimi yeni bilgiler ile güçlendirip tatilimi verimli geçirmem. O yaz tatili tam da beklenildiği gibi başka bir seçeneğim olduğunu düşünmeden, olması gerekeni yerine getirmek adına ve bazı durumların psikolojik ve duygusal etkileri ile başımı örtmeye karar verdim. Bir şey başarmış hissi ile büyük bir sevinç duyduğumu hatırlıyorum, kendime sözler vermiştim ve bunun da en başında Müslüman bir genç kadın olarak dini yükümlülüklerimi yerine getirecektim. Bu kararımı sorgulamaya başlamam 24 saat içinde gerçekleşti. Yapmayı en sevdiğim şeyden vazgeçmem gerektiğini düşünüp bunu istemediğimi fark ettim. Bunu fark etmek bile bana “Neden başımı örtmem gerekiyor?” sorusunu sordurttu. Ve bir kez neden diye sorduktan sonra hiçbir cevap tatmin etmez oldu. Bir yandan da sözlerimi tutmak için çabalıyordum, hatta yıllarca öğrendiğim dini bilgilerin doğruluğunu kendime ve Müslüman olmadığını söyleyen insanlara ispatlamaya çalışıyordum. Düşündükçe, okudukça, başka dünyaları görüp anladıkça kendimi, gerçek duygu ve düşüncelerimi keşfettim. Bu süreç benim için 2-2.5 yıl kadar sürdü ve ben artık kesin bir şekilde açılmak istediğimi, başımı örtmek istemediğimi biliyordum. Ne yazık ki iletişimi güçlü olan bir aile olmadığımız için annemle yüz yüze konuşmaktansa ona mektup yazmayı tercih ettim. Tabii evde işler biraz karıştı. Bu sefer de şehir dışında okuyan ablamla paylaşmak istedim çünkü beni anlayacağını ve bana destek olacağını düşünüyordum. Karşı çıkmasa da beklediğim gibi olmamıştı. Üniversite sınavına kadar kafamı karıştırmamak için beklememi, sınavdan sonra da araştırarak bir karar vermem gerektiğini söylemişti. Ama başımın kapalı olması beni rahatsız ediyordu. Otobüse bindiğimde sırf erkek oldukları için istedikleri gibi giyinip rahat davranabilmeleri ve sırf kadın olduğum için dikkat etmesi gerekenin ben olmam saçmaydı. Bir de boğazımda hissettiğim baskı belki de yüzlerce kez otobüsten inip kalan yolu yürümeme neden oluyordu. Okulda başka biri, evde başka ve kursta bambaşka biri gibi hissediyordum. İstediğim hayattan, en çok da kendimden, fikirlerimden gitgide uzaklaşıyordum. Kendimi varoluşsal olarak tehdit altında hissediyordum çünkü benliğimi kaybetmiş gibiydim. Kendim olmak ve kendimce sadece kendim olarak yaşama isteğim daha da artmıştı ve patlamanın ilk sinyalleri gelmeye başlamıştı. Bir gün, 2015’in Haziranında ablamın ve babamın bakışlarının arasında kendimi sokağa attım. Güneşin sıcaklığı tenimdeydi. Rüzgâr saçlarımın arasından geçiyordu. Bense uzun zaman sonra kendim gibi hissediyordum. O gün bile benim gibi genç kadınların aynı mücadeleyi verdiğini, kendilerini gerçekleştirebilmek için direndiğini ve yalnız olmadığımı düşünüyordum. Bu platform sayesinde o zamanki hayalimi gerçekleştirmek, kendini gerçekleştirmek isteyenlere destek olmak için hikâyemi burada insanlarla paylaşarak ilk adımımı atmak istedim. 3.5 yıl boyunca düşündüğümden, korktuğumdan daha az tepki ile karşılaştım, evet tek mücadelem sadece bu olmadığı için hala birçok zorlukla karşılaşıyorum. Ancak bu süreç bana kararlı olursam ve gerçekten istersem kimsenin karşımda duramayacağını öğretti. Hatta bana ayak uydurmak zorunda kaldıklarını gördüm. Elbette düştüğümüz zamanlar olabilir ama yalnız değiliz ve hiçbir zaman yalnız yürümeyeceğiz. Umarım bir gün, her birey kendi hayatı ile ilgili kararları hiçbir baskı ve manipülasyon altında kalmadan özgürce verebilir. Ve son bir şey daha, kendinizden asla vazgeçmeyin.
(Görsel: Hülya Özdemir)
“Yapmayı en sevdiğim şeyden vazgeçmem gerektiğini düşünüp bunu istemediğimi fark ettim.” için 5 yanıt
Keşke normal hayatta da yüz yüze görüşüp birbirimize destek ve umut olabilsek. Burda yazılanları ve başaranları gördükçe mutlu oluyor insan ama sonra dönüp kendi hayatına bakınca , yakınlarının bile kendisine duvar gibi olduğunu görünce tekrar çaresizliğe dönüyor. Sizin de dediğiniz gibi umarım kendimiz olmaktan vazgeçmeyiz , umarım bir gün “ben buyum” diyebiliriz.
Öncelikle merhaba, iletişim dayanışmanın en başında gelir. bu yüzden buraya e-posta adresimi yazıyorum. ([email protected]) Dayanışma içinde olmasak bile kesinlikle umutsuzlanmamalıyız. Umut hepimizin en büyük gücü aslında. Gelecek güzel olacak, buna inanın ve kendiniz olmaktan korkmayın bu yanlış bir şey değildir. Korktuğunuz başka şeyler olabilir ama bu cesaretinize, yapmak istediklerinize engel olmasın. Cesaret eden kazanır, cesurca davranırken de korkmak çok normal. Kolay bir şey deği ama düşündüğümüz kadar da zor değil. Bir adım attıktan sonra sizler de göreceksiniz.
Öncelikle esenlikler olsun cesur arkadaş! Keşke anlatabilsek başkalarına, tepkinin o kadar çok olmayacağını. Herkes ölürüm biterim gibi düşünüyor. Tabii var öyle aileler ama o kadar da çok değildir, umarım. Dini sorgulamalarında temelini sağlam atmalısın. Evrim Ağacı sitesinden evrimi, yaşamın kökenini, kusursuz denilen insanın ve diğer canlıların kusurlarını görebilirsin. Kozmik Anafor sitesinden uzayı ve uzaydaki kusurları görebilirsin. Hepsi bilimsel makalelerdir. Sormaktan, eleştirel düşünmekten bir an olsun vazgeçme. Gerçekler bırak seni sarsın. Her ne kadar seni sarssa da gerçekler her zaman yalanlardan ve masallardan iyidir. Başardığın güzel şey için de seni kutlar, yaşamının güzel geçmesini umarım.
Ek olarak dini sorgulamalarında mutlaka Turan Dursun’u öneririm. Özellikle Din Bu 1 kitabını. Kadının nasıl aşağılandığını eski bir müftü, sonrasında bir dinsiz ve nihayetinde hoşgörü dini tarafından arkasından vurularak katledilen bir adamdır Turan Dursun.
Önerileriniz ve iyi dilekleriniz için teşekkür ederim. Bugün hala hepimiz okuyup gelişmekteyiz. Bir dayanışma ağı oluşturmak için e-posta adresim, [email protected].