Odama kitlendim, anksiyetem ve panik atağım olduğu halde karanlıkta ve stres altında bırakıldım.

Merhaba. Ben de 17 yaşında, 4-5 yıldır buradaki insanların hepsiyle aynı sıkıntıyı yaşayan bir gencim. Ailem küçüklüğümden beri beni muhafazakar yetiştirmek için bin takla attı, hatta ben 2 yaşındayken beni dışarı başörtü ile çıkarıyorlarmış. O kadar çok böyle fotoğrafım var ki… Ama hayatımın en kötü zamanı annem ve babamın boşanmasından sonra gerçekleşti, dedemlerin yanına taşındık ve anne tarafım gerçekten delilerle dolu. Atatürk’ün gözünün koyungözü olduğuna inananlar, kendi çocuğuna kısa giydi diye sandalye fırlatıp dayak atanlar, çalışan çocuğunun parasını almaya çalışanlar, hırsızlar…


Bunların hepsinin yanı sıra annem çok kontrolcü ve şüpheci bir kadın. Boşanma sonrası sürekli benim uyuşturucu kullandığımı düşünüp beni testlere götürdü, sürekli hamile olduğumu iddia ederek beni aşağılamaya çalıştı. 13 yaşında bu muhafazakar insanların yanında tek açık kadın olarak kapandım, annemler beni İmam Hatip’e yollamak istedi ama direnip Anadolu lisesine gittim. Yıllarca bu insanlarla feminizm, hümanizm gibi birçok konuda kavgalar edip bir nebze de olsa özgürlüğümü sağlamaya çalıştım. Hiçbir zaman dindar olmadım ve dindar yaşamak istemedim. Eve akşam ezanından sonra dönsem kendi odama kitlendim, anksiyetem ve panik atağım olduğu halde karanlıkta ve stres altında bırakıldım. Para verilmedi, bazı zamanlar evden atıldım. Okulumun önünden sırf arkadaşım ile buluşmayayım diye kaçırıldım, zorla eve hapsedildim. Her türlü psikolojik şiddete maruz kaldım ama hiçbir zaman dar görüşlü olmadım. Kimseyi eleştirmedim ve birine her şeyden önce bir canlı olduğu için saygı duydum. Doğa dostu olmaya çalıştım, hayvan haklarını savundum, insan haklarını savundum. Sürekli kitap okumaya ve insanlara yardımcı olmaya çalıştım. Bu özgüvenimi yerinde tutan tek şeydi, ama ne zaman başımı örtsem veya istemediğim kıyafetleri giysem özgüvenim hep yerle bir oldu. Böyle olmak istemediğimi hep biliyordum ve bu her girdiğim ortamda beni sessiz bırakıyordu.


Kendimi savunmak bile o kadar zor ki, aynaya bakamıyorum ve kendimi sevmiyorum. Dışarı çıktığımda açık geziyorum ve her yere istediğim gibi gitmeye çalışıyorum. Başörtümü o kadar sevmiyorum ki ne giysem olur diye giyiniyorum. Ne makyaj yapıyorum, ne güzel bir şey giymeye heves ediyorum. Sadece öylesine giyinip üzerimden çıkarmayı bekliyorum. Evde saçım açıkken yaptığım yarım saatlik kıyafet denemeleri, gülümseyerek göz kalemi çekmem ailemi çok şaşırtıyor. İstediğim kişi olduğumda o kadar özeniyorum ki kendime, başörtüm varken aynaya bakınca kendimi yok etmek istiyorum. Açık gezerken ailemin beni görmesinden korkarken kapalıyken de arkadaşlarımın beni görmesinden korkuyorum. Kimsenin beni kapalı görmesini istemiyorum. İnsanlar benimle konuşunca garip hissediyorum, yüzüme baktıkları için kötü hissediyorum. Nasıl bakabildiklerini düşünüyorum. Oysa açık olduğumda o kadar mutluyum ve özgüven sahibi biriyim ki anlatamam, kendimi seviyorum ve iyi biri olduğumu düşünüyorum. Güçlü hissediyorum.


Bu yıl ailemin “Seni şehir dışına göndermeyiz, iyice orospu olursun.” söylemleri yüzünden üniversiteye gidemedim, reşit olmadığımdan okula göndermemekle veya okuldan almakla tehdit ettiler. Anneme açılmak istediğimi söylediğimde bana “Sikerim belanı.” diye karşılık verdi. Zaten bunu şu an yapsam ailemin neler yapacağını tahmin bile edemiyorum, onlar için düşman olurum ve bana işkence ederler. Seneye reşit olana kadar çalışıp, para biriktirip ve bu sürede tekrar sınava hazırlanıp kaçmayı, orada istediğim kişi olup özgüvenimi geri kazanmayı istiyorum. Umarım ileride bu mektuba bakınca başarmadan önceki zamanlarımı görürüm. Korkmaktan yorulduk, korkutmaktan yorulmuyorlar. Sizi seviyorum, kendinize her zaman inanın. Tek doğup tek öleceğiz, sizden önemli olan tek şey zamanınız. Boşuna harcamayın!

(Görsel: Cowboy Bebop)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir