Bir İç Anadolu şehrinde çarşaflı bir annenin ve İmam Hatipli bir babanın oğlu olarak doğdum. Benden büyük bir kız kardeşim olduğu için babam ‘Bir erkek çocuğum olsa da birlikte camiye gitsek’ dermiş; işte sonra ben doğmuşum.
Lise ve üniversite eğitimim sırasında altı farklı tarikatla yolum kesişti ancak çoğuna ‘okul başarımı artırmak!’, yazın Kur’an eğitimi almak ve ekonomik yerler oldukları için gittim. Din üzerine çok kafa yormamıştım, bana öğretilen temel şeyleri uyguluyordum. Babamın görüşü, dinin gereklerine dair eğitimimizi ihmal etmeden almamız yönündeydi; annemse kız çocukları için aynısını düşünmese de bu konuda pek söz sahibi değildi. Tabii o videolarda gördüğünüz tehdit yağdıran çarşaflı kadın gibi de değil, kimseye zararı olmayan ve torunlarına bakan bir kadın işte.
Her şey üniversitenin ilk yıllarında hadislerin doğruluğunu sorgulamamla başladı. Benim bulunduğum konumdaki insanlara ulaşıp onların ‘doğru yolu’ bulmasına yardımcı olanlar genelde ateistler olmuyor. Bu kişileri şu an her ne kadar eleştirsem de Mustafa İslamoğlu ve Caner Taslaman izleyerek başladım dini sorgulamaya. Ardından Edip Yüksel ve İhsan Eliaçık. Önceleri çok temel eleştiriler bile bana hitap etmezdi. Bunlara paralel olarak bilimi ve ilkelerini benimsememle birlikte, Kur’an’ı ve tüm dinleri reddettim. Benim bu reddedişim daha çok dinlerin ortaya çıkış biçimine, yani klasik vahyin doğaüstü bir süreç olduğu anlatısına dayanıyor. İhsan Eliaçık’ın bakış açısıyla bakarsak; Kur’an, içeriği ve tamamen tarihi yöntemi itibariyle gerçekten evrensel bir kitap olabilir ama Allah kelamı değil, insan yapımı olduğunu biliyorum. Bu yüzden bundan sonraki hayatımda bir kutsal olarak değil, diğer kitaplardan farksız bir kitap olarak kalacak. Buraya kadar anlattıklarım birçok insanın başından geçmiş süreçler ama bu durumda içinde bulunduğum ortam çok önemli. Seküler bir aile ortamında büyümüş, ODTÜ’de okumuş biri ateist olmayacak da kim olacak? Bu süreçler onlar ve onların aileleri için çok daha kolay; anne ve babalarının duygusal tanrı inanışlarından ötürü birkaç tartışma belki yaşanacak ve sonrasında huzur… Bu örnek, normal dağılımın sağ ucu olabilir ama ben ailemi değerlendirdiğimde durumu normal dağılımın sol ucuna koyuyorum ve ikiyüzlülüğüm de burada başlıyor. Tüm bu anlattıklarımı sıkıca benimsemiş olmama rağmen ailemle bunların hiçbirini paylaşmadım, paylaşmadım çünkü sonuçlarını kabul edemiyorum. Onlara deliller sunup ikna etme gibi bir şansım yok çünkü yaşlandıkça dinlerine daha çok bağlandılar.
Şu an ailemden ayrıyım, yanlarına gittiğimde uzun süre kalmamaya çalışıyorum. Yanlarında bulunduğum sürede de oynuyorum; namaz kılıyorum, oruç tutuyorum, babamın yüzlerce kez yaptığı birlikte camiye gitme teklifini nadiren kabul ediyor ve ona eşlik ediyorum. Onlar beni yıllardır namazlarına devam eden iyi bir Müslüman olarak bildiler. Fikirlerimi tamamıyla paylaşmasam da ‘Artık namaz kılmıyorum’ diyebilirdim, onlar da ‘Tekrar başla’ falan derlerdi. Yani bir kabullenişin olmayacağını biliyorum. Hiç bozmak istemedim, ben de böyle oynuyorum işte. Bir gün elbette bir kopuş olacak; ancak bu, bunları söyleyip söyleyememe meselesi değil, aileyle bağları koparma meselesi. Şu an için anneme ve babama bunu yapmak istemiyorum çünkü biliyorum ki bunu yaptığımda ölene kadar huzur bulamayacaklar.
(Görsel: Alessandro Gottardo)
“Çarşaflı bir annenin ve İmam Hatipli bir babanın oğlu olarak doğdum.” için 7 yanıt
Senin adına çok üzüldüm insanların kendi dinlerinin inançlarının başkaları tarafından seçilmesi çok kötü maalesef bende aynı durumdayım. Namaz kılmıyorum ama ailem bunu bilmiyor örtülüyüm ama müslüman olduğumdan bile emin değilim kendi fikilerimi asla ailemle paylaşamıyorum çünkü annem hergün kuran okuyan babam asla namazını geciktirmeyen tiplerden. Artık duygularımı düşüncelerimi onlarla paylaşmak istiyorum ama yapamıyorum biliyorum ki asla kabul etmicekler bundan dolayı biraz daha kendi ayaklarımın üzerinde durmaya başladığımda soylicem umarım böyle olur. İstersen bana yazabilirsin başkalarına anlatamıyoruz ama birbirimize yardımcı olabiliriz. @hilalltkdmr isterse yazabilirsin.
Sırf onların gözünde gereklilik olan şeyleri yapmıyorsun diye o bağı koparmana gerek yok bence, bunu yapmanın bir sürü çeşidi var. Çoğu şeyi açıklamama konusunda da haklısın, çoğumuzun ailesi dogmatik bilgilerle büyüdü ve bu saatten sonra da fikirleri değişmez. Ayrıca sen ikiyüzlü değilsin bunun farkında ol. Yolun açık ve aydınlık olsun!
Yaşadıkların için üzüldüm. Seni çok iyi anlıyorum. Ben de ailemle konuşsam asla anlamayacak tiplerden ve üstüne üstlük inatla beni zorlayacak bir aile. Bence sen de devam ettirebildiğin kadar ettir. Biz kızlarda başörtüsü sorunu var. Sürekli ailemizin yanındayız, sabredecek olsak bile genelimiz başörtüsü takarak sabretmeye mahkum oluyor. Ancak sen zaten ailenden uzaktasın ve malum din kadınların üzerinde baskı kurduğu için bu durumda biraz daha şanslısın. Ailenle bu şekilde yaşamak zorunda olman tabiki zor ama yine de en iyisini yapıyorsun. Onlarla fikrini paylaşacak olsan boşu boşuna bağlarınız kopacak belki de ve seni zorlamaya başlayacaklar. En azından idare edebildiğin kadar devam et. Üstelik bu yaptığın kesinlikle iki yüzlülük değil. Yolun açık olsun…
Benim babam imam annem kendi halinde bir kadıncağız. Başörtümü eşimle de savaşarak evlendikten sonra çıkardım. Bir yıldır da neye inanacağıma karar veremiyorum. Aileme söyleyemem kafa karışıklığımı. Annem gece gündüz ağlayıp kuran okuyup dua ediyor. Kapanayım diye. Biliyorum o inandığı cehennemden korkuyor. Yavrusunu anlatılan azaptan korumak istiyor. Ama ben saçlarım yüzünden cehenneme gideceğime inanmıyorum. Annrme bunu söylesem bide münafık oldum dinden çıktım diye korkup üzülecek. 55 yaşındaki insanları neye ikna etmeye çalışıcam. Oynuyoruz bizde. Namaz kılıyor gibi, kuran okuyor oruç tutuyor gibi. Üzülmesinler.
Başörtüsünün farz olup olmadığı noktasında hiç araştırma yaptınız mı bilmiyorum ama kesinlikle yapmanızı tavsiye ederim. Başörtüsü konusu Kuran’daki anlatımı sebebiyle net bir konu değildir ve bu konuda bir çok görüş ayrılığı vardır. Başörtüsünün farz olmadığını iddia edenleri mutlaka dinlemelisiniz, belki anneniz de ikna olur 🙂
içinde tutmanın aslında bir sorumluluk olduğu yılların sonunda insan en çok kendini yıpratıyor elbette. Hele ki sonunda üzülecek veya yıpranacak olanların ailenden birileri olması düşüncesi, insanı içinden çıkılması zor bir duruma sürüklüyor. Belki senden biraz daha farklı nedenlerle bu platformdayım ama yine de senin için her şeyin daha iyi olmasını isterim. Aşırı dini bi ailede büyümenin getirdiği zorluklarla mücadele etmeyi öğrendim ve paylaşmak istediğin şeyler olursa eğer @ferahnaz.yavuz instagram hesabım üzerinden ulaşabilirsin.
Bana ulaşır misin Instagram @elfimsii_