Merhabalar. Ben 21 yaşındayım. Evet, 21. Yaşımı ısrarla belirtmek istiyorum çünkü birazdan anlatacaklarım, bu yaşımda yaşamam gereken şeyler değil. Bunları yakın arkadaşlarıma bile anlatamadığım için buraya yazmak istedim.
Muhafazakâr bir ailem var. Ben küçükken bu kadar değillerdi, anlayamadığım bir şekilde sonradan böyle oldular. Önce her yaz camideki Kur’an kurslarına gönderdiler. O zamanlar camide kendimce eğleniyor ve dinimi öğreniyordum. Her şey normaldi. 11 yaşıma girdiğim yaz, beni yatılı Kur’an kursuna yazdırdılar. Hıçkıra hıçkıra ağladığımı hatırlıyorum. Gitmek istemediğim için deli gibi ağlıyordum ve babam susayım diye suratıma kitap fırlatmıştı. Ondan ilk defa böyle bir şey görmüştüm ve o yurda korka korka gitmiştim. Kâbus gibi geçen 1 ayın sonunda eve döndüm.
O yazın geri kalanında “Yurttan çıktın, başını ört” dediler. Dışarı boynum açık kalacak şekilde bir yazma geçirip çıkıyordum. Sonra okul açıldı, bir süre için bu örtünme olayını unuttular. Ama hala sitemle de olsa “Örtünmen yok” diye söylenirler. Bir kıyafet alacak olsam ‘orası açık burası açık’ diye söylenirler. Hiç unutmam, lise mezuniyetime onlar işteyken evde hazırlanıp gitmiştim. Akşam annem törene gelip beni gördüğünde “Niye elbisenin altına çorap giymedin? Bacakların ortada” diye kızıp bütün hevesimi kaçırmıştı. En arkalara oturup gözlerim dolu dolu diplomamı almak için sahneye çağırılmayı bekledim, herkes gülüp eğlenerek fotoğraf çekilirken.
Diğer taraftan da küçüklüğümden beri namaz baskıları devam ediyordu. O yaşlarda korku ve baskıyla diretilen namazı kılıyordum. Ama yaklaşık 7 yıldır bu baskı yüzünden dinimden soğumuş haldeyim. O zamandan beri namaz kılıyormuş gibi yapıyorum. Her vakit abdest alır gibi yüzümü kollarımı ıslatıyorum ve odaya geçip 5-10 dakika oturuyorum. Evet, 21 yaşındayım ve bu hala böyle.
Üniversiteye başladım ve hayatın benim yaşadığım gibi olmadığını gördüm. Hayatım, sürekli yaşıtlarıma özenmekle geçiyor. İnsanlar konsere gider, festivale gider, geceleri arkadaşlarıyla gezip tozar; ben markete bile zor çıkıyorum. Bakın, ben denizi bile ilk defa 19 yaşımda üniversite okumaya gittiğim şehirde gördüm. Çünkü bizim ailemizde ne gezme tozma ne de eğlence var. Evden işe sonra işten eve, sürekli. Hayatımda hiç konsere gitmedim. Bir arkadaşımda kalmaya bile gitmedim. Bunlara ailem sebep oldu. Onlara sorsak beni korumaya çalışıyorlar. Ama bu kadar korumanın, yarardan çok zararı var. Hayatım onlara yalan söylemekle geçti. Arkadaşımla sinemaya gidecek olsam bile evden “Kütüphaneye gidiyorum” diyerek çıktım. Çünkü o sinemaya gerçeği söylediğimde arkasından gelecek bir ton soru ve surat asarak zar zor verilen bir izinle bütün keyfim kaçarak gitmek istemezdim. Demek istediğim, bu baskılar yüzünden ruhum o kadar daralıyor ki… 21 yıldır rahatça eğlendiğim bir an yok. Boşa yaşıyorum gibi geliyor. Umarım bir an önce ekonomik özgürlüğümü elime alıp buradan giderim ve kendi düzenimi kurarım. Çünkü tek çarem bu.
(Görsel: Otto Müller)