Artık sinirlenememek, ağlayamamak, bağıramayacak kadar yorgun olmak… Yaşadığın acıların, küçüğüne yaşatılmaması için savaşmak… Savaşmak ama ne savaşmak; yorgun bitkin halsiz bir biçimde. Eğer bu uğurda savaşabiliyorsam ve bana savaşçı deniyorsa, kanımın son damlasını küçüğüm için kullanacağım. Ben zaten yaşadığım acıları, kırgınlıkları, travmaları atlattım veya atlatmaya çalışıyorum. Ama bu acıları küçüğümün yaşadığını görmeye ne gücüm ne de takatim yok. Yıllardır susuyorsam, aileme sırtımı dönmüyorsam eğer; yine onun içindi, ailemin şuursuz bir şekilde onun geleceğiyle oynamaması için, karşılarında durabilmek için. En garibi de tüm bu yaşananların tekrarlanacağını bile bile yaşayıp kendini ona göre hazırlarken, yaşanınca kaldıramamak. Yıllarca kendini bugüne hazırladığını zannederken; aslında hazırlayamamak, bir çözüm yolu ararken her şekilde daha fazla yıpranmak.
Ne devlete ne aileme ne de topluma hiçbir şekilde güvenim yok. Bu yoldaki tek güvencem, benimle aynı acıyı yaşayan kız kardeşlerim. İnsan, acısını paylaştıkça mutlu oluyor. Ne büyük bir tezatlık, seninle aynı acıları yaşayan insanları görünce mutlu olmak. Ama sonuçta hepimiz insanız, öyle değil mi? Yalnız olmama hissi… Seninle beraber savaşacak kişilerin olduğunu bilmek her zaman mutluluk veriyor, senden yalnızlık hissin aldığı için. Ama aynı zamanda gurur da duyuyorsun; “Vay be!” diyorsun; “ne güçlü kadın; savaşıyor, sorguluyor, isyan ediyor be isyan! Seni günahkar ilan edenlere isyan ediyor.” Ben de buradayım, sizinle birlikte savaştığım için çok mutluyum. Ama savaştığımız için çok üzgünüm. Bunun suçlusu kim? Aslında herkes mağdur, herkes kendince haklı. İşte bu yüzden artık kimseye kızamıyorum, sinirlenemiyorum. Bağıramayacak kadar yoruldum. Herkes kendi doğrularının peşinde ama kusura bakma dünya, bana yaşattığın acıları küçüğüme yaşatamayacaksın. Benim doğrularımı da duyacaksın. Annem, beni küçüğümle birlikte tekrar doğuruyor. Küçüğümle beraber yaşadığım acıları bir kez daha yaşatıyor. Ama bu sefer farklı olacak. Ben ve kanımın son damlası buradayız.
Merhaba dünya, bu kez kazanmaya geldim.
(Görsel: Will Barnet)