Merhabalar. Buraya yazdıklarımı birilerine örnek olsun, yardımcı olsun diye yazmıyorum. Yardıma ihtiyacım olduğu için yazıyorum. Çevremde bu konuda konuşabilecek kimsem olmadığından ve gelecek konusunda ciddi endişelerim olduğundan yazıyorum.
Birkaç gün sonra 18’ime basacağım ve 14 yaşında kapandım. “Güzel kızım, eğer kapanırsan sana bir Iphone 5 vereceğiz” dedikleri için kapandım. Ne kafamı neden kapatmam gerektiğine dair bir fikrim vardı, ne de sağlam bir inancım. Telefon hevesineydi her şey.
8. sınıftayken, bir sonraki yıl liseye değil de Kur’an kursuna hafızlık yapmaya gideceğimi söylediler, ki öyle de oldu. Bir yıl hafızlık kursuna gittim ama hafız olmadım. Dindarlığı öğrendim, dini öğrendim ve dindar olmak istemediğime karar verdim. Yazın yine kurstaydım, 11 Temmuz 2016. Açılmaya bu tarihte karar verdim ama ailem hoş karşılamazdı. 18 olduğum gibi kaçıp gidecektim sözde, çocuk aklı. Sonra kurstan ayrıldım, başka bir kursa gitmeye başladım; orası daha ağırdı, her türlü ilmin derinlerine inilen bir kurstu. O sıralar okula gitme isteği sarmıştı beni. Liseye gitmek istiyordum, liseyi merak ediyordum ve annemin söylediği gibi üniversite yıllarına vardığımda İlahiyat okumak istemiyordum. Bu ağır kursun ortalarında annemle konuştum ve liseye gitmek istediğimi söyledim. Ailemi çok severim, onlar da beni sever. Beni kırmadılar, “Okul da görsün güzel kızımız” dediler ve kurstan alıp özel okula verdiler. O zamana kadar açık öğretimden okumuştum ve 10. sınıfta kalmıştım. Liseye 10’dan tekrar başladım. Şimdi 12. sınıfım. Liseye başladığım yıllar hala Müslümandım. Gittiğim okul da muhafazakar kesime hitap eden bir okuldu zaten.
Okulla birlikte normal kitaplar okumaya başladım. Siyer, hadis, meal değil; klasik romanlar, düşünce kitapları, Nietzsche, Hawking… Kur’an’ın mealini farklı bir gözle görüyordum artık. Hayatım boyunca inandığım her şey bir avuç mitoloji gibi geliyordu. Hiçbir şeyi kesinliğe bağlayamıyordum. Her şey inanmaktan ibaretti. İnandığın sürece her şey gerçektir çünkü. Eğer ben tek boynuzlu atların varlığına inanırsam bana göre onlar gerçektir. Din de böyleydi. Tabii o zamanlar inanmadığımı kendime itiraf edemiyordum. Zamanla itiraf etmeye başladım. Daha sonra kendim gibi biriyle tanıştım, hala arkadaşız fakat dinle ilgili görüşlerimi bilmiyor. İnanmadığımı bilmiyor. Bir tanrı inancım var fakat dinlere çok uzağım. Aileme hafiften belli etmeye çalışıyorum fakat en basit durumlarda bile akıl almaz derecede üzülüyorlar. İnançsız olmadığımı ve Müslüman olduğumu söylüyorum fakat görüş ayrılığına düştüğümüz durumların olduğunu biliyorlar. Annemin hıçkıra hıçkıra ağladığı dahi oldu. Oysa ben hiçbir şey yapmadım. Yalnızca aynı düşünmüyor ve aynı dine inanmıyorum. İnanmadığımı söylersem yıkılırlar, bu yüzden söylemeyeceğim. Fakat açılacağımı nasıl söyleyeceğim?
Bu yıl üniversite sınavına gireceğim ve şehir dışı yazmayı planlıyorum. Bir kadının tek başına şehir dışına çıkmasına da karşılar. Ekonomik destek almayacağım. Fakat aileme ne diyeceğim ve ne yapacağım? Bana kötü davranmış olsalardı bu konuda sert olabilirdim ama bana hep çok iyiydiler ve onları seviyorum. Bunun içinden onları üzmeden nasıl çıkacağım?
(Görsel: Dom Dom)
“Hayatım boyunca inandığım her şey bir avuç mitoloji gibi geliyordu.” için 2 yanıt
Bende aynı durumdayım bu yıl sınava hazirlaniyorum son sınıfım.
Eğer konuşmak istersen yazabilirsin.
@[email protected]
Bende 11.sınıf öğrencisiyim açılmak istiyorum ama ailem çok karşı babam açılırsan sana kızım demem dedi bende üniversiteyi şehir dışında konuşup uzaklaşmak istiyorum ve orada açılmak istiyorum.Eğer konuşmak istersen instagram hesabım nisa_cebe