Allah’a sonsuza kadar inandığımı bilemeyecekler.

Merhaba. Nereden başlamam gerektiğini bilmiyorum, uzun süredir bu siteyi takip ediyorum ve yalnız olmadığımı gördüğümde bir miktar içim rahatladı desem yeridir. Artık yazma zamanımın geldiğini düşündüm ve yine bu konuları düşünüp ağladığım gecelerden birisinde yazıyorum…


Ben 16 yaşında, 14 yaşındayken tesettüre girmiş bir kızım. Çocukluğumdan beri gerek ailemin ve çevremin dindar olması, gerek aldığım eğitimler, gittiğim kurslar sayesinde; ‘açık’ olmanın, açık giyinmenin, saçımı kapatmamamın çok büyük günah olduğunu, ergenliğe girdiğim andan itibaren yaptığım her şeyin amel defterime işleneceğini; bu yüzden de kapanmamın zorunlu olduğunu öğrendim. Bu fikir başta kötü gelmiyordu. Başta annem olmak üzere tüm çevrem kapalıydı ve hep bu şekilde büyüdüğüm için açık olmak gibi bir düşünceye sahip olamıyordum. Hep ileride kapanacağımı düşünerek büyüdüm. Açıkken de asla açık şeyler giyemezdim, hatta hayatımda şort bile giymedim.


7. sınıftayken ergenliğe girdiğimde annemin ısrarları başlamıştı. Arada göndermeler yapıyorlardı, asla şiddet ve benzeri şeyler görmedim bu konu yüzünden fakat üstümde yaptıkları psikolojik baskı 8. sınıfın yaz tatilinde beni kapanmaya zorladı. 2 yıl dayanmıştım onlara karşı fakat lise sınavından çıktıktan sonra annem yavaş yavaş üstüme gelmeye başladı. Çok evden çıkmıyordum o sıralar, o yüzden o kadar önemsemedim. Bayram gelip çattığında, annem dedemlerin yanına gideceğimizi söyledi, dedem şu anda emekli bir müftü ve kesinlikle onların yanına tesettürlü bir şekilde gitmem gerektiğini, bunun onları çok sevindireceğini söyledi. Bu fikrini bana söylediğinde tam olarak 3 günüm vardı kapanmak için… Daha hiç kıyafet bakmamış, nasıl gözükeceğimi düşünmemiştim. Birden o kadar ani geldi ki bu bana, hep bilincinde olduğum şey kocaman bir soruna dönüşmüştü. Anneme istemediğimi söyledim, hıçkıra hıçkıra ağladım ama çok ciddi olduğunu, kararını değiştirmeyeceğini gördüğümde kabullenmek zorunda kaldım.


Ertesi gün, tatile gitmemizden 1 gün önce, alışverişe çıktık. Bulduğumuz tüm mağazaları gezdik, tüm kıyafetleri denedim fakat o kadar beğenmedim o kadar alışamadım ki anlatamam. Zorunda olduğum aklıma geldikçe ağlayasım geliyordu. Bir şekilde birkaç parça kıyafet alarak alışverişi tamamladık ve sonraki gün ilk defa başörtülü bir şekilde çıkacaktım dışarıya… Gece kendimi teselli ettim, “Allah rızası için” dedim, “Her şey güzel olacak” dedim ve bir şekilde kendimi avutup sonraki gün yola tesettürlü olarak çıktım. Çok zor geldi, hem de çok. Ama kimseye bir şey diyemedim, herkes “Çok güzel olmuşsun, çok yakışmış rahata ereceksin” gibi şeyler söylüyordu ve ben de tüm zorluklara rağmen bunu yapmak zorundasın ve kendini avutmalısın diye düşündüm hep. Öyle işte o günden beri kapalıyım.


Kazandığım lise İstanbul’un ilk 10 lisesinden birisiydi, şu anda 2. yılımı okuyorum. Okul açıldığında benim için her şey daha çok zorlaşmıştı ve hala çok zor. İstediğim hiçbir şeyi yapamıyorum, onca etkinlik olmasına rağmen katılamıyorum. En çok üzüldüğüm nokta ise müzik öğretmenim dahil herkes sesimi güzel bulurken ben istediğim gibi şarkı söyleyemiyorum. İstediğim bir şeyi yaparken on kere düşünmem gerekiyor, bu tesettürüme uygun mu, yapabilir miyim diye. Ben artık saçlarımı rüzgarın esintisine bırakmak, özgürce istediğimi yapabileceğim bir hayat yaşamak istiyorum. Ben kendimi bir kafese konmuş gibi hissetmek, böyle bir baskı altında tutmak istemiyorum.


Lisenin ilk senesini bitirdiğimde yine hıçkıra hıçkıra ağladığım bir gece, annemin gelip ne olduğunu sormasıyla çat diye söyledim, “Açılmak istiyorum anne yapamıyorum istemiyorum” diye. Tahmin edersiniz ki tepkisi olumsuz oldu, bağırmadı belki ama yüzündeki o hayal kırıklığını gördüğümde öyle üzüldüm ki. Sonraki gün onun da sessizce ağladığını gördüm. Yapamadım, açılamadım tabii. En çok da babamdan korkuyorum… “İstersen doktor ol, istersen mimar, istersen çok başarılı bir mühendis ol, yine de maneviyatın olmadıkça ben seni kızım yerine koyamam” diyen babamdan… Bu cümleyi duyduğumdan beri gerçekten her gece ağlıyorum.
Yaptığıma çok pişmanım ama öyle kötü bir psikoloji içerisindeyim ki kendime çok kez zarar verdim, hatta kolumdaki bir jilet izi öylece kaldı, şimdi de herkesten saklamaya çalışıyorum işte… Tabii onlar maneviyatımı hiçbir zaman bilemeyecekler, aslında gerçekten Allah’a sonsuza kadar inandığımı bilemeyecekler. Ben açılmak istediğimi söylediğimde yoldan çıktığımı, cehennemde yanacağımı, maneviyatımın olmadığını, hiçbir şeyi hak etmediğimi söyleyecekler, böyle düşünecekler.


Bugün aynaya baktığımda kararımı verdim. Bu sefer ciddi bir şekilde annemle konuşacağım, ne olursa olsun artık bu hayatı yaşamak istemediğime karar verdim ben. İyi karşılamayacaklarını biliyorum ama artık zorunda hissediyorum bunu yapmaya. Dayanacak gücüm ve sabrım kalmadı… En kısa sürede annemle konuşup, babama hissettiklerimi anlatmayı düşünüyorum. Umuyorum ki başıma bir şey gelmez, artık istediğim insan olabilirim. En azından mutlu bir insan…

(Görsel: Léon Spilliaert)

“Allah’a sonsuza kadar inandığımı bilemeyecekler.” için 5 yanıt

  1. Yolun açık olsun. Maneviyatın dinle değil ahlak ve vicdanla ilgili olduğunu anladığında başının açık veya kapalı olmasının da teferruat olduğunu anlayacaksın.

  2. Maneviyatı bir örtüye indirgeyen birinin maneviyat dersi vermesi ne komik değil mi? Üzücü. Ama başarabilirsin. Konuşmak istersen instagram:puck_spanky

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir