Merhabalar. Bugün kapanıp açılan beni değil, din baskısı ile büyütülen abimin hikayesini dinleyeceksiniz benden. Hikayenin başından değil de her şeyi anladığım günden başlayacağım.
Mutfakta bulaşık yıkıyordum, abim dışarıdan gelmişti ve sandalyeye oturdu. Yaklaşık 20 dakika boyunca ne kadar çirkin olduğumu, hayatta tek bir başarımın olmadığını ve asla olmayacağını söyledi. Asla tepki vermiyordum, bulaşık yıkamam bitince elimi kuruladım ve odama geçmek üzere kapıdan çıkmaya yeltendim. Bu sefer de fiziksel şiddet uyguladı. Belki kızıyorsunuz bana tepki göstermediğim için ama inanın ben o kadar çok yükseldim ki zamanında herkese karşı… Sonuç hiçbir zaman değişmiyor, bu yüzden artık sesimi çıkarmaya gerek duymuyorum.
O gün odama geçtim ve ağladım saatlerce. Yediğim dayak ya da hakaretler değildi mesele. Ben bunlara alışalı çok olmuştu… “Biz niye böyleyiz” dedim, “Ben ne yaptım?”. Yaklaşık 5 saat düşündüm sebebini öğrenmek için. Tam olarak ne zaman kötü olduğumuzu anlamaya çalıştım. Çocukluk fotoğraflarımız çok güzel bizim. Abim hep sarılıp öpüyor beni, bir görseniz içiniz hoş olur. Ama ilkokula başlayınca benden kaçan, aynı okulda olmamıza rağmen farklı yollardan eve döndüğümüz, beni sürekli dışlayan bir abi görüyordum artık karşımda.
Abimin benden kaçmaya başladığı günleri düşündüm saatlerce ve sonunda buldum. Babaannemlerdeydik, 7. Sınıfa giden kuzenim vardı yanımızda, abim yanılmıyorsam birinci sınıftaydı, bense ondan iki yaş küçüktüm sadece. Ne olduysa o gün oldu. Abim ışıkları kapattı, kuzenim sandalyeye çıktı ve ağzıma bir şey soktu. Sonrasında parmağını soktuğunu söyledi, falan filan.
Aranızdan hassas olanlar olduğuna eminim, bu yüzden pek detaya girmek istemiyorum. Ama inanın tek damla gözyaşı dökmeden yazıyorum bunları. Defalarca taciz edildikten sonra, ergenliğe yeni girmiş ve dinci ailede büyümesi nedeniyle etrafına hiçbir şekilde kız yaklaştırılmayan kuzenimin bu davranışı bana normal geliyor. Her neyse, o günden sonra merdivenler canlanıyor gözümde. Yukarıdan abime sesleniyorum, abim cevap bile vermiyor. Ağlıyorum, “Niye benle oynamıyorsun” diyorum, abim benimle konuşmuyor. Birinci sınıfa abimle aynı ilkokulda başlıyorum. Sınıfın en çelimsiz çocuğu o. Bana karşı tavırlarından her gün zorbalığa uğradığını hissediyorum. O da beni eziyor ama hiç sesimi çıkarmıyorum. Bunu hakkı olarak görüyorum. Okulda teneffüs aralarında beni gördüğünde tanımıyormuş gibi yapıyor. Sanki benden utanıyor. Her gün çirkin olduğum için ağlıyorum o aklımla, beni sevmediğini düşünüyorum bu yüzden…
Zaman ilerliyor, ben ortaokula başlıyorum ve ailem beni sevsin diye kapanıyorum. Abimi ise o zamanlar dini bir yurda gönderiyorlar. 1 sene orada okuyor ve bol baskılı günler geçiriyor. Bazen başörtüsünün bana ne kadar yakışmadığını söylüyor, bazen de İmam Hatip’li olduğum için dalga geçiyor. Dayak yiyorum hala ondan. 9. sınıfta ben saçımı açmaya karar veriyorum, 10. sınıftaysa tamamen açıyorum. Abimin deyimiyle tam anlamıyla bir “kum torbası” oluyorum. Abim sevgilisiyle kavga ettikçe veya aileme sinirlendikçe bir bahane bulup beni dövüyor. Babam, tabak kırdığım için kafamda tabak kırıyor. Annem her gün bunalımlarda ama ben başörtüden kurtulmam nedeniyle dünyanın en mutlu insanıyım. Her neyse, konuyu yine açılmama getirmeyeceğim. Birinci sınıfta abim deli gibi ders çalışıyor aynı zamanda kapalı bir sevgilisi var, namaza da başlıyor. Ailedeki herkes tuhaf bir şekilde ilişkisini destekliyor ve sabahlara kadar eve gelmeyen abimin nerede olduğunu kimse sorgulamıyor. Sonrasında abim Marmara Üniversitesinde güzel bir bölümü kazanıyor. Bir anda sevgilisinden ve namazından ayrılıyor.
3 ay önce en başta bahsettiğim şeyleri fark ediyorum ve abime yazıyorum. Yüz yüze konuşmaya cesaretim yok. Ben her şeyi anlamanın verdiği mutlulukla ağlıyorum, abimse beklemediğim bir şekilde kuzenime çok sinirleniyor ve bir anda dine küfürler etmeye başlıyor, ona baskı kuran ve kısıtlayan ailesine hakaretler ediyor. Ve ona aynı size anlattığım gibi o olaydan sonra aramızın nasıl açıldığını anlatıyorum. O gün ilk defa bana içini açıyor mesajda… Dinden nefret ettiğini ve 4 senedir Müslüman olmadığını söylüyor. Araştırdığını, sorguladığını, onu bile bile bile o yurtlara gönderen ailesinden nasıl tiksindiğini anlatıyor.
En çok sarsıldığım nokta taciz olayları değil de abimin Müslüman olmadığı halde açıldığım için defalarca beni dövmesi oldu. Yine de hiç konusunu açmadım bunun. Açsam o da içinden çıkamayacak çünkü, biliyorum. O günden sonra annemlere olan nefretini daha net bir şekilde gördüm. Bana bazen onları nasıl sevmediği yazıyordu, ailemin asıl amacının bizi kurtarmak olduğunu anlatmaya çalıştım ama asla tatmin olmadı. Şu an sadece annemleri üzmek için hamleler yapıyor.
İsmini değiştireceğini söyledi geçenlerde ve annem çok üzüldü. Şu kapalı kız ve namaz kılma olaylarıysa tamamen fiyaskoymuş. Abim o dönem annemlerin onu salması için böyle yalanlar uydurmuş. Nitekim başarılı da oldu.
Ben asla kin tutamıyorum, sinirlenemiyorum bile. Bu benim en büyük zayıflığım. Ne kadar yıpranırsam yıpranayım, karşımdaki kişiyi seviyorsam bana iyi davranınca yumuşacık oluyorum. Kızabilirsiniz belki ama onu çok seviyorum. Şu zamana kadar en çok onun yokluğunu hissettim ben. Bir kere sarıldı sadece bana, dokuzuncu sınıftaydık. Artık benimle iyi olmak istediğini söyledi o gün ama asla iyi olamadık. Çünkü o aileye en uzak kişiydi, bense hep ezilmeme rağmen ailemi çok sevdim. Abim beni onlardan sandı ama o gece fikirlerimizin ne kadar benzediğini kendisi de görünce bana yakın hissetmeye başladı. İlkokulda benden kaçan abim, üniversitede aynı evde kalmayı teklif etti.
Artık bana “canım” diyor mesela. Kardeşimle tartıştığımda beni savunuyor. Ben ondan hala bir şey istemiyorum ama bazen ona kahve yapmamı rica ediyor. Ya size saçma gelebilir ama bu benim için o kadar değerli ki…
Böyle işte…
(Görsel: Keith Negley)
“En çok sarsıldığım nokta taciz olayları değil de abimin Müslüman olmadığı halde açıldığım için defalarca beni dövmesi oldu.” için 2 yanıt
Abinle aranın düzelmesine çok sevindim. Garip bir şekilde en çok baskıyı yapanlar bu tarz insanlar. Okuduğum çoğu mektupta gördüm ki şiddet uygulayanların çoğu dini yükümlülüklerini yerine getirmeyen insanlar. Gerçekten bunu anlayamıyorum. Babası alkolik olup saçı gözüküyor diye dövdüğü bir çok kız tanıyorum. Bunu din için yapmadıkları belli ama niye yapıyorlar? Sonuçta bir İran değil burası. Kapalılar kadar açıklar da var. Kültür desem değil… Baskıyı yapanlar da niye yaptıklarını bile bilmiyor. Dini bütün insanlar olsalar Allah,1ın emri diye yapıyorlar diyeceğim ama… Cidden aklım almıyor. Mesela benim ailem dini yükümlülüklerini yerine getiren bir aile(bu konuda oldukça hassaslar) ve onlardan hiç şiddet görmedim. Psikolojik baskıya fazlasıyla maruz kaldım ama bu hiç bir zaman fiziksel şiddete evrilmedi.
Lütfen @duygununhayalii hesabıma yaz lütfen burda okudum hikayelerden galiba en etkilendim buydu senden mesaj bekliyeceğim