Hayat hep çok karmakarışıktı. Hep bizim irademiz dışında bize yakıştırılanlarla büyüyoruz. İsteyerek ya da istemeyerek ama içimize işleyen insanlar var. Benim hikayem de işte böyle başkalarının kaderiyle oynamak isteyen insanlarla dolu… Hayatımız, bizim romanımız; yazanı da oynayanı da biziz. Ben hata yaptım, başkalarının yazdıklarını oynadım, siz yapmayın.
Ortaokul son sınıfta bir sözde arkadaş sayesinde tesettüre girdim. Daha 14 yaşındaydık ama upuzun etekler giyiyorduk! Sanki bacaklarımız bizim değilmiş gibi kapatırdık onları. Saçlarımıza hiç acımıyorduk, ne güneş ne rüzgâr, hiçbiri saçlarımızı okşamıyordu… Bir örtü altında gizlerdik her şeyimizi… O kadar kötüydü ki kendin olamamak, din denilen şeyin gözlüğünden dünyaya bakmak o kadar zordu ki… Artık ben o gözlüğü çıkarıyorum, korkum yok! Çünkü artık kendi gözlerimle bakıyorum dünyaya. Bir Tanrı’nın kuklası olmak yerine kendim yaşamaya çalışıyorum. Dünyadaki gerçekleri görebilmenin ne kadar zor olduğunu hepimiz biliyoruz ve ben bir Tanrı’nın zor buyruklarını yerine getirmekten ve ona esir düşmekten gerçekleri göremediğim yıllarıma acıyorum. İçimize nakış nakış din işleyen iyi sandığımız tüm sahte insanlardan kurtulmalıyız. Artık hayatımın ipleri ellerimde. Herhangi bir insanın beni 15 dakika eleştirecek olması önemli değil çünkü o 15 dakika konuşur, ben ise ömrüm ne kadarsa o kadar yaşayacağım… Ben sadece saçlarımı özgürlüğe kavuşturuyorum diye yanacaksam bu komik gelir bana… Trajikomik…
“Ruhu sürekli şekilden şekle girdi; iradesinin köleliğinden kendisini kurtardı, canlıda ölü, ölüde canlı gibiydi… Yazgısının tüm korkuları fani bedeninden kurtulmanın yumuşak zevki içinde kayboldu.”
Rahel Tanrı’yla hesaplaşıyor, Stefan Zweig
(Görsel: Armando Barrios)
“O kadar kötüydü ki kendin olamamak…” için bir yanıt
Bu sizin hayatınız bilmem ne bilmem ne! Öyle kolay değil işte. Biz de biliyoruz kendi önemimizi. Açılabilsek açılırdık. O kadar kolay değil. Babam duydu ve ilk defa dayak yedim. Psikolojim mahvoldu. Gelmişsiniz burda gerçekten uzak şeyler yazıyosunuz. Biriniz de çıksın mantıklı şeyler söylesin. Evet bir dayak daha kaldıramam çünkü kafam patlamış gibi hissettim o tokatlarda. Lanet olsun böyle hayata. Mecbur bırakılıyoruz. Okula gönderilmemekle tehdit ediliyoruz telefonumuz elimizden alınıyo dayak yiyoruz ailedeki diğer insanlarıda üzmüş oluyoruz ve evet bu yüzden itiraz edemiyoruz. Çünkü güçlü olan onlar.