Ben de size hikayemi anlatmak istiyorum,
Ben 6-7 yaşlarındayken, beni başörtüsüne alıştırmak için sürekli “Gel sana örtü takalım da bakalım güzel olacak mı?” diye bir şeyler yaparlardı. 10 yaşıma kadar aynı şeyler devam etti ve 10 yaşıma geldiğimde ani bir şekilde gönülden düşünmeden kapandım. Annem, “Emin misin?” diye sormuştu, hiç düşünmeden “Evet” demiştim. Kapandığım zaman neredeyse tüm akrabalarım bana para verdiler ve bana daha çok ilgi gösterdiler.
Sonra İmam Hatip’e gönderildim. Neredeyse herkes kapalıydı. Bir arkadaşım vardı ve o da kapalıydı. Sonra açıldı, hiç kıskanmadım çünkü hâlâ bir şeylerin farkında değildim…
13 yaşıma geldiğimde örtüyü artık istemeyerek taktığımı fark ettim. Evde sürekli saçımı örüp fotoğraf çekinirdim. Artık örtülüyken kendimi çirkin bulmaya başlamıştım. Ayrıca mahallede benim yaşımda kızlar top oynarken ben evde oturup onları izliyordum.
Bir gün mahalleden bir arkadaşım geldi ve dedi ki, “Neden kapadın? Daha küçüksün, ben bile kapanmadım.”.
…
Her şey o zaman başladı. Başörtüsü ile alakalı bir sürü video izledim ve bunu artık aileme açıklamam gerektiğinin farkına vardım. İlk olarak abime söyledim, “Bu senin hayatın ve senin kararların” dedi. Beni desteklediği için mutlu olmuştum. Sonra sıra anneme geldi. Anneme abim söyledi ve annem ilk başta şaşırdı, sert bir tepki vermedi. Yalnızca “Ben bir şey diyemem ama baban çok üzülür” dedi. Ertesi gün babam televizyon izlerken ona da söyledim. Sakin bir tavırla “Ne diyorsun kızım sen?” dedi. Ağlamaya başladım ama gerçekten ağlamak istemiyordum. Sonra babam, “Ben buna razı değilim, eğer açılacaksan etrafımda dolaşma” dedi. Ben bunu asla kabullenemedim, hele ki babamın gözleri dolduğunda… Özür diledim ve kapalı kaldım. 1-2 ay sonra durumu arkadaşlarımla paylaştım, beni çok desteklediler; iyi ki varlar.
Babamın yüzüne söyleyemediğim için mektup yazdım, üzüldüğünü görmek istemiyordum. Gece mektubu açtı ve ben uyurken anneme beni kaldırmasını söylemiş. Kalktım ve salona gittim. Üzgün duruyordu, pek önemsemedim. Sonra bana birçok nasihat verdi, eski zamanlardan bahsetti. Ve ben yine durumu kabullendim.
Şu an 14 yaşımdayım ve şu başımdaki şeyden tamamen soğumuş durumdayım. Abim durumu biliyor. Halam, dedem, eniştem de biliyor. Dedem, babamın en yakın arkadaşına durumu anlatmış, onun da kızı zamanında açılmış. Babamı pek görmek istemediğim için türlü bahanelerle babaannemde kalıyordum, hâlâ öyle. Sanırım babam durumu öğrendi, zil çaldı ve babaannem kapıyı açtı. Babamın seni kısılmıştı, belli ki üzülmüş. Ama üzülmesi benim özgürlüğümü engelleyemez!
Benimle kısa süre sonra konuşacaklar ama ben artık buna karşıyım. Ne giydiğimi, hangi örtüyü takacağımı düşünmek istemiyorum. Saçlarımı yaptırmak istiyorum, kısa kollu giymek istiyorum, denize girip yüzmek istiyorum… Üzülecekler, fakat bunların hepsi geçici. Bir süre sonra unutacaklar. El âlem kesinlikle umurumda değil, kendi aralarında kudurabilirler.
Unutmayın, “Önemli olan başındaki kumaş parçası değil, kalbinin içindeki temizliktir”.
(Görsel: Hollie Chastain)