Tam 4 yıl önce severek kapandığımı sanarak kapandım.

Merhaba, hiç tanımadığım ve bunu okuyan, içi içine sığmayan insan. İçin içine sığmıyor; çünkü kendin gibi birisini arıyorsun, aynı benim gibi. Meğer yalnız değilmişiz. Burayı okuduktan sonra hem çok mutlu oldum, hem de çok ağladım. 18 yaşındayım şu an. Tam 4 önce severek kapandığımı sanarak kapandım. Ortaokul boyunca kapanmamak için saç bandı takmazdım, babam görürse bana kapan diyebilirdi. Ortaokulun yaz tatilinde kapandım, tabii ki zorla İmam Hatip lisesine yazdırıldım. Lise boyunca çok başarılıydım, bir tek din derslerini yapamazdım. Zaten son yılı açıktan okuyarak kurtulmuştum. Çok fazla bağnaz, yobaz ve muhafazakâr bir aileye sahibim. Lise boyunca hep kendimi kandırdım, hep sevdiğimi söyledim. Bileğini bile göstermeyen biriydim, görünüşümü o kadar kapatmam dışarıya da yansımıştı. Lise boyunca bir erkekle bile konuşmadım, güya kendimi koruyordum. Koruyabilseydim, küçükken akrabamdan uğradığım onca tacizden kurtulurdum. Kendimi gizlesem bile tacize uğruyordum, burası kaçınılmaz bir gerçek. Kıyafetin bizi koruduğuna artık asla inanmıyorum. Çok baskı gördüm, bir aralar bakkala bile gidemezdim. Küçükken karşı çıkamadım, ama artık güçlüyüm ‘şimdi karşı çıkma zamanı’ diye düşünüyorum. Hayatım hep acı içinde geçti, hiçbir zaman gerçekten mutlu olmadım. Annem beni hiç sevmedi mesela, babam hiç yanımda olmadı. Çok şiddet gördüm. Tacize uğradığımda bile savunulmadım, örtüyle kapatmaya çalıştılar yaralarımı. Yıllardır bütün hayallerimde açığım, her an açılmanın hayalini kuruyorum. Açık insanlara çok özeniyorum. En kötüsü de bunu kimseye söylemedim, ikizime bile. 1-2 ay önce ona açıkladım. Bana açılma şansımın olup olmadığını sordu. O da biliyordu bunun imkânsız olacağını, ne tür şiddet göreceğimi. 1 hafta önce anneme açıkladım. Hıçkırarak ağlıyordum hissettiklerimi anlatırken, bana “Yazıklar olsun senin gibi bir kızım olduğu için.” dedi. Çok koydu bu lafın anne. Sonra değişik şeyler oldu, benim aklım çelindi, beni ikna ettiler ve inandığımı sandım. Uyudum uyandım, hala aynı fikirdeydim. Anneme yalan söyledim, vazgeçtim, dedim. Çok mutlu oldu. Tam bugün açılma konusu açıldı ve bu konu her açıldığında gözleri dolan ben, annemin o sözünden sonra duraksadım “Sen annene, babana, abine, kardeşine yakışacak şekilde biri ol! Her zaman öyle ol güzel kızım.” dedi bana. O an hıçkırarak ağlamak istedim, bunun yerine onun hoşuna giden sözler söyledim, öptüm onu. Annem odadan çıktıktan sonra kardeşim ağlamaya başladı, ben hiç ağlayamadım. Kardeşim bile acımıştı bana. Üzgünüm anne, size yakışmayacağım. Ağlamayı unutuyorum anne! Her gün bez parçasını sararken gözlerim doluyor, tam 4 yıldır hem de. Tam 4 yıldır işkence çekiyorum. Ben balerin olmak istemiştim. Hani diyorlar ya şal engel değil diye, engel! Bana ve hayallerime engel. Dinimiz için kapandığımızı söyleyen adam, beni dövecek. Adamlığından şüpheliyim orası ayrı. Baba! Hangi ayette, hadiste bir insana vurabileceğin yazıyor? Ben söyleyeyim, hiçbirinde. Tam 4 yıldır bir bez parçasından dayak yiyorum. Hem de senin vuracağın darbelerden daha ağır, kalbime ve ruhuma vuruyorum çünkü. Artık çok büyüdüm ve hiçbir şeyden korkmuyorum, her şeye rağmen bu mücadeleye gireceğim. Neler gelecek başıma bilmiyorum; ama benliğimi istiyorum artık. Eğer ölmez isem buraya yazacağım yine. Kendinize güzel bakın, korkmayın onlardan, benliğinizi geri alın.

(Görsel: Serpil Mavi Üstün)

“Tam 4 yıl önce severek kapandığımı sanarak kapandım.” için 12 yanıt

  1. Lütfen pes etme. Bir gün hayallerine kavuşacaksın. 18 yaşındayım demişsin üniversiteye gidecek misin, tercih zamanı hem şu an? Gideceksen farklı bir il yazsan ve kurtulduğunda açılsan? Aileni, neler yapabileceklerini bilmiyorum ama ikizinin de desteği varsa ikiniz kurtulun o evden. Birbirinize destek olarak kendinize yeni bir yaşam kurmaya çalışın. Siz bir yerden başlayınca devamı gelecektir. Özgürlüğün tadını aldığınızda pişman olmayacaksınız zaten. Umarım çok çok çok mutlu olursunuz.

    • yorumun için çook teşekkür ederim gerçekten, çok mutlu ettin beni. bir yıl mezuna kalacağım (istediğim bölüm tutmadı) sonra senin dediğini yapacağım 🙂

  2. Acılarını anlıyorum. Burası ailesi tarafından ”ahlaksız, orospu, namussuz, şerefsiz” ve hatta bana denildiği gibi ”vatan haini terörist” olan insanların mekanı. Ancak ailen seni değil o bezi seviyor gibi. Sen bu şekilde mutlu değilsin. Ne olursa olsun özgür ol, işte o zaman mutlu olacaksın. Aileni karşına alman gerekirse bundan çekinme. Birisini doğurmak onun annesi olmak demek değildir. Ağladığında sığınabileceğin, güvenebileceğin ve sevgisiyle yaşayabileceğin kişidir anne. Üzgünüm ancak tek başınasın fiziksel olarak. Ama biz hepimiz seninleyiz. Hissedebildiğin kadar seninleyiz. Dertleşmek istersen eposta adresini yazarsan konuşabiliriz. Burada yardım edebilecek çok insan var. Bir soruna da yanıt vermek istiyorum. Din konusunda hassas olan arkadaşlarımız bundan sonrasını okumazsa bana tepki de göstermez. Buna sevinirim.

    ”Hangi ayette, hadiste bir insana vurabileceğin yazıyor? Ben söyleyeyim, hiçbirinde.”

    Nisa 34:
    ”Allah’ın insanlardan bir kısmını diğerlerine üstün kılmasına bağlı olarak ve mallarından harcama yapmaları sebebiyle erkekler kadınların yöneticisi ve koruyucusudurlar. Sâliha kadınlar Allah’a itaatkârdırlar. Allah’ın korumasına uygun olarak, kimsenin görmediği durumlarda da kendilerini korurlar. (Evlilik hukukuna) baş kaldırmasından endişe ettiğiniz kadınlara öğüt verin, onları yataklarda yalnız bırakın ve onları dövün. Eğer size itaat ederlerse artık onların aleyhine başka bir yol aramayın; çünkü Allah yücedir, büyüktür.”

    Nisa 89
    ”Kendileri nasıl inkâr etmişlerse sizin de öyle inkâr etmenizi, böylece onlara eşit ve benzer hale gelmenizi isterler. (İman edip) Allah yolunda hicret edinceye kadar onlardan dostlar edinmeyin. Eğer yüz çevirirlerse onları yakalayın, bulduğunuz yerde öldürün; hiçbirini dost ve yardımcı edinmeyin.”

    Nisa 91
    ”Bunlardan başka hem sizden hem de kendi topluluklarından yana güvende olmak isteyen kimseleri de bulacaksınız. Bunlar ne zaman fitneye yönlendirilseler hemen dönüp ona dalarlar; bu sebeple sizden uzak durmaz, size barışçı davranmaz ve yakanızdan ellerini çekmezlerse onları hemen yakalayın, ele geçirdiğiniz yerde öldürün. İşte onlar hakkında size apaçık bir yetki vermiş olduk.”

    Maide 33
    ”Allah’a ve peygamberine karşı savaşanların ve yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya çalışanların cezası ancak ya öldürülmeleri veya asılmaları yahut el ve ayaklarının çapraz olarak kesilmesi ya da bulundukları yerden sürgün edilmeleridir. Bu, onların dünyada uğradıkları aşağılayıcı cezadır. Âhirette ise onlar için büyük bir azap vardır.”

    Tevbe 5
    ”Haram aylar çıkınca bu Allah’a ortak koşanları artık bulduğunuz yerde öldürün, onları yakalayıp hapsedin ve her gözetleme yerine oturup onları gözetleyin. Eğer tövbe ederler, namazı kılıp zekâtı da verirlerse, kendilerini serbest bırakın. Şüphesiz Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.”

    Maide 38
    ”Hırsızlık eden erkek ve kadının yaptıklarına karşılık bir ceza, Allah’tan bir ibret olarak ellerini kesin. Allah güçlüdür, hikmet sahibidir.”

    Muhammed 4
    ”Kâfirlerle savaşa girdiğinizde hemen öldürücü darbeyi vurun, nihayet onları çökertince esirleri sağlam bağlayın (kaçmamaları için tedbir alın). Sonra ya karşılıksız bırakırsınız yahut bedel alarak; ta ki savaş ağır yüklerini indirsin (sona ersin). İşte böyle; Allah dileseydi onları bizzat cezalandırırdı, fakat sizleri birbirinizle denemek istiyor. Allah, yolunda öldürülenlerin amellerini asla boşa çıkarmayacaktır.”

    Ve daha birçok ayet. Amacım kafa karıştırmak veya sorunlarına bir de bunları eklemek değil. Dinsizliği Yayma Cemiyeti başkanı filan da değilim sadece bir yanıt vermek istedim.

  3. bana ulaşır mısın [email protected]’dan. sana nr şekilde olursa olsun yardımcı olmak istiyorum. evimde kalacak yer de verebilirim, kadınım o konuda şüphen olmasın. benzer şeyleri yaşadım, ben başardım ve aileme karşı ayaklarımın üzerinde durabildim maddi bağımsızlığımı kazandım. senin korkularının aynılarını yaşadım ve bana biri böyle ulaşıp elimden tutsun diye çok ağlamıştım. lütfen bana ulaş.

    • söylediğin sözlerle beni çok mutlu ettin gerçekten teşekkür ederim teklifin için, aklımda olacak dediklerin 🙂 sanırım bu yıl gizli bir şekilde gerçekleştireceğim hayalimi. belkide gizli kalmaz bilemem; ama çok istiyorum ve vazgeçemem. kendim için bir şey yapacağım artık, sağlıcakla kalın.

  4. Yazdıklarını okurken çok üzüldüm, umarım mücadelende en az hasar alarak ve kendi benliğini en iyi şekilde yansıtarak yürürsün. İnsan ailesini seçemiyor ve bu çok üzücü bir durum. Din kişiyle Allah arasında bir şeydir ve zaten babadan korkarak takılan başörtüsünün bir sevabı da olmaz, onlar yaratıcı olmadığı gibi, onların emri dinen sevap sağlamaz, kendi günahlarını çoğaltırlar sadece.
    Dinde kadın dövmenin olmadığından bahsetmişsin ben de tamamen bu kanaatteyim. Yukarıda deist eleman dinsizliği yayma cemiyeti başkanı olmadığından bahsetmiş ama deistlik dininin peygamberi gibi kendi dinine neden sürekli çağırdığından veya bunu neden zaten dini baskılar ve aile baskısı arasında kalmış hassas kadınların okuduğu ve yazdığı platformda yaptığından bahsetmemiş. Engellenmişlik hissi insanı en çok sinirlendiren hatta saldırganlaştırabilen bir histir, dinen engellendiğini düşünen ama aslında aileleri tarafından engellenmiş olan kadınları dinden soğutmak, nefret ettirmek, inancını kaybetmesini sağlamak da her zamankinden kolay oluyor haliyle. Ben burda islam propagandası yapmak için yazmıyorum, amacım insanların acılarını paylaştığı bir platformda başkaları gibi propaganda yapmak değil asla, ama yazılan şeylerden sonra cevap hakkım olduğunu hissediyorum, o yüzden bu yazıyı yazıyorum.
    Ben bu kadın dövme konusunu bir kaç ayrı kaynaktan okudum, tavsiyem Edip Yüksel’in Türkçe Kuran Çevirilerindeki Hatalar kitabındaki bu konuyla ilgili yazısı. Uzun uzadıya yazmak istemiyorum ama orada ayette dövmek manasında çevrilmiş olan fiilin kökünün “daraba” fiili olduğundan ve bu fiilin yapısı gereği pek çok anlama gelebilecekken onu dövün diye çeviren alimlerin aslında ayetin anlamına uygun şekilde bunu yapmadığından bahsediyor. Peygamberimizin vefatından sonra pek çok hadisin uydurulduğu bilinen bir şeydir ve bunu Kütübü Sittenin yazarlarının kendileri bile ifade etmiştir, binlerce sahte hadisi doğru olmadığını düşünerek reddetmişlerdir. Bu uydurulmuş hadisler içinde reddedilmeyen ve kendileriyle de çelişen kadın düşmanı, kadını aşağılayan pek çok hadis vardır ve pek çok “sözde din alimi” bu hadisleri referans alarak kadınları eve kapamak, görünmeyecekleri, duyulmayacakları şekilde adeta erkeğin kölesi şekilde yaşatmak gibi arzularında kullanmışlardır. Yani bunlar kasıtlı çarpıtmaların bir ürünüdür. Kuran’da pek çok ayette geçer, Allah dini emir koyucu olarak Kuran’ın kullanılmasını emreder (6.144) yani hadisler Kuran’daki ayetlerin açıklayıcısı değildir, tamamlayıcısı da değildir, Kuran’a uygun olanları ancak doğru olabilir. Kuran şiddet içerikli ve erkekleri kadınların üzerine saldırmaya iten bir kitap değildir, asla erkek dinen kadından üstündür diye ayet yoktur, erdemli erkekten ve erdemli kadından aynı yerde bahsedilir, o zamanın şartlarında Arap Yarımadası’nda ve hatta Avrupa’da kadının değeri tabiri caizse ayaklar altındadır, kölelik vardır, Kuran zamanının ötesinde bir görüşle inanan kadın ve erkeği eşit kefeye koyar ve köleliğe karşı çıkar. Aşağıya bazı ayetleri bırakıyorum:

    Bakara 190: Size karşı savaş açanlara siz de Allah yolunda savaş açın. Fakat haksız yere saldırmayın, sakın aşırı gitmeyin, muhakkak Allah haddi aşanları sevmez
    Furkan 63: Rahman’ın kulları öyle kimselerdir ki yeryüzünde gösterişsizce yürürler, ve cahiller onlara laf atınca onlara “Selam” derler.
    Rum 21: Kendileriyle rahatlayıp huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranıza dostluk sevgisi ve merhamet koyması O’nun ayetlerindendir. Düşünen bir toplum için bunda işaretler vardır.
    Ahzab 35:Müslüman erkekler ve müslüman kadınlar, inanan erkekler ve inanan kadınlar, söz dinleyen erkekler ve söz dinleyen kadınlar, doğru sözlü erkekler ve doğru sözlü kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden kadınlar, saygılı erkekler ve saygılı kadınlar, yardımsever erkekler ve yardımsever kadınlar, oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar, iffetli erkekler ve iffetli kadınlar, ALLAH’ı çok anan erkekler ve çok anan kadınlar; işte ALLAH onların hepsine bağışlanma ve büyük bir ödül hazırlamıştır

    Bu ayetleri buraya alıntılama sebebim, Kuran’ın aslında bahsedildiği gibi savaş ve dövmek yanlısı bir kitap olmadığını anlatmaya çalışmak. Ayetlerin tartışmaya açılabileceğini ancak yorum yapan veya çeviren insanların kendi çıkarlarına veya zamanın ruhuna uygun olarak çevirip, yorumlayarak; günümüzle, akılla, mantıkla ve Hz Muhammed’in indirdiği Allah’a teslimiyet ve hoşgörü dini olan İslam’la alakası olmayacak şekilde yorumlar çıkarıp bunu insanlara din olarak dayattıklarını göstermek. Kuran bazı siyasi amaçlarda kullanıldığı gibi saldırganlığı tavsiye eden bir kitap değildir, Gandhi’nin dediği gibi saldırana karşı pasif direnişi de emretmez. Savaşmak gereklidir ama onun da sınırları vardır, zorbalık, aşırıya gitmek gibi şeyler yasaklanır.
    İslam gibi barış adı altında incelenmesi gereken bir dinde neden böylesine ölüm, dayak, savaş manzaraları var derseniz, tarihte pek çok dinin savaş için kullanıldığını ve bunun siyasi bir durum olduğunu görürsünüz (örneğin: haçlı seferleri). Dinin amacı savaş ve zorbalık gibi gözükse de aslında saldırganlık insanın eseridir ve din hemen her zaman buna alet edilmiştir. Çok uzun yazdım üzgünüm, dine karşı cephe almadan önce çok yönlü bakılmasını gerektiğini, amacı dine hakaret etmek ve inananları aşağılamak olan insanların fikirleriyle tarafsız bakılamayacağını, bu taraflılığı da İslam’ın hak etmediğini yazmaya çalıştım elimden geldiğince.
    http://www.kurandakidin.com/2011/10/21-kuran’in-dininde-kadin-uydurulan-dinde-kadin-2/

    http://www.kurandakidin.com/2011/10/1-dinin-kaynagi-nedir-2/

    http://www.canertaslaman.com/2018/12/islam-ve-kadin-caner-taslaman-ve-feryal-taslaman/

    • O kadar güzel açıklamışsın ki düşündüklerimi, ben açıklamadan açıklamışsın tam olarak.
      Hayat çok garip gerçekten, ben bu yıl biraz da olsa istediğim gibi olurum derken yine yıkıldım. Ancak ve ancak kendim paramı kazanmaya başladığımda, kimseye yük olmadığımda özgürlüğüme kavuşacağım. İnsan eti ağırmış gerçekten. Birilerinin yanında iken onların süsüymüşüz meğer, yakışmayınca def ediyorlarmış. En kötüsü de görüntüden ibaretmişiz. Güç kimdeyse onun istediği gibi olmak zorundayız, sen ne yaparsan yap bu böyle. Kabullendim artık, dolabıma baktığımda gözlerimin dolacağını, şapka takamayacağımı, ancak camdan sarkıttığım saçlarının uçuşavağını, uzun süre daha böyle olacağımı kabullendim.

  5. Rica ederim elimden geldiğince açıklamaya çalıştım. Bence en büyük tutsaklık düşünce tutsaklığıdır, yani inanmadığın bir görüşe inandığını sanmak. oysa sen farkındasın hem çevrenin hem kendi düşüncelerinin farkındasın, yani özgürleşme sürecinin %60ını tamamlamışsın. hayatta herkesin başına zorluklar gelir, kazalar, hastalıklar gibi, bu da senin aşman gereken bir zorluk, belirli bir zaman sonra da bunu aşabileceğin ise bariz şekilde ortada. Bu süreçte hayat kaliteni en yüksekte tutmaya çalışarak, insanlara aldırmayarak, geçici bir süre sonra başörtünü çıkarabileceğini düşünerek yaşarsan hem iyi bir yer kazanırsın hem de iyi koşullara sahip bir hayatın olur. Ben sana bu süreçte başörtünü çıkar diyemiyorum çünkü sınav senesi gibi bir senede sana kötü davranıp üzerine gelirlerse kötü puan alıp hayat boyu bunun zorluğunu çekebilirsin, ama şu bir sene dayanıp iyi bir puan alıp iyi bir bölüm kazanırsan maddi özgürlüğünü almanla birlikte hayatın boyunca hem özgür olursun, hem de istediğin işi yaparsın. Yaşadığın süreçte sana bol şans diliyorum ve sevgiler yolluyorum, unutma ki yalnız değilsin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir