Herkese merhaba.
Buradaki tüm yazıları okumuş biri olarak yazacağım lakin nereden başlayacağımı bilmiyorum.
Zorla kapatılan binlerce kızdan sadece birisiyim. 16’lı yaşlarımın başında kapandım, henüz 10. sınıfa yeni başlamıştım. Öncesinde neredeyse bir senelik tatlı uyarılar başlamıştı. Kızım artık kapan, zamanın geldi, yavaş yavaş bir yerden başla, tarzında konuşmalar geçiyordu. Kapalı olan arkadaşlarıma, annem ve ablamın bu dediklerini söylerken, beni kapalı olmanın kötü bir şey olmadığına ikna etmeye çalışıyorlardı. Elbette kötü bir şey değildi ama ben istemiyordum. Kimse bunu anlamıyordu.
Bir ara Allah’a dua ediyordum sık sık, “Lütfen içime kapanma isteği ver, lütfen. Aksi takdirde bunu yapamam.”
Yaptım. Nasıl olsa bir gün kapanacağım ne yapalım kader bu, düşüncesiyle kapandım. İlk birkaç ay şu düşünce vardı, “Yaratıcı bizlere bunu emretmiş, neden daha önce yapmadım?” Bu düşünce bana huzur veriyordu, memnundum. Keşke daha önce yapsaydım, diye düşünüyordum ama bu sadece birkaç ay sürdü. Şimdi anlıyorum ki o zamanlar bu yaptığım meğer kendimi ikna etme yöntemimmiş.
Şu an 20 yaşına gireceğim ve ailemden uzak, üniversitede, yurt odamdan yazıyorum bu yazıyı. Açıldım. İki hafta falan oldu. Açılmayı hiçbir zaman düşünmemiştim. Yaklaşık dört senedir kapalıyım ve bundan hiçbir zaman memnun olmadım ama açılmayı da düşünmemiştim.
Küçücük kızları bile saçları omuzlarından aşağı dökülüyor diye kıskanıyordum. Keşke beynimde bir hastalık çıksa da ben de açılsam ve sebebi sağlık olduğundan kimse bir şey diyemese, diye hayaller kuruyordum. Tanrım bunlar çok hastalıklı ve tehlikeli düşünceler. Düşündükçe kendime acıyorum.
Ablamlarla konuştum ilk önce, şaşırdılar böyle bir şey beklemiyorlardı. Ben o örtünün altında boğulurken kimsenin haberi yoktu. Kimseye zorla kapandım açılmak istiyorum, demedim. Gerçi dediğim gibi açılmayı hiç düşünmemiştim. Çok gururlu bir insan olduğumdan kimseye de ben zorla kapandım diyemedim ta ki üniversitede bir kız arkadaşımla aynı dertten mustarip olduğumu fark edene kadar. Anlattım ona ama yine de kader deyip geçtim. O arkadaşım üç ay önce açıldı, özenmiştim ona ama yine kader deyip bastırdım kendimi. Küçükken bir akrabam tarafından tacize uğradığımı bastırdığım gibi, saçlarıma olan özlemimi de bastırdım.
Anlatacak çok fazla şey var ama kısa kesmeliyim. Ailemin haberi yok, ablamlar bu fikrimden haberdar ama şu an açık olduğumu çevremdekiler dışında hiç kimse bilmiyor. Annem kıyameti koparacak zaten anne-kız ilişkimiz yok iyice nefret edecek benden. Beni her zaman istediği kalıba sokmaya çalışması beni ondan uzaklaştırdı, ondan nefret ettiğim zamanlar çok oldu.
Erkek arkadaşım için açıldığımı düşünenler var, gerçekten bu kadar boş bir insan mıyım? Neyse orayı da geçeyim.
Annemle konuşmama nedenim, bu fikrimi üniversite ile ilişkilendirip beni okuldan almaya kalkışabilme ihtimali ile alakalı. Babam ne tepki verir kestiremiyorum. Aile bağları kopuk bir kız olarak ailemden bu kadar çekinmem çok zoruma gidiyor. Aramızda bir duygusal bağ yok ama onlar benim için bu kadar önemli bir kararı zamanında bana dayattılar, terazi burcu olan bir insan için oldukça zor bir durum.
Bu arada yazın ailecek karma bir plajda haşema giymeme rağmen saçım açık geziniyorum ve buna kimsenin lafı olmuyor. O zaman anladım ki bizimkilerin derdi din Allah kitap değil, el alem ne der düşüncesi, bu beni mahvediyor. Dinî değil de örfî kapalılık bu, zira ben şal takarken saçlarım önden görünür ve bu beni rahatsız etmezdi. Karma bir plajda kapalı olmama rağmen açık saçla gezmem de rahatsız etmezdi. Aslında rahatsız etmemesi rahatsız ederdi.
Hiçbir zaman yeterince inançlı biri olamadım. Allah’a inancım vardı ama annemin zorlamaları, bağırış ve çağırış ile ancak ara sıra namaz kılardım. Kur’an okumayı bile doğru düzgün bilmem. Tek ibadetim oruç tutmak ve teravih kılmak o da yılda bir kez. Şu sıralar inancımı da sorgulamaya başladım. Bu fikir aklınıza düşünce bir daha kurtulmak zor oluyor ben hep geri plana attım “Acaba Tanrı var mı? Dinler gerçek mi?” sorularını, ama artık görmezden gelemiyorum. Üniversite ve okuduğum sosyoloji bölümü gözümü açtı. Sorgulamalarıma da yazın başlayacağım.
Açılmak eyleme dönüşünce değil henüz daha bir fikirken kafayı yemek üzereydim. Vize haftamdı ama odaklanamıyordum, ciddi anlamda, kafayı sıyırmak üzereydim. Saçım açık dışarı çıkmasam ne olurdu bilemiyorum. Kendimi mutlu hissediyorum ama ailemin henüz bilmemesi kendimi kötü hissettiriyor. Sırf kapalı gideceğim diye eve gitmekten çekiniyorum, okulun bitmesini bekliyorum kaldı ki yaz okuluna bile kalabilirim.
Neyse çok uzattım, sizlerden özür dilerim. Eğer başarırsam buraya tekrardan yazacağım ya da intihara meyilli bir insan olarak mezar taşıma yazdırırım. Bizlere bunları yaşatanlar utansın. Beni hayatta tutan tek şey erkek arkadaşım sanırım yoksa ciddiyim kaybedecek hiçbir şeyim yok.
Ama yine de savaşacağım elimden geleni yapacağım çünkü biliyorum ki yalnız yürümüyorum.
(Görsel: Persepolis)
“Bizimkilerin derdi din, Allah, kitap değil; el alem ne der düşüncesi.” için 6 yanıt
Saçmalama ne intiharı acildin ne güzel okulu bitirmen son seneyse sene sonuna kadar bekle ailen bilmesin açıldığını bitince deki annene ben acildim istemiyorum kapanmak işinize gelirse böyle gelcem gelmezse ben burda ise başlayıp hayat kurcam de gözlerini korkut hayat senin el-alem ne der diye baskilatma kendini en azından başarmışsın darısı bana inşallah
Öncelikle ülkemizin halini gördükçe çorak topraklarda fidan bitmesi kadar umutsuz olan yüreğime birkaç damla su döktünüz. Sorgulayan ve cesur kızlarımızı görmek umut verici. Sorgulamaya yazın başlamayın ama kaynak isterseniz verebilirim. 2013 yılından beri dinsizim. Evreni ve evrimi anlamak aslında ne kadar kusurlu canlılar olduğumuzu ve bir o kadar da kusurlu evrende yaşadığımızı anlatır bize. Kozmik Anafor sitesinden uzayı, Evrim Ağacı sitesinden evrimi ve Turan Dursun’dan da dini öğrenirsiniz. Kuran da okuyun. Oradaki Nisa 34, Nebe 33, Talak 4, Ahzab 37 ve dahası… bunları öğrenmelisiniz. Öğrenin ki kadının nasıl aşağılandığını bilesiniz.
lütfen olumsuz düşünceleri aklından çıkar. sen bir üniversite öğrencisisin. şu dakikadan sonra sen istemediğin sürece kimse sana bir şey dayatamaz. ailen yanında ve destek olmasa bile çalışarak ve devlet kredisi ile okur okulunu bitirirsin en kötü ihtimal ile. sonra da kendi ayakların üstünde dimdik durursun. kimse de engel olamaz. ayrıca o kadar yanlış anlaşılmış ve çarpıtılmış bir din inancına sahip bir toplumda yetişiyoruz ki sorgulamayı dinden çıkma sayıp – ki kur an da açık açık bakın görün araştırın sorgulayın atalarınızdan gelen adetleri sorgusuz sualsiz kabul etmeyin gibi ayetler açık açık var iken- akıl bali bir insana nasıl zorla “ibadet” ettirirler. o kadar saçma bir hareket ki kızmalar bağırmalar çağırmalar aklı selim bir insana namaz kıldırmak için. hayır yani allah bu işin zorla olmasını isteseydi herkese bir beyin ve irade vermez idi ve herkes allah ın zoru ile otomatik namaz kılar oruç tutardı. yani düşündükçe sinirleniyorum. lütfen kendini yalnız, savunmasız veya çaresiz hissetme. hayatındaki kararlar için ne ailene ne de hayatındaki başka bir insana ihtiyacın var. sen sana yetersin unutma. bunu demesi kolay yapması zor ama emin ol kendi hayatında kendi bedeninde başkalarının kararlarını zorla yaşamak daha zor. genç iken inanmazdım, lakin kendi yaşadıklarım öğretti ki hayatını ancak özgürken yaşamış oluyorsun. öteki haliyle hayat bir hapishaneye yaşamın ise senin bir kukla gibi yönetilmeni sağlayan zincirlerden ve zorundalıklardan ibaret oluyor.
Bu arada mektubun görseli 1979 İran İslam Devrimi’ni anlatan Persepolis filminden alınma. Herkesin ama özellikle zorla kapatılanların izlemesini öneririm.
Deist eleman, merhaba sevgili kardeşim senin yorumunu her yerde görüyorum. Biliyorsun ki burada tesettürden yorulmuş benim gibi kız arkadaşlarım kendi dertlerini anlatıyor yardım istiyorlar. Fakat senin her gönderi altında özellikle ilk bakışta kafa karıştıran hususları yazarak bizi senin gibi düşünmeye itmen beni rahatsız etti. Senin sorgulama süreci sonunda deizmi seçmene gönülden saygı duyuyorum. Ama din gibi hassas bir konuyu birkaç ayeti üstün körü araştırarak öğrenemeyiz. Dini sorgulamaksa niyet en temelden başlayıp anlamaya çalışarak sorgulamalıyız. Benim gibi kapalılıktan yorulmuş, kafası karışık çok kişi var burada. Senin bu yaptığın, en kibar nasıl söylenir bilmiyorum, bizim hassas durumumuzdan yararlanmak gibi. Bırak da insanlar kendi yolunu en iyi şekilde bulsun, yönlendirme lütfen:) Umarım dediğimi anlatabilmişimdir.
Amacım o değildi. Kimsenin zaten karışık olan kafasını karıştırmak hiç değildi. Kendi görüşüme çekmek gibi bir niyetim de pek yok. Bu konuda yıllardan beri araştırma yapıyorum ve anlatılacak, öğrenilecek çok şey var. Anlatmaya nereden başlamam gerektiğini pek bilmemekle birlikte takdir edersiniz ki burada hızlı yazışma gibi bir durum yok. O yüzden en çarpıcı olanı yazmam gerekiyor. Ben sadece bu insanlara ve size bu acıları yaşatan dinin ne olduğunu göstermek isteyen birisiyim. Yoksa inanın bana cennette bana vadedilen hurileri kapmak daha kolay. Onları reddedip hiç tanımadığım kişilere yardım etmek sizce de biraz düşünülmesi gereken bir konu değil mi?