Erkeklerin acizliği yüzünden, onların bizi görüp tahrik olmamaları için kapanıyorduk.

Bizim burada kızlarımıza neden kapanması gerektiğini kimse söylemez, milletin ne diyeceği söylenir. Bu yüzdendir ki hiçbirimize isteklerimiz sorulmaz. Sonumuz bellidir; tesettürlü, hanım hanımcık, evlenmiş ve mutlu gözükmesi gereken bir kadın. Bunu asla kanıksayamamıştım. İşte benim sonumda belliydi. Ben ilkokula başladığımda en büyük ablam 13 yaşındaydı ve kapanmıştı. Ortaokula başladığımda da diğer ablamdan aynıları istenmişti. Hatta bir keresinde bayram ziyaretlerine gidecekken ablam pantolon giydiği için evde büyük kavgalar oldu. Ablam indirmedi pantolonunu; annem kızdı, babam kızdı, ben korktum.

O zamanlar anlamak istemiyordum ama bana da aynılarını yapacaklardı, yaptılar da. Liseyi bitirene kadar direndim ama annem ve babamın, arkadaşlarımın yanında sürekli söylenmesi canımı sıkıyordu. Pes etmiştim ve sevmeye çalıştım. Çünkü seviyormuş gibi olmak istedim, kendimi sevdiğime inandırmaya çalıştım. Beni daha çok sevmeye başladılar kapandıktan sonra ve sevilmek beni mutlu ediyordu. Sırf kafamdaki bez parçası yüzünden beni seviyorlar düşüncesi bir süre sonra kafamı meşgul etmeye başladı. Ve üstüne düşünmek için çok vaktim oldu. Bize neden bunu dayattıklarını düşündüm, hiçbiri mantıklı gelmiyordu. Erkeklerin acizliği yüzünden, onların bizi görüp tahrik olmamaları için kapanıyorduk. Sanki onlar için varmışız gibi.

Düşünceler ardı arkasına geldi. Bir çatlak oluştuğu zaman oradan su sızar ve o çatlağı genişletir. İşte benim beynimde sular sızmaya başlamamıştı. Din adı altında bize neden bunları dayattıklarını anlamaya çalışıyordum. Araştırdım, okudum. Uzun zaman sonra artık neden istediğim gibi yaşayamadığımı düşündüm. Ve açılmak istediğimi sürekli dile getirdim, tabii ki fazla tepki aldım, istemediler.

Bir sabah “Artık örtüyü takmayacağım.” dedim ve konuştum ailemle. Saçlarımı açıp dışarı çıktığım gün, sanki saçlarımın içindeki binlerce kuş özgürlüğüne kavuşmuş gibi hissetim, bu harika bir şeydi.

Çevremden çok kötü tepkiler aldım, hatta teyzemler çocuklarının benimle konuşmalarını yasakladı. Annem de hakkını helal etmediğini söyler durur ama benim umurumda değil. Herkes açıldığım ve vejetaryen olduğum için bana kâfir demeye başladı. Ben de onlara diyorum ki kafirlik benim yaptığım ise o zaman ne güzel şey kâfir olmak.

Ben her zaman savaşacağım bu düzene karşı ve tanıdığım bütün kızlara umut olacağım, ve asla vazgeçmeyeceğim. Evet, yürüyelim ve asla yalnız değiliz.

Çok sevdiğim bir söz var son olarak onu buraya bırakayım:


“Kaldır doyasıya eteklerini düşmesin taşların ya da düşsün de at birkaçını sana onları taşıyan düzene.”

(Görsel: Bonni Bullock)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir