Hikayemi anlatmaya kendimi tanıtarak başlayayım.
18 yaşında bir üniversite öğrencisiyim ben. Bu sene güzel bir puanla şehir dışında hayal ettiğim üniversiteyi kazandım. Çok çocuklu bir ailede tek kız çocuğu olarak büyüdüm. Küçüklüğümden beri annem, babam ve iç içe yaşadığım akrabalarım çok dindar oldukları için ben de onlar yetiştirildim. Benim için annemle babamın yaptığı her şey doğruydu ve sadece onların düşünceleri ‘güvenli’ düşüncelerdi. Oysaki o düşünceler o kadar saçma ve yobazmış ki. Atatürk’ü bile kötü birisi olarak gösteriyorlardı bana. Küçüklüğümden beri cinsiyetçiliğe ve dini zorlamalara maruz kaldım. Akrabalarım benim için “Ne zaman kapanacak bu?” diye sorarlardı. Annem de liseye geçince kapanacağımı söylerdi. Ben de öyle olacağını sanıyordum. Ama hiçbir zaman, en dindar olduğum zamanlarda bile kapanmayı hiç istemedim. Kapanmamak için kız değilmiş gibi davranırdım, elbise bile giymezdim. Ne kadar istesem de makyaj bile yapmazdım.
Liseye geçeceğim yaz babamla etkileşimimi minimum seviyede tutuyor ve böylece bu konuyu konuşmayı erteliyordum. Okulun ilk günü her zamanki gibi okula gittim. Akşam annem pembe bir başörtü getirdi, “Yarın bunu giyeceğini söyledi baban” dedi. O gece sabaha kadar ağladım, üniversiteye geçince açılacağıma dair söz verdim kendimi. Neyse ki ilk gün açık gitmem çok bir olay olmadı. Bütün lise hayatım boyunca bunun tedirginliğiyle yaşadım. Geçen yaz artık bunu kesinlikle yapmak zorundaydım çünkü üniversiteye başlayacaktım. Hala istemiyordum, hem dinden de uzaklaşmıştım. Çoğu şey saçma geliyordu. Bilimle çelişiyordu. Her şeyi zorla bir kılıfa uydurmaya çalışıyordum. Bahaneler üretiyordum. İçten içe inanmayı bırakmıştım. Din, kadınlara değer verdiğini söyleyip aslında onlara 2. sınıf insanmış gibi davranıyordu. Her neyse.
Ailesinin her istediğini yapan bir çocuktum ama bu dediklerini yapamazdım. Birçok kez bu sebeple kavga oldu evde. Fiziksel ve psikolojik şiddet gördüm. Bunları hiçbir zaman unutmayacağım. Bir şekilde şehir dışında üniversiteye gitmeyi onlara kabul ettirdim. En sonunda evlatlıktan reddedildim. Gitmeden 1 gün önce yaptığımız büyük kavgada annem rahatsızlandı, ben de daha fazla zorlamadım ve kabul ettim kapanmayı. Yalan söylemek zorunda kalmamak için zorlamıştım. Tabii sadece babama böyle söyledim. Akşam annemle iki tunik bir eşarp alarak alışverişi tamamladım. Babama göstermelik. Sonra da yola çıktım. Yolda başörtümü çıkardım ve öyle devam ettim. Sırf annesine ve babasına yalan söylememek için istemese de namazlarını kılan ben, bu konuda yalan söyleyebildim ve kendimi hiç de kötü hissetmiyorum.
Şimdi istediğim yerde istediğim gibi yaşıyorum. Bir dine de inanmıyorum. Fakat eve döndüğümde dışarı çıkarken başörtüsü takmak zorundayım. Hep başım eğik, kapüşonum takılı geziyorum. Aradan geçen zamanla beraber babamla aramı düzelttim, zaten beni kapalı sanıyor. Maddi desteğini kaybetmemek için özür de diledim. Birkaç sene sonra ekonomik bağımlılığım azalınca onlara gerçeği söyleyeceğim. Beni böyle kabul etmek zorundalar. Bu dünyaya isteyerek gelmedim. Beni kapanmaya zorlayamazlar. Umarım bir gün daha özgürce yaşayacağım. Kimseden korkmadan.
(Görsel: Gustavo Perg)
“Bu dünyadaki hayatımı mahvederek ahiretimi kurtardıklarını sanıyorlar.” için bir yanıt
Fikirlerinin arkasında durup bunu başarmana gerçekten hayran kaldım. Umarım bir gün hepimiz bunu başarabiliriz ♡