Çok daha güzel ve özenli yazarım ama mutluluktan bu kadar toparlayabildim. Kusura bakmayın. Aşağıda gönderiyorum:
Merhaba sevgili kız kardeşlerim. Başarmadan buraya yazmak istemedim. Şu an neredeyse 30 yaşındayım. Bir oğlum, bir de beklediğim bir kızım var. Ve on yılı aşkındır kapalıyım. İlkokulun bittiği yaz, yaşadığım baskılardan dolayı babamla bir anlaşma yaparak kaçtım. Lise bitince kapanmaya söz verdiğim bir mektup yazdım babama. Baskı derken dayak vs. değil asla ama sözlü baskı. 5. sınıftan sonra şort ve kolsuz giymeme, sadece bol pantolon üzerine fakir kol kıyafetler giymek zorunda olmak gibi. Velhasıl liseden sonra kapanma sözüm kabul edildi. Ve ben söz verme ve tutma konusunda saplantılı derecede doğru olduğumdan lise son sınıfa kadar kendimi bu söze hazırladım ve kendime kapanmayı istettim. Hâlbuki bu sözü de esnetebilirdim, bir şekilde başarırdım çünkü ailem o kadar baskıcı da değildi. Ama işte 17 yaşında bir çocuk bunu bilemez, bilemiyor.
Üniversiteyi şehir dışında okudum ama kaldığım ev hepinizin tahmin edebileceği gibi aşırı muhafazakar ve radikal bir kız öğrenci eviydi. Çok zorlandım alışırken. İnternet, TV yoktu ve ağlaya ağlaya alıştırdım kendimi. Asla hayır demeyen itaatkar bir kızdım. Desem bir şeyleri değiştirme imkanım vardı, bunu şimdi görüyorum. Ama zihin olarak hiçbir zaman onlara benzemedim.
Okul bitti, evlendim, çalıştım. Ne yazık ki başörtülülerin tavırları, zenginleşmesi, her yerde özgürlüklerini kazanmaları sonucu geldikleri nokta beni başörtüsünden en çok soğutan şey oldu. Aynaya baktığımda kendimi onlardan ayırt edemedim ve bu beni inanılmaz üzdü. Başörtüsünden ve kendimden tiksinmeye başladım. Daha sonra birçok araştırma yaptım, psikolojik destek aldım ve bunu aslında istemediğime ve herkese sanki istemişim gibi lanse etmeye çalıştığıma kanaat getirdim. Eşim beni inanılmaz destekledi ve sayesinde bunu başarmaya karar verdim. Bu sefer kendime bir tarih koydum ve bu defa sadece kendime söz verdim.
O tarihte kapıdan dışarı çıktım ve özgürlüğüme kahkahalarla sevindim. Gülmekten kendimi alamadım. Saçlarıma rüzgar değmesi değil, beni en etkileyen kulaklarım oldu. Kulaklarım rahat duyuyordu, sanki bir perde kalktı kafamdan. Beklediğimiz gibi aşırı kırıcı tepkiler aldım, alıyorum, alacağım. Ama onlar kin kusarken ben içimden kendime teşekkür ediyorum.
Bu platforma da çok teşekkür ederim. Gerçekten yalnız değiliz. Bu harika bir şey. Umutsuzluğa kapılmayın ve kendiniz olmak için elinizden geleni yapın. Bunun için kendinizi tehlikelere atın demiyorum. Ailenizle ters düşmeden olabilecek, kendinize en az zararı alabilecek şekilde kendi ailenize göre bir yol izleyin. Kendinizi bulun, beklemek gerekiyorsa biraz bekleyin. Ama şunu da unutmayın, bütün herkesi kafanıza takıp cesaret noktasında sıkıntı yaşıyorsunuz, ben de yaşadım; fakat örtünüzü çıkarıp dışarıda gururla gezmeye başladığınızda herkese inat, her şeye değiyor. Herkesin kendi olarak istediği hayatı yaşaması dileğiyle. Hepinizi kucaklıyorum.
(Görsel: Enrico David)