Selam dostlar! Umarım hepiniz iyisinizdir. Ben oldukça yorgunum, tüm hafta böyle geçiyor; sınav stresi, ev, iş derken epey yoruldum. Dinlenmek için kahve yaptım. Otururken de aklıma bu site geldi, yeni ve eski mektupları okudum. Yine söyleyecek söz bulamadım, ne yapacağımı bilmiyorum, keşke size yardım edebilsem… Bu yüzden size biraz olsun cesaret verir, ilham kaynağı olur diye kendi hikayemi anlatmak istedim. Okuyan olur mu, bilmiyorum ama yine de yazacağım.
Üniversiteye hazırlanıyorum, hedefim bir gün çok başarılı bir doktor olmak. Bu hayalim beni ayakta tutan yegâne sebep; ben bunun için pes etmedim. Çocukluğum çok zor geçti, maalesef hayatın gerçek yüzüyle erken tanıştım. Ailem hep başkaları ne der diye yaşar, bense asla umursamam. Beni henüz çok küçükken kapatmaya çalıştılar, direndim, kapanmadım. Zor oldu ama ben kazandım. Asla istedikleri gibi bir insan olmadım. Okutmadılar, zorla okudum. Şimdi üniversite için hazırlanıyorum.
Nasıl oldu, başımdan neler geçti; anlatayım. Hem psikolojik hem fiziksel şiddet gördüm ama yine de dediklerini yapmadım. Kendimi asla bir kadın olarak görmedim, yanlış bir bedende doğmuştum ve onların istediği kadın olmaktansa ölürdüm. Fakat ölmeye de cesaret edemedim. Her şeyi planladım, acısız bir ölüm olacaktı ama iş, eyleme dökmeye gelince yapamadım. Kendi kendime düşündüm; ölsen arkandan ağlayanın olmaz, onların içi rahatlar, sen kime ya da neye ölüyorsun, dedim. Sonra hayalim aklıma geldi. Tabii ya, ben doktor olmak istiyordum! O an aklımı başıma topladım ve sonu belirsiz bir savaşa girdim. Onlara durumu açıkladım, haliyle karşı çıktılar ama yine kendi zorlamamla okula yazıldım. Okudum, mezun oldum.
Şimdi artık genç bir bireyim. Bana eskisi gibi davranamıyorlar. Sanırım kararlığımı ve inadımı görünce zamanla biraz da olsa değişmeye başladılar. Kapanma konusu artık tamamen kapandı. Bir şeyin farkına vardım; insan bilgilendikçe çevresi üzerinde otoritesi artar. Bilgi güçtür ve bu evrendeki en değerli şeydir. İnsan okudukça bilgilenir, bilgilendikçe sorgular; sorguladıkça kendi benliğinin, çevresinin, toplumun, dünyanın ve tüm evrenin farkına varır. Bilgilendikçe yalnızlaşırsın ve yalnızlaştıkça kendini keşfedersin. Bir insan kendi benliğini ve sınırlarını keşfettiği zaman artık hiçbir şey onun için aynı olmaz. Ben bilgilendikçe hakkımı savundum ve bu şekilde kendimi kurtardım. Toplumsal değerlere inanmıyorum, inançlı değilim. Bence inanç, insanın özünde var olan bir şey. Bir insanın sonradan dindar veya ateist olabileceğine inanmıyorum, bence her şey zaten köklerimizde ve genlerimizde gizli. Bu bir şekilde ortaya çıkıyor. Bazıları her ne kadar inançlı olduklarını söyleseler de aslında kendi içlerinde deist veya agnostikler; sadece itiraf edemiyorlar. İnsanlar ne düşünür, ailem ne der gibi düşüncelerle tüm gerçekler arka plana itiliyor ama bildiklerimizin çok ötesinde bir şeyler var! Onların gerçekleri arkaya itmesi, yalanlaması, reddetmesi o gerçekleri değiştirmiyor. Biz farkında olmasak da gerçekler her zaman bir yerlerde gün yüzüne çıkacağı günü bekler.
Bu süreçte çok zorluk yaşadım. O zamanın getirdiği depresyon ile hâlâ mücadele ediyorum. Sanırım ben bir savaşçıyım ve hayat her zaman önüme yeni savaşlar getiriyor. Ailem ve eğitimimle alakalı savaşımı ben kazandım, artık hiçbir savaş beni mağlup edemez. Bir insan isterse her şey yapabilir, ben en büyük örneğim. Bu zorlu süreçte kitaplar en iyi dostumdu; biyoloji, tıp, matematik, evrim, uzay ve girişimcilikle alakalı çok sayıda kitap okudum. Bana asıl bilgiyi kitaplar aşıladı, onlar sayesinde güçlendim. Umarım bu zorlu süreci siz de benim gibi başarıyla atlatırsınız. Size kucak dolusu sevgi yolluyorum. Gece gökyüzüne bakın, ben de sizinle aynı yıldızlara bakıp size milyonlarca ışık yılı uzaklık kadar sevgi ve öpücük yolluyor olacağım. Umarım hayatınız boyunca yalnızca mutluluk gözyaşları dökersiniz. Sizi seviyorum, sağlıcakla! Bu arada kahvem soğudu, gidip yenisini yapayım, içimi dökmek iyi geldi!)
(Görsel: Francesco Clemente)