Özgür olmayı o kadar çok istiyorum ki. Özgür olup buradan göçmek…

Nasıl başlamam gerektiğini bilmiyorum açıkçası. Birkaç haykırışımı bırakıp gideceğim sessizce. Şimdiden bir kusurum olursa özür dilerim.

Ben kendimi cesaretli sanan korkağın biriyim aslında. O kadar çok yazmak istedim ki buraya ama elim varmadı yazmaya. Şimdi ise buradayım.

Dayanamıyorum artık. Çığlık çığlığa susuşlarım artık öldürüyor beni. İçime akıtıyorum cümlelerimi. Bundan 8 sene önce. 8. sınıfın ortaları. Spor ile ilgilenen, okulda dersleri gayet iyi olan bir öğrenciyim o zamanlar. Her şey tam istediğim gibi. Her istediğim tam anlamıyla oluyor. Ailem mi? Kendini dindar sanan bir avuç insan. El alemi Allah sanan, yobaz bir aile işte. O zamanlar başlamışlardı artık; “Sen büyüdün kapanmalısın.” Israrla karşı çıktım, çünkü ben onlar gibi olmayacaktım. Kendi hayatımı kendi istediğim gibi yaşayacaktım. Ama olmadı. Kapandım. Ama bir zorlama olmadı, bir anlık heves ile oldu her şey. Kuzenime özendim sonrası malum zaten. Tabii ailemin mutluluğunu anlatamam. Güzel şallar, kıyafetler… O zamanlar pek bir sorun yoktu açıkçası. Ama zamanla kısıtlamalar başladı. İlk olarak oynadığım spordan alındım, sonra dar paça pantolonlar geniş paça olmaya başladı. Küçücüğüm daha. Anlamadım. Yaptıkları baskı yüzünden derslerim oldukça kötüye gitti. Her gece ağladığım zamanlar oldu.

Bu ben değildim. Bu ben olamazdım. Sonra sınavlar falan derken yaz tatili geldi. Her yaz olduğu gibi o yaz da köye gidecektik. Hiçbir zaman bir yere tatile gittiğimizi hatırlamam. Çünkü günah, çünkü ayıp. Duşun haricinde tenime su değmemiştir. Yüzmeyi de bilmezdim. Çünkü kız kısmı yüzemez. Hep böyle öğretildi bize. Bir yaz daha köyde geçti. Şalvarlar, uzun kollu penyeler… O sıcağın altında terin içinde… Daha nasıl anlatabilirim inanın bilmiyorum.

Girdiğim sınavdan oldukça kötü bir puan almıştım ve istemediğim bir liseye gittim. İmam Hatip değildi belki ama ne fark ederdi ki. Zaten onların istediği şekilde yaşamıyor muydum? Lise çok farklıymış, gidince anladım. Farklı ortamlar farklı insanlar… Hepsini orada tanıdım. Güzel uzun saçlı kızlar, güzel giyimli kızlar… O kadar büyüleyiciydi ki onlar gibi olmak istedim. Başımdakini sevemez oldum. Ne yaparsam yapayım onlar gibi olamazdım. Başımdaki buna müsaade etmiyordu çünkü. Hep kısıtlandım, hep ayıplandım, hep dışlandım. Güzel kızdım ama yetmiyordu bu. Ailem ise hiçbir şekilde hoşnut olmuyordu benden. Ne yapsam gözlerine batıyordum. Tam tesettürlü değildim çünkü. Açılmayı çok isterdim ama bunu kendime bile hiç itiraf edemedim. Korktum. Zaman böyle geçti.

Alışmıştım artık örtüye. Ama aklıma kurcalayan çok şey olmuştu. Bir otelde işe girmiştim harçlığımı çıkarmak için. Ama otelde örtü yasaktı. Babama sorunca “Sorun değil.” dedi. Sanki benim tanrım oymuş gibi! Otelde açık çalıştım 2 yıl boyunca. Ve binlerce erkek vardı orada. Ama bu sorun değildi. Akraba olmadığı sürece de sorun olmazdı. Ne tuhaf değil mi? Böyle bir aile ile yaşıyorum.

Köye gidince tam tesettürlü olmam gerekirken şehirde sorun olmuyordu. Gel zaman git zaman artık başımdaki bir parçam olmuştu. Beni herkes öyle tanıyordu zaten. Lise bitti, üniversite sınavı süreci başladı. Bir gün kuzenim açılmak istediğini dile getirdi, bana sordu. Ben de arkasında olduğumu söyledim ve hep de arkasında duracağımı dile getirdim. Hoş, babası da bayağı güzel karşılamış. Açıldı. Zamanla o kadar hoşuma gitti ki açılma fikri aklımı kurcaladı. Ama korktum. Babamdan korktum. Ailemden korktum. Açılırsam arkamda duracak yalnızca bir ablam olur. Hoş, açılamam da zaten.

Zamanla diğer kuzenim açıldı ve bu bir ukde gibi kaldı içimde. Ama sustum yine. Başka bir benlik beni boğuyordu ve bu kimsenin umurunda değildi. Kuzenlerim onların gözünde dinden çıkmış insanlar gibiydi. Benim açılmam söz konusu bile olamazdı. İçime attım bunu. Sustum ve yine sustum. Geceler boyunca yine ağladım. Ağladığımla kaldım. 22 yaşındayım şu an. Yakın bir zamanda ameliyat oldum.

Doktorum. Ah doktorum. O kadar mükemmel biriydi ki, tekrar açılma isteği doğdu içime. Beni kapalı görmüştü. Gayet naif ve kibar bir beyefendiydi. Onun gibi biri ile hiç karşılaşmamıştım. Doğuda yaşıyorum zaten. Öyle insanlara pek rastlanmaz burada. Ama ben inatla İstanbul Türkçesi kullanmaya özen gösteriyorum. Bol bol kitap okuyorum. Buradaki insanlara benzememek için, bunlar gibi olmamak için. Doktorum da söylemişti zaten buradaki insanlara benzemediğimi. Ve açık halimin daha tatlı olduğunu dile getirmişti.

Ben başımda ki örtüyü korkumdan takıyorum ama ailemin korkusundan. İçki de içtim ama gizli gizli. Ayıplanırım çünkü. Sevgililerim de oldu. Ama, ama bu ben değilim, bu ben olamam. Özgür olmayı o kadar çok istiyorum ki. Özgür olup buradan göçmek…

Bu satırlarım birer haykırış. Yazacak çok şeyim var ama çok uzattım, buna hakkım yok. İnsan ailesini seçemiyor. Keşke seçme imkanım olsaydı… Bir gün belki ben de özgür olurum, hı? Kendinize iyi bakın.

(Görsel: Isabel Emrich)

“Özgür olmayı o kadar çok istiyorum ki. Özgür olup buradan göçmek…” için 3 yanıt

  1. Acil daha neyi bekliyorsun.. Ortunun anlami kalmamiski sadece aksesuar olmus.. Bende acilmayi dusunuyorum ama bunu kimsenin beni tanimadigi yerde yapacagim. Insanlarin yargisindan igreniyorum. Sebebim su örtünün hakkini veremiyorum ya tam tesetturlu ol ki bu sekilde yerimiz olmuyor kamusal alanda ya da acil. Kot pantolonla ortunmek nedendir. Hic anlamadim anlamayacagjm..

  2. Yaratıcıdan çok ailemizden korkuyoruz. Aileme açılmak istediğimi söylediğimde “sen bize muhtaçsın söylediklerine dikkat et bu seferlik duymazlıktan geliyoruz” dediler. Gidecek başka kapım olmadığı için en güzel yıllarım heba oluyor. İleride kendi ayaklarım üzerinde durabildiğim zamana erteliyorum herşeyi. Korkumdan içki bile içmedim ya farkederlerse ya bişey olursa diye. Kimseyi sevemedim öğrenirlerse mahvederler beni diye. Bu korku varya bu korku… insana herseyi yaptırır.

  3. özgürlük istediğin her şeyi yapmak değil,istemediklerini yapmamaktır. kimseden korkma çünkü sonunda ölüm yok hoş, ölüm olsa bile bir davan bir kavganın yolunda ölmüş olacaksın. ben bunu 1 sene önce yaptım başlarda ben de korkuyordum ama sonra dedim ki, senin kavgan var gerçeğin diye öğretilenin doğruluğuna inanma. Yalnızca cesaretini topla. Her kimsen bilmiyorum ama isteyipte başaramayacağın hiçbir şey yok. Yeter ki inan!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir