Benim hikayem biraz kötü ama anlatmaktan korkmak istemiyorum, korkmalı mıyım; bilmiyorum. Ama yazıyorum ve ben artık korkmak istemiyorum, herkesin bana kötü bakıp sürekli nasihat etmesini istemiyorum.
Ben mutlu biriydim, her zaman öyleydim. Ama hani bilirsiniz; aile içinde gözle görülür bir baskı olmasa bile içten içe hisseder insan. Ben de böyle bir evde doğdum. İlkokulda çok kötü şeyler yaşadım, tahmin bile edemeyeceğiniz acılara maruz kaldım. O süreçte bize teyzem baktı; sürekli kapalı olmamızı isterdi, kendisi ise çarşaf takıyordu. Fakat bize kötü bakıyordu. Daha ilkokulu bitirmiş ve yaz tatiline girmişken biraz daha sevileyim diye taktım başörtüsünü. O zamanlar seviliyordum, mutlu oluyordum.
5. sınıfta beni yatılı bir Kur’an kursuna verdiler. Başta çok sevdim çünkü isteyerek gidiyordum. Sonrasında çoğu insan neredeyse her şeyimle dalga geçmeye başladı. O zaman kendime zarar vermeye başladım. Başımı kanatıyordum. Sorduklarında bir yere vurduğumu söylüyordum. İlk defa orada ölmek istedim ve beni anlamadılar, o kurstan beni çok sonradan aldılar.
6. sınıfta başka bir İmam Hatip’e gittim. Benim başka şansım yoktu. Ailem İmam Hatip’ten başkasını kabul etmezdi. 6. sınıfta başörtüsünü artık istemediğimi fark ettim. Tabii o zamanlar kararsız ve bunu aileme söyleyemeyecek kadar korkaktım. 2 sene sonra lise sınavına girdim. Sosyal Bilimler lisesi istememe rağmen ailem öyle istediği için İmam Hatip’e gittim. Aslında puanım Sosyal Bilimler ve Anadolu liselerine yetiyordu. Ben de çok istiyordum. Ama yine de kabul etmediler, benim fikirlerimin bir önemi yoktu; sadece kuklaydım. Hayatımı onlar oynatıyordu, bense sadece bir figürandım. İmam Hatip’e gittiğim için çok ağladım, kendimden nefret ettim. Benim hayatımda benim sözüme gerek yoktu. Onlar her şeyi iyi bilirlerdi.
Neyse, tercihleri yaptım. Eve geldiğimde zaten çok uzun süredir düşündüğüm açılma fikrini ayrıntısı ile düşündüm. Okullar açılırsa hiçbir şey yapamazdım. Okullar açılmasın diye çok dua ettim ve okullar uzaktan eğitime geçti. Çok sevinmiştim. Başlarda kimseye bir şey demeden başım açık çıktım. Çünkü zaten istemediğimi biliyorlardı. İlk çıktığım günün tarihini hala hatırlıyorum, o gün bende özeldir: 8 Ekim 2020.
Ben, dindar bir ailenin 3. kız çocuğu. Babama söyledim. “Ben olduğum sürece böyle bir şey yapmana izin veremem. Senden ben sorumluyum. Hem sen genç kız oldun. Allah’ın dediklerini harfi harfine yapmalısın” dedi. Biliyordum. Böyle şeyler yaşayacağımı az çok tahmin ediyordum. O sıra annem başka şehirden geldi ve ona da söyledim. Açıktım. Sürekli “Kapanmalısın, kapalıyken daha güzeldin. Şimdi yaptığın iyi mi?” gibi sözler duydum. Liseye geçmeden önce bir telefon bile almadılar, beni kötü etkiler diye. Sadece tablet aldılar. Onların telefonunu kullanmak zorunda kalıyordum ama ona bile kızıyorlardı.
Okullar kısa süreliğine açıldığında okula açık gitmek istedim. “Öyle gidemezsin, izin vermem” dediler. Ben de okula gitmek için evden çıktım. Fakat babam geldi ve beni zorla eve götürdü. Böyle kabul göremedim. Bir hafta sonra yine okul vardı. Bu kez servisle gittim. Başım açıktı. Kim ne derse desin, kendi bildiğimi yaptım. Sürekli annemin kötü bakışlarına ve babamın tavırlarına maruz kaldım. Hala kalıyorum. Gerçekten belli etmemeye çalışsam bile artık çok ağlıyorum. Teyzem için kapanan biriydim, biraz daha sevgi göreyim diye kapanan biriydim. Üstüne bana diyorlar ki “Sana tablet aldık, sonra açıldın, sana biz nasıl güvenelim ha?”.
Ben, dindar bir ailenin 3. kız çocuğu. İsteyerek yaptığımı sandığım şeyler yaptım ve sonrasında açıldım. İnsanlar ne der diye pek düşünmedim. Ama herkes canımı yakıyor. Yaza giriyoruz ve kısa kollu giymeme asla izin vermeyecekler. Ama en azından kapalı değilim, özgürüm fakat kısıtlı bu. Siz de vazgeçmeyin, ne olur. Kendinize güvenin. Benim hikayem bu kadardı, okuduğunuz için teşekkür ederim. Her zaman kendiniz olun ve mutlu olun. Özgürlük ruhlarınıza işlesin. Sadece kendimiz olmak için verdiğimiz bu mücadelede ben yoruldum fakat sizinle güçleneceğim.
(Görsel: Vojtech Preissig)
“Yaza giriyoruz ve kısa kollu giymeme asla izin vermeyecekler.” için 3 yanıt
Baş örtüsü neden takmak istemiyorsun? taktığın zaman için biraz olsun sevilmek demişsin ya hani merak ettim. yani mesele ne? istemediğini nasıl anladın? başın açıkken ne düşünüyorsun? birilerinin isteğini gerçekleştirmemiş olmak özgürlüğü karşılıyor mu? tatmin ediyor mu? İnsanlar seninle alay etti diye mi soğudun? Bu gerçekten senin düşüncen mi yoksa dışlanmak mı acı verip bunu düşündüren? Oysa şimdi aile içinde de dışlanmış hissediyor olmalısın ve böyle kabul edilmek. Ne tuhaf, dış Dünya seni öyle kabul etmeyip alay etmişken onların alaylarında haklı olduklarını mı düşünmeye başladın? Merak ediyorum…dilerim bu soruları kendine sorarsın ve kızdırdıysam özür dilerim. diyorum ki özgürlük ve yaşamak birilerinin sözleriyle eğilip bükülmek değil bu sadece kölelik. İnsana kulak kesilmek seni kimi zaman mutlu edecek kimi zaman üzecektir döngü halinde gülecek ve ağlayacaksın en üzücü olanıysa bitmeden bitmeyecek olması gerçi İslama inanıyorsan yine bitmeyecek sonsuz bir yaşam başlıyor. Diyorum ki özgür olmak istiyorsan doğruyu ara, doğruyu bul, doğruya tutun. İnsana değil, çoğunluk dahi olsalar değil…
Bu senin kararın kararının arkasında durmalısın ailenin yaptığı gerçekten çok yanlış umarım bir an önce herşey istediğin gibi olur.
baskilara ragmen istemedigin halde ortunmemen guzel bir sey bence, ben anne babanin cocugunda saglik ve mutluluga onem vermesi gerektigini dusunuyorum. bu senin icin zor olabilir belki, benim hic tahmin edemeyecegim kadar bile ama senden unutmamani istedigim tek bir sey var. hayatindaki herkes gidebilir, seni gercekten seven gelip gecici seylere degil senin mutluluguna onem verir. bunu her zaman ailesinden bulamiyor insan ama sabret ve seni mutsuz eden seyleri hayatindan cikar, meslek edinmeye bak. mutsuzsan oldugun sehri degistir, arkadaslarini degistir, ailenle durumu duzeltemiyorsan birak istedikleri gibi davransinlar. kac yasindasin bilmiyorum ama nefes aldigin surece umut vardir ve olaylar kisiler sen onemsedigin surece bir deger haline gelir. Umudunu Kaybetme, yapabilirsin