Yazları kısa kollunun üstüne hırka giyerek ve daima ezik hissederek geçirdim.

Anadolu’nun küçük bir şehrinde yaşayan muhafazakâr bir ailenin küçük kızıyım. Babamın babası imam, son derece yobaz ve itici bir adam; dede demeye dilim varmıyor. Hasta yatağındaki babaanneme bile aşırı merhametsiz davranan, halamın hayatını zehir eden biri. Halam şu an 50 yaşında ve hiç evlenmemiş dedem yüzünden, özgürlüğünü dedem ölünce kazanan bir insan. Böyle bir ailede büyüyen babam da doğal olarak son derece yobaz biri. Annem ve annemin tarafı daha ılımlı Müslüman diyebileceğimiz bir aile, annemin tüm kardeşleri İstanbul’da yaşayan, çocuklarına seçme hakkı veren bir aile. (Bunları anlatıyorum çünkü o insanlar benim hayatımı kurtaran kişiler.) Çocukluğuma gelecek olursak henüz ortaokulda kısa kollu ve skinny jean giymesine izin verilmeyen bir kız çocuğuydum. Evde en fazla kısa kolluyla durabilirdim, o da koltuk altımın görülmemesi şartıyla, nedendir bilinmez babam bu durumdan aşırı rahatsız olurdu. Hatta eve gelen arkadaşlarımdan ve kuzenlerimden bile… Zorla Kuran kursları, namaz kıldırmalar, oruç tutturmalardan bahsetmiyorum bile… Bir gün İstanbul’daki kuzenim bize geldi, onun kıyafetine karıştı, ona zorla oruç tutturup, namaz kıldırdı. O günden sonra kuzenim bize yatılı gelmedi hiç. Çocukluğumda özgür olabildiğim nadir anlardan biri de İstanbul’daki akrabalarımın köye gelmesiyle oluyordu, o zaman kendi evimizden dedemin evine gidiyorduk annem ve kardeşlerimle birlikte ve annem kısa kollu giymeme izin veriyordu, babamın tabi ki de haberi yoktu. İçimde bir burukluk oluyordu çünkü kuzenlerim benden daha özgürlerdi ve her zaman öylelerdi, sadece benim gibi dede evine gelince değil. Bir kere ortaokulda 15 günlüğüne İstanbul’a gitmiştim, babamın babası olan dedem küplere bindi, ‘Bu kızın gözünü mü açacaksınız, ne işi var tek başına İstanbul’da’ diye. Nafile kimse sakinleştiremedi adamı, tabi İstanbul’daki akrabalarım çok bozuldu, ‘Bizi ne olarak görüyor bunlar’ diye. Zaman ilerledi liseye geçtim, babam ve abim kapanma konusunda aşırı ısrarlı davrandılar, direndim. Annem ve anne tarafım yanımda oldu, ‘bu işler zorla olmaz’ diyerek. Yaz aylarını kısa kollunun üstüne hırka giyerek ve daima ezik hissederek geçirdim, kaş almam ve makyaj yapmam yasaktı. İstanbul’daki kuzenlerim artık her yaz gelmiyorlardı köye, büyümüştük çünkü, sıkılıyorlardı ama halalarım ve dayılarım geliyordu. Her seferinde aileme ‘Bu kızı okutun, görücü gelirse vermeyin sakın’ diye tembihliyorlardı. Çok utanıyor, yerin dibine giriyordum böyle bir babam olduğu için, abim üniversite kazandı ve biraz olsun rahatladım. Artık gizlice kısa kollu giyiyordum dışarıda. Yakalanmaktan korkuyordum çünkü yakalanırsam üniversite bir hayal olurdu benim için. 2 sene sonra ben de üniversite kazandım, şehir dışı yazmıştım tercihlerime. Babam ‘Kapanırsan gidersin bir tek’ dedi. Ağladım zırladım, akrabalar araya girdi ve ikna oldu babam. Üniversite zamanı da bu sefer ailemle birlikte İstanbul’a gittik, teyzemde kalıyorduk ve kuzenim bir alt katında oturuyordu. Diğer kuzenlerimi toplayıp ‘Gençler bizde kalsın hadi’ dedi. Babam ona bile izin vermedi. ‘Anasıyla yatacak, yok öyle tek başına bir yere gitmek’ dedi. Bir de terbiyesizce ‘Senin kocan var ne olacağı belli olmaz’ dedi. Kuzenim çok sinirlendi doğal olarak ama babama bir şey demedi. O sene düğün vardı, tüm kuzenlerim düğünde mini etek, askılı elbiseler giydi. Ben ise pantolon ve uzun kollu gömlek. Neyse ki kınaya erkekler gelmediği için babam gelmedi ve kuzenlerimden biri hemen bana mini bir elbisesini verdi, saçımı ve makyajımı yaptı. Aşırı mutlu olmuştum, benim en büyük destekçim babam, abim yerine akrabalarım ve kuzenlerim oldu. Onlar sayesinde zorla kapatılmadım, onlar sayesinde zorla evlendirilmedim, onlar sayesinde okuyan bir kız çocuğu oldum. Şimdi üniversiteden mezun olmak üzereyim ve ailemin yanına dönmeyi hiç istemiyorum. Umarım çok uzak bir yere atanır ve bu işkenceden kurtulurum. Yoksa beni paketleyip satarlar buna eminim. Tek hedefim atanmak ve kendi ekonomik gücümü elde edip kendi ayaklarımın üstünde durmak. Bu siteyi de yine bir kuzenim sayesinde keşfettim. ‘Senin gibi onca insan var hadi sen de yaz’ dedi. İstanbul’da güzel sanatlarda okuyan, mavi saçlı bir kuzeni olan ama küçük bir Anadolu şehrinde yaşayan ezik bir yobaz aile kızıyım ben.

(Görsel: Ly Le Thuy)

“Yazları kısa kollunun üstüne hırka giyerek ve daima ezik hissederek geçirdim.” için bir yanıt

  1. Bazı insanları anlamak gerçekten çok zor. Bu dinin en ufak bir varlığı bile en kuvvetli zehirden büyük etki yapıyor. Siz cesur olmuşsunuz ve şanslısınız ki annenin ve tarafı daha mantıklı kişilermiş. Umarım hayatınızda her şey çok güzel olur.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir