Merhaba, burayı yaklaşık beş altı aydır takip ediyorum ve ben de yazmak istedim. Benimki de çoğunuzunki gibi aynı konu ile ilgili. 7. sınıfa geçerken kuzenimle beraber kapanmıştım. 2017 yılının Kurban Bayramı’ydı. Ailemin ve akrabalarımın isteği de vardı tabii. Güzel ve şık giyiniyorlardı. Tüm kuzenler de kapalıydı malum, ben de “İyi, tamam” diyerek kapandım, hiçbir sorun yoktu. Kırtasiyeye ve markete açık giderdim, okulda ve misafirliklerde ise kapalıydım. Bir gün arkadaşımla bahçeye çıkmıştım, paten kayıyorduk. Açık çıkmıştım tabii. Yengemler de köyden bir şeyler getiriyordu, kapının önünde beni gördü. “Bu ne hal” gibisinden azarlamıştı. Annem de haklı bulup, o dar pantolonumu giymeme izin vermemişti. Çocukluğumda bile bir kez diz üstü ve askılı giymemiş, diz altını da taytlarla veya kilotlu çoraplarla giyebilmiştim. O yüzden normal karşıladım. 8. sınıfta da sorun yoktu ama baskılar yavaş yavaş artıyordu. Tuniklerin boyu uzamaya, pantolonlar bollaşmaya başlamıştı.
Okul eşofmanım aşırı boldu ve çuval gibi duruyordu. İstemiyordum giymeyi ama annem zorla giydiriyordu. Çok utanıyordum. Ama okulum İmam Hatip olduğundan kafaya fazla takmamaya çalıştım. Sonrasında ise annem yaptığım topuzlara bile karışmaya başladı. “Deve hörgücü, günah” dedi. Topuz tokamı sakladı. Çok kötüydü gerçekten benim için. Montumun kapüşonuyla sınıfta oturuyordum… Sonra o konuda daha fazla baskı yapmadı.
9. sınıfa geçeceğim sene, açılma mevzusu aklımın ucundan bile geçmiyordu. İmam Hatip olsun diye tüm akrabalar ve babam tutturuyordu. Güzel bir puan yapamamıştım, her devasında alay ediliyor ve azarlanıyordum. Bir kere eğleniyorken, babam “Sanki iyi bir puan yaptın da onun ödülü” demişti. Ne yani, mutluluğu çalışkan insanlar ya da dindar mı hak ediyordu? Bu yüzden sürekli ağlıyordum. O süreç gerçekten çok zordu. Beraber kapandığımız o kuzenim de İmam Hatip’teydi. Etekler alıyor onları giyiyordu. Hep bir kıyaslama vardı. Ama ben o değildim.
Sonunda Anadolu Lisesi kazandım, çok şükür. Orada etek giyen yoktu tabii. Ben de mecbur pantolon giyiyordum. Ailemin istediği gibi okula gidiyordum. Ama baskılar hala devam ediyordu. Okulda namaz kılıyordum, bazen aksıyordu. 3 ayın sonunda okulda hiç kılmamaya başladım. Ama anemin haberi yoktu. Öğrense beni mahveder, neyse ki bilmiyor. Sonuçta 15 yaşındaydım ve olgundum. Annem her devasında “Sen de artık benim gibi bir kızsın, sana da günah” diye uzun hırkalar, feraceler aldırmaya çalışıyordu. Elinde olsa çarşaf bile giydirir! Bu baskıları hala devam ediyor, hem annemin hem de akrabaların… Anne tarafı da baba tarafı da bu şekil. Gerçekten ne yapacağımı bilmiyorum. Ufak bir hatamda bana kafir muamelesi yapıyorlar.
Bir gün dayanamadığımı fark ettim. Ben bu dünyada hiçbir zaman başkası için ağlamamıştım. Sadece ailemin baskıları yüzünden ağladığımı fark ettim. Ergenlikten olsa gerek, ailemden ve akrabalarımdan nefret etmeye başlamıştım, hala ediyorum gerçi. Telefonum kurcalanıyor, şifre koymam yasaklanıyor, ne izleyip ne yaptığıma -kısacası- her şeyime karışılıyordu. Müzik dinlemek de günahtı. Evde müzik dinlenmez, dizi izlenemezdi.
Babam, anneme ve ablalarıma kıyasla daha rahattı. Onunla daha iyi anlaşıyordum. Ama evi annem yönetiyordu adeta. Erkeklerle konuşamaz, hele ki arkadaşlık hiç kuramazdım. Bu yüzden, yapımda karşı cinsle konuşurken utanma duygusu var. Aşamıyorum maalesef ki. Bir gün servisin gelmesine çok az kalmıştı ve ben hala şalımı yapamamıştım. Deli gibi ağlamıştım o sabah. “Annem şeytan senle uğraşıyor” diye geçiştirmişti ve okula göndermişti. O gün anladım ki ben gerçekten açılmayı çok istiyordum. Her gece açık olsam nasıl olurdu diye düşlemeye başladım. Ama aklıma hep akrabalarım geliyordu. Hepsi feraceli ve eşarplıydı. Önden azıcık saçım görünse azar işitirdim. Yengemler telefonumdaki şifreyi, salonun ortasında beni azarlayarak kaldırtmışlardı. Düşünebiliyor musunuz? Ne kadar rezil ve vizyonsuz bir hareket… O zamanlardan sonra akrabalardan da soğumaya başladım. Her şeyden, herkesten nefret ettim. Lanet ediyordum hayata. “Neden ben” diyordum. Neden?
Şu an 10. sınıftayım, hala kapalıyım. Annem bana diz üstü hiçbir şey almıyor. Almak istediklerimi gösterdiğimde “Hayır” deyip azarlıyor. Gün geçtikçe kavgalarımız arttı. Her gün ağlıyorum. Psikolojim gerçekten bozuldu. Dışarı o halde çıkmak istemiyorum. Kilom veya dış görünüşüm önemli değildi. Yeter ki onlar gibi olayım istiyordum. Saçlarımı savurayım, bir kez olsun diz üstü bir şey giyebileyim istiyordum. Ama bunlar imkansızdan da öteydi. Anneme nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum. Her gün erteliyorum ve içim içimi parçalıyor. Çok korkuyorum. Ailemin benden daha da nefret etmesinden korkuyorum.
Annem her gün “Sana yazılan günah bana da yazılıyor” diyerek vicdanımı sızlatıyor. Beni sevmiyor. Bir kez olsun neden ağladığımı sormadı, durumumu sormadı, “Nasılsın” diye sormadı. Bir kez olsun evde doğum günü partim olmadı. Sarılıp öpmedi. Kahve içip gülüşmedi. Kahkaha atmadı. Hep soğuk ve mesafeliydi. “Neden” diye düşündüm. Oruç tutuyordum, dışarıdan bakan gayet güzel kapalı olduğumu görüyordu. Namazlarımı kılıyordum. Tüm namaz surelerini ezbere biliyordum. Kuran’ı akıcı bir şekilde okuyordum. Neden o zaman? Neden hala beni sevmiyordu? Hala nasıl bir kız olmamı istiyordu? Topuklarıma kadar uzanan bir etek ve ferace mi beni sevmesi için bir sebepti? Bazen “Keşke annemin istediği gibi hayırlı bir evlat olsaydım” diyorum ama olmuyor. Ağlıyorum. Ne yapacağımı bilmiyorum. Babam 5 ay sonra iş gereği Edirne’ye taşınıyor ve ayda bir gelecek. Annemle daha fazla başa çıkamam. Babamla gitmek istiyorum ama izin de vermiyor. Akrabalar bana aptal gibi bakıyor. Bana akıl verin lütfen. Ne yapacağım hakkında hiçbir fikrim yok. Aile baskısı, akraba baskısı, okul, ders derken iyice kafayı yedim.
Üniversite, bu platformdaki herkesin tek umudu sanırım. Eğer Edirne’ye babamla gidemezsem, benim için de öyle olacak. Ama annem, üniversiteyi il dışında okumama bile izin vermiyor. Günden güne kahroluyorum. Hiçbir istediğim alınmıyor, maddi durumumuz gayet iyi halbuki. Babam her bana aldığı şeyin hesaplamasını yapıyor. Aşırı tasarruflu ve tutumlu bir adam. Ama bu kadarı da fazla… Çok fazla! Yakın zamanda çarşafa bürünmüş ve dünyadan uzak bir şekilde, geceleri ağlayarak ve hayattan nefret ederek, akrabaların ve ailemin sahte sevgilerine maruz kalarak yaşamak istemiyorum. Bazen sadece normal bir ailem ve hayatım olsun istedim. Hayal ettiğim şeye bakar mısınız? Ne kadar zavallıca. Bilmiyorum, ne yapacağımı. Anneme söylemekten aşırı korkuyorum. Evlatlıktan bile reddeder o derece! Ben aydınlığa çıkmaya çalıştıkça, hayat beni daha da karanlığa sokuyor. Lütfen bana akıl verin. Pes etmeyin arkadaşlar, pes ederseniz eğer onları mutlu etmiş olacaksınız.
(Görsel: Milton Avery)
“Üniversite, bu platformdaki herkesin tek umudu.” için 5 yanıt
Lütfen bana yaz bende 10.sınıfım yaşıtız seninle konuşmak isterim @edanazcslik bu sahte hesabım yazarsan kendi hesabımı veriririm arkadaş olmak istiyorum
Güzel kardeşim, öncelikle şunu bilmeni isterim yalnız değilsin, aynı sancılı süreci belkide binlerce insan yaşıyor. Şu konuda da çok haklısın, bazı gençlerin tek umudu üniversite. Sen zeki bir genç kızsın. Ailenin istediğin hayatı senden çalmasına izin verme. Mutlaka üniversiteyi şehir dışında oku. Benden çok küçüksün sana yalan söyleneyi öğütlemek istemem ama gerekirse şehir dışı yaz ama bilmesinler. Ben de sonradan başörtümü çıkartım. Hem de 30 yaşında zamanla alışırlar.Ben de başörtüyü belki çocuk yaşlarda, biraz etrafta görerek biraz da isteyerek taktım. Ayrıca senin yaşın çok küçük.Bazen her şeyi kafamızda büyütürüz. Eğer babanla daha iyi iletişimin varsa onunla konuşmanı öneririm. Senin için yapabilecek başka bir şey olsa keşke. Ama kendin olma mücadelenden vazgeçme. Biraz zaman ver kendine. Bazen her şey olgunlaştığında kendiliğinden gelir. Yolun açık olsun canım.
merhaba bende seninle aynı hikayeyi paylaşıyorum.seni çok iyi anlıyorum .bende üniversiteye gidip kurtulmak kendi hayallerimi yaşamak istiyorum umarım sende hayallerine kavuşursun instagramdan konuşmak istersen sana ismimi bırakıyorum .eğer konuşmak istersen çok mutlu olurum milakara40
Ailelerin şu sana yazılan günah bana da yazılıyor tavrına sinir oluyorum yok böyle bir şey dinde ya neden anlamıyorlar. Eğer öyle olsaydı Hz.Nuh cennete gidemezdi haşa kendilerini daha mı üstün görüyorlar? Eğer dini anlatıp öğüt verdilerse görevleri bu kadar , karar vermek senin işin. Her koyun kendi bacağından asılacak
Eğer dertleşir konuşmak istersen bana da yazabilirsin sonrasında ne olduğunu çok merak ediyorum her türlü yardımcı olmaya çalışırım sana anlattığın şeylerin bir kısmı bende de var :/ @quendess