Yağmur ben! Yani ismim öyle değil, fakat ruhumun bir adı olsaydı Yağmur olurdu sanırım. 18 yaşında üniversite sınavına hazırlanan bir genç kızım. Liseye geçerken ailemin “Kapanmalısın.” cümlelerini bir yıl boyunca duyduktan sonra lise ikiye geçtiğimde artık daha fazla dayanamayıp kapandım. İlk başta her şey güzeldi… Zaten ilk başta her şey hep çok güzeldir…
Kapandıktan sonra bir şeylerin kısıtlandığını fark ettim. Sesim, gülüşüm, dans edişim… Aslında bir şey değil çok şey kısıtlanmıştı. Hep özendim de diğer arkadaşlarıma. Çevremde saçını toplayan kişileri gördüğümde canım acıyordu, yanına gidip “Dağıtsana rüzgarda saçlarını, yüzüne yapışsın saç tellerin, ne bekliyorsun!” diye söylenmek istiyordum. Güneşi özlüyordum ama en çok sağ elimle saçımı yan tarafa atışımı özlüyordum, zaten duygularını en yoğun şekilde yaşayan bir ergendim… Bu olaylar beni daha da hassas yaptı.
Sosyal medya hesaplarımı değiştirmedim, orada açık fotoğraflarım duruyordu hala. Hiç unutmam bir gün sınıf arkadaşım bu yaptığımı gördü ve sınıftan diğer kişilere “Bu kız sizin sandığınız kadar masum değil” dedi. Oysa keşke bilseler ruhumun büyümek zorunda kalışının çaresizliğini… Eminim, o zaman gururla bakarlar bana. Neyse işte, bir süre böyle devam ettim. Sahte sosyal medya hesaplarımda ismimi Yağmur yaptım; adımın, görüntümün, kişiliğimin ikiye bölünmesini izledim. Bu açtığım sahte hesapta bir sürü arkadaşım oldu.
İsmimin Yağmur olmasının nedeni, saçlarımın yağmurda ıslanmasını hayal ettiğimden… Ruhumuz, hayallerimiz demektir bir nevi… Ee ben de ruhuma isim taktım işte! Lütfen, benim için ıslatın yağmurda saçlarınızı. Biliyor musunuz, eğer başıma böyle bir olay gelmeseydi yani böyle bir savaş vermek zorunda kalmasaydım şimdiki ben olmazdım. Otobüste, yolda, nerede olursa olsun insanlarla empati yapıyorum. Benim için en önemli şey kişinin ne hissettiği… İnsanları derinlemesine düşünüyor ve onlara saygı duyuyorum. Lütfen, benliğinize çok değer verin. Evet, biliyorum zor ama unutmayın ki, yara almadan kalkamaz kimse.
Biliyor musunuz? Ben rüyalarımda çok güçlüydüm, bir dağın tepesine çıkıp elimde bulunan başörtüsünü rüzgâra emanet ediyordum. Saçlarım yüzüme vuruyordu ve gülümsüyordum… Keşke güçlü olabilsem, bir dağın tepesi olsa özgürlük.
Lise sona geçince artık aileme söylemek istediğimi fark ettim ve söyledim “Ben açılmak istiyorum.” dedim, hatta sizden bile bahsettim! “Bir site var, benim gibi birçok genç kız var.” dedim. Annem gözyaşlarıma dayanamadı, daha ılımlı davrandı, ki babamdan daha dinine düşkündür ama babam “Bu evden çıktıktan sonra ne yaparsan yap. Açılmayı aklından bile geçirme” dedi.
Annem ile babam benim için çok özeldir, şu zamana kadar hep sevgilerini hissettirdiler bana ve yanımda oldular. Onları kırmak yerine, kendimi kırmayı tercih ediyorum belki… Ama kesinlikle onları üzmek istemem… “Kendimi olduğum gibi seviyorum.” cümlesini her duyduğumda gülümsüyorum çünkü sevmekten daha zor bir şey varsa o da kendin gibi olabilmek… Bir gün inanıyorum olacağız, kendimiz olacağız. Koşarak evlerimizden çıkıp bir dağın tepesine çıkacağız, sonra yağmur yağacak, ben olacağım bütün dünya. Bütün dünya benim olacak…
(Görsel: Maria Berrio)
“Adımın, görüntümün, kişiliğimin ikiye bölünmesini izledim.” için bir yanıt
Merhaba sana ulasabilecegim bir instagram hesabı yazabilir misin sahte bir hesap da olabilir konusmak bizim icin iyi olabilir