Annem, bize böyle emredildiğini ve kapanmama gibi bir seçeneğimin olmadığını söyledi.

Merhaba! Ben de kendi hikayemi anlatmak istiyorum.

Aşırı dindar bir ailenin kızıyım. İslam dininin farzlarını, helallerini, haramlarını, sevaplarını, günahlarını dinleyerek büyüdüm. Sonra okula başladım. Aşırı şen şakrak, girişken ve özgüvenli bir çocuktum. 9 yaşındayken ağlayıp yalvarmalarımı hiç önemsemeden beni okulumdan alıp İmam Hatip’e yazdırdılar. O zaman dinle bir sorunum yoktu çünkü bana küçüklükten itibaren 7/24 dini anlattıkları için doğru olanın zaten bu olduğunu düşünüyordum. Yine de benim istediğim arkadaşlarımdan ayrılmamaktı. Bana bunu çok gördüler. 6. sınıfta 12 yaşındayken regl oldum. Etrafımda sürekli kapanan çocuklar olduğu için ve bize sürekli kapanmanın faziletleri anlatıldığı için kendi isteğimle kapandım. Fakat çok fazla dayanamadım. Diyorum ya; daha 12 yaşındaydım, küçüktüm, çocuktum.

13 yaşında anneme yalvar yakar “Ben açılmak istiyorum” dedim. Tabii ki kabul etmedi ve beni bu isteğimi babama söylemekle tehdit etti. Babamın ben daha okula bile başlamamışken “Eğer kapanmazsa okutmam” dediğini söyledi ve ben o yaşımdan bu yaşıma kadar babamdan nefret ederek, onun ölmesini isteyerek büyüdüm. Kapanmamla beraber o şen şakrak, girişken kız gitti ve yerine kendini hiç beğenmeyen ve kimsenin onu beğenme ihtimalinin bile olmadığını düşünen bir kız geldi.

Şu an 18 yaşımdayım. Bu zamana kadar hiç sevgilim olmadı, kimseden hoşlanamadım bile çünkü öyle bir hakkımın olmadığını düşündüm. “Senin kafa yapındaki insanlar neden kapalı biriyle sevgili olsun?” diye düşünüp birinden hoşlanma hakkını kendimde görmedim. Kıyafet alışverişlerinden nefret ettim, aynaya bakamadım, sabah okula gitmeden önce şalımı yaptığım dakikalardan nefret ettim; dışarı çıkmaktan, fotoğraf çekilmekten, yaşamaktan nefret ettim. Bana namazı zorla kıldırmaya çalıştıklarında küçücüktüm, 7 yaşındaydım. Hâlâ daha kıldırmaya çalışıyorlar, hâlâ daha kılmayıp kılmış gibi yapıyorum ama ne zaman namazın n’sini duysam tüylerim diken diken oluyor. Çünkü namaz kılmadım diye yediğim hakaretlerin, verdikleri cezaların haddi hesabı yok.

3-4 ay önce annemin arkadaşları geldiğinde kapalılık mevzusu açıldı ve ben kapanmayı hâlâ istemediğimi söyledim. Bunun üzerine annem çok şaşırdı ve arkadaşları gittiğinde bana onu çok ‘üzdüğümü’ (çok ironik, değil mi?) ve zaten bunu seçme gibi bir şansım olmadığını, bize böyle emredildiğini ve kapanmama gibi bir seçeneğimin olmadığını söyledi. O an yaşadığım duyguları ne tarif edebilir ne de burada kelimelere dökebilirim. Çünkü o an sadece baba faktörünün ortadan kalkmasıyla hayatımın normale dönemeyeceğini anladım ve o günden beri anneme de eskisi gibi sevgi besleyemiyorum. Ne sarılabiliyorum ne öpebiliyorum, içim almıyor.

Açılma konusunu hiçbir yerde ciddi şekilde açamıyorum çünkü ikisinden de çok korkuyorum. Ben okumayı, okulu çok seviyorum ve bunun elimden alınmasını istemiyorum. Açılmak için tek şansımın okuyup meslek sahibi olmak ve ailemle irtibatımı koparmak olduğunu biliyorum. Peki benim çocukluğumu, gençliğimi ve 26-27 yaşına gelip de açıldığımda kaybolan neredeyse 15 senemi, yaşama sevincimi bana kim geri verebilir? Benim üzerimde bıraktıkları bu travmaların, psikolojik bozuklukların, sürekli her an kafamın içinde yankılanan ‘Kendini öldür de kurtul’ düşüncesinin psikolojimde bıraktığı etkinin hakkını kim ödeyebilir?

Bir gün bir Youtube videosunda videodaki kişi suçsuzken hapis yatmış insanlara aşırı üzüldüğünü çünkü hayatlarının bilmem kaç ayını veya yılını kayıp olarak geçirdiklerini ve o yılların bir daha geri gelmeyeceğini söylemişti. Zorla kapatılan kadınların bundan farkı nedir? Biz de hapis yatıyoruz, şeffaf demir parmaklıklarla çevrili.

Uzun bir süreden sonra cesaretimi toplayıp yazmak istedim. Bir gün açılma hikayemi de anlatabilmem dileğiyle…

(Görsel: Sarah Robertson)

“Annem, bize böyle emredildiğini ve kapanmama gibi bir seçeneğimin olmadığını söyledi.” için 4 yanıt

  1. Sevgili yavrum benim de kızım var bırak kapanmasını özgürlüğü ile ilgili hiç kısıtlamadık ve biz onu kısıtlamadımız için oda ne kıyafet olarak ne huy olarak asla abartılı olmadı sade ve herkesin ne güzel bir evlat diye özendigi bir evlat oldu o kadar güzel bir evlat büyüdü ki namus kavramını bilerek büyüdü fakat bunun saçının teli ile olmadığını önce ahlaklı olası gerektiğini bilerek büyüdü .Aslında aileler bilse ahlak kafanın içinde kafasının dışındaki saç telinde değil. Asla pes etme okulunu bitir ve üniversite ye gittiğinde nasıl mutlu olucaksan öyle yaşa sakın boyun eğme cinsel kimliğine ilgilenen sana onu giyme bunu yapma diyen biri ile asla evlenme çünkü sonunda aynı hapishaye tekrar girersin. Sadece okuluna odaklan ve özgür yaşayacağın günlerin hayali ile derslerine sımsıkı sarıl. Ama asla pes etme bu hayat senin çünkü. Sevgiler ..

  2. seninle yaşadıklarımız aynı. Ben 55 yaşındayım ailemin çoğuyla görüşmüyorum. Babam reddetti beni . Ancak özgürlüğüm benim için ailedende önemli böyle mutluyum . Kendi gençliğime benzettim seni onun için yazmak istedim

  3. Ah kuzum benim. Sanki beni, kaybolan yıllarımı anlatmışsın. İnsan annesine babasina gardiyan bunlar diye bakar mı hic. Ama bakıyormuş işte ben baktım. beşinci sınıfa giden bir çocuk neden kapanır. Okulda basortusu yasağı var diye kapida başörtüsü taktirirdi babam. Beşinci sınıf ya. Başımda örtü olunca koşup oynamaya utanırım. Bazen kaptırırdim kendimi, dışarda oynarken örtüm hafif açılırdı, işten dönen babamın sokak ortasında bana ettiği hakaretlere maruz kalırdım. nefret ediyorum bu elliler altmışlar kuşağından. Yedigim onca hakeretin, dışlanmanin sosyallesememenin hesabini kim verecek. En nihayetinde otuz yaşıma geldim ve açıldım. Evliyim, bir bebegim var. Ama hala baba evinde kıyafetlerim elestirilir. Ha kiyafet demisken oyle en sadeden hallice giyinirim. Ama iste bir kere ezmenin, hukmetmenin, ego tatmininin tadını almışlar ya, asla vazgecemiyorlar asla. Bu arada sana minik bir abla tavsiyesi bu insanlar paraya bayılır. Paralan hele bi, bak nasıl dönüyor devran. Oku oku oku, asla pes etme. Evlenip gitmeyi bir tercih haline de getirme sakın. Önce oku, sonra seni anlayabilen biriyle ol.

  4. Aslında bizim dinimiz çok güzel ama bu dine inan insanların çoğunluğu aşırı derecede baskıcı ve herkesin dini inancının Allah’la birey arasında olduğuna inanmıyor baba kızına , koca karısına , elalem herkese laf sahibi olabileceğini sanıyo …. bende 14 yaşında kapandım ve dört yıl sonra açıldım ailem kendimi açıkladığımda arkamda çok durdu özellik de canım babam. Ama mesala az önce ne oldu bizim bir tanıdığımız tesettüre girmiş kız liseye gidiyor ama kızı tanısanız bu kız tesettüre girmez dersiniz yüksek bir ihtimalle zorla kapatıldı her neyse işte benim yengem bu kızın tesettüre girmesini çok beğenmiş herkesin içerisinde övmüş övmüş ( herkesin içerisinde derken bir mevlütte )daha sonra anneme dönüp demiş ki siz İlknur zorla kapatmışsınız değil mi o da o yüzden açılmış şöyle böyle benim arkamdan konuşmuşlar herkesin içerisinde çoğu kişide beni savunmuş hatta diğer yengem daha sonra anneme demiş ki biz onun içini biliyoruz üzülme falan… yani anlayacağınız ben açılalı iki buçuk yıl olmasına rağmen insanların ağzı hala kapanmadı hele ilk açıldığım zamanlarda bana gelen tepkileri bana gelen tehditleri bir bilseniz ya bir tane selam vermekten başka bir vasfı olmayan akrabamız bana senin kafanı keserim dedi açıldığım için köyde oturuyor bu kişi ben şehirde oturuyorum dedemlerin yanına gitmiştim ve bana dedi ki burası oraya benzemez orada ne istersen giy burada başını açamazsın dedi ben de ne diyosun sen ne karışırsın vs. Derken kavga edecektim , o sırada bir anda halam beni savunmaya başladı bu arada halam tesettürlü ve ilahiyat fakültesinde okuyor ne diyorsun sen falan diye adama bağırdı ve beni baya savundu yani bazı yobaz insanlar dini kendileri indirmiş gibi davranıyor kendilerine Hasmış gibi davranıyor gerçekten bilgili Müslümanlar halam gibi babam gibi söz sahibi olmadıklarını farkında onlar sadece uyarırlar , sadece anlatırlar yapıp yapmamak Allah’la bizim aramızdadır bence

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir