Sayfanızı yeni keşfettim, çoğu yazılanlarla benim yaşadıklarım çok benzer olaylar. Bu yüzden ben de kendi hikayemi anlatmak istedim.
Ben 20 yaşındayım ve Almanya’da doğup büyüdüm ama Türkiye’de yaşayan kızlardan bir farkım yok. 13,5 yaşında ilk defa regl oldum ve o günden sonra hayatım çok değişti. Zaten 9-13 yaşlarımda sürekli Kuran kursunda olduğum halde, Kuran kursunu bıraktıktan sonra ailem daha çok kudurdu. Süleymancılarda okudum ve 4 yıl boyunca hiçbir ilerleme göremediğim için ve orada birkaç kez azarlandığım için böyle bir karar aldım ve bıraktım. Bıraktım ama babam bana hayatı zehir etti. Sürekli “Sen kafirsin, Allah belanı versin senin, cehennemde yanacaksın.” Gibi özgüvenimi yok eden şeyler söyledi. Yazın Türkiye’ye gittiğimizde sokağın ortasında bana başım açık olduğu için yine bağırıp çağırmıştı. Halam olacak kadın da, “Babanı dinlesene o senin iyiliğini istiyor, hadi gel yarın sana başörtüsü alalım, güzelcene kapan.” diye kendince beni başörtüsü örtmeye teşvik ediyordu. Bu hep böyle sürdü. Kaç defa kavga ettik, kaç kere bağırıp çağırdık. Ben bu süre içerisinde gerçekten çok şey yaşadım. Hepsini anlatamıyorum ama 16 yaşında ben de yalan söylemeye başladım.
Normalde her kavgada sessiz sakin duran biriyim, hatta birkaç kez onların gönlü olsun diye kapandığım bile oldu. Ama 16 yaşında okulu bitirmiş, başka bir okula yazılmıştım. Çevreme bakarak herkesten daha içe kapanık bir insan olduğumu göre göre yalan söylemek gibi eylemlerde bulundum. Mesela kız arkadaşımla okuldan sonra yemeğe gitmek istediğimi söylesem, hiç izin vermeyeceklerini bildiğim için okul saatlerini onlara yanlış söylüyordum. Böylelikle okuldan sonraki 2 saatimi dışarıda gezerek geçiriyordum. Bir gün bu gezmelerim ortaya çıktı ve bana olan güvenlerini kaybettiler. Ben de haklı olarak kendimi savundum; “Arkadaşımla normal iki insan gibi kafede veya restoranda yemek yememi bile anlamıyorsanız ben de size yalan söylerim.” dedim. Zaten o zamanlar benim yavaş yavaş cesaretimin arttığı zamanlardı. Artık Kuran kursunda öğrendiğim gibi anne babaya itaat vs. etmiyordum, kavga ederken susmuyordum. Hatta 17 yaşımda çok büyük bir kavga ettik ve ben normalde bağırıp çağıran bir insan olmadığım halde anneme ve babama hakaret ettim. 17 yaşımda artık evden gidebilmek için evlenmeyi düşünüyordum. Zaten onların da böyle bir şeye karşı çıkmayacaklarını bildiğim için Facebook’ta bana yazan ilk erkekle yazışmaya başladım ve bunu öğrendiler. Sırf sosyal medya olduğu için yine aylarca çekmediğim hakaret kalmadı.
18,5 yaşımda ilk defa psikoloğa gittim ve bana ayrı bir eve çıkmamı önerdi. İş buldum ve ayrı eve çıktım. Hayatımda verdiğim en güzel karardı. Evden çıkarken yine kavgalar oldu ama artık onları kendimden soğutabildim. Artık onlar gibi olmayacağımı anladılar ve şimdi beni olduğum gibi kabul ediyorlar. Zamanında akrabalar bile bu yüzden hayatıma müdahale ediyordu ama şu an ailem bir şey demediği için onlar da bir şey diyemiyor. Gerçekten şunu yaşamış birisi olarak söylüyorum: Cesaretin yoksa insanlar seni hep ezik görürler. Sessiz, sakin kalmasın kimse, gerekirse hakaretlere hakaretle cevap verin! Şu an pandemi dışında hayatım çok güzel. Eskiden tişört bile giyemezdim yazın. Şu an askısız üstler giyiyorum. Eskiden dar pantolon giyemezdim, şu an mini etek giyebiliyorum. Bunu gören akrabalarım kuduruyor çünkü ben istemediğim gibi yaşamıyorum, istediğim gibi yaşıyorum. Erkek arkadaşlarımla dışarı çıkabiliyorum rahatça, gece dışarı çıkıyorum, yürüyüşe çıkıyorum. Eskiden sürekli okul-ev-kuran kursu! Böyle bir hayatım vardı maalesef. Üzülerek geçmişimi hatırlasam bile şu an gülerek anın tadını çıkarıyorum.
(Görsel: Michael Morgenstern)