Merhaba. Bir süredir içinde bulunduğum ruh halini paylaşmak istediğim için buraya yazmaya karar verdim.
Zorla kapanma hikayem, 8. sınıfta annemin bana kendi eteklerini zorla giydirmeye çalışmasıyla başlamıştı. “Sen büyüdün, koskoca kız oldun, kalçalarını örtmen gerekiyor” der dururdu ama incecik, dokunsanız kırılacak gibi dümdüz, şekilsiz bir kızdan farksızdım o zamanlar. O zamanlar aynı binada oturduğumuz halamın kızı da kapandı ve annemi susturmak için ben de kapanmaya karar verdim. Babam o zamanlar “Kapanırsan bir daha başını açmana izin vermeyeceğim” diyordu ama benim tek derdim, annemin benimle uğraşmasına engel olmak ve bir an önce ortaokuldan mezun olmaktı.
O sıralar annemle babamın arasında geçen sorunlardan dolayı İstanbul’dan Sakarya’ya taşınmıştık ve yepyeni bir ortama girmiştim. Koskoca 1 yıl boyunca neredeyse hiç arkadaşım olmamıştı, ben de sadece derslere odaklanmaya çalıştım. Sonra liseye geçtim. O zamanlar babam sürekli notumun düşük olduğunu söyleyip beni azarlardı. Buna rağmen puanımın yettiği çok iyi liselere bile yatılı liseler oldukları için gitmeme izin vermediler. “Evine yakın en kötü okul, evinden uzak en iyi okuldan iyidir” deyip durdular, sürekli “Ailenden başkasına ihtiyacın yok” dediler. Zamanla kendilerinden nefret etmeye başladığımın farkında bile değillerdi.
Ardından lise başladı. İlk sene yine tek başıma geçirdiğim berbat bir yıl oldu. Ardından yaz tatilinde bahsettiğim kuzenimle köye gittik ve orada 2 ay kaldık. O zamanlar sıkılıyorum diye telefonuma bir uygulama indirdim ve orada insanlarla konuşmaya başladım. Aramızda rol yapma oyunu oynar, hayallerimizdeki şeyleri en azından yazı yoluyla sanal ortamda gerçekleştirirdik. Bir süre sonra ani bir şekilde bir kızla sevgili oldum. Çok iyi biriydi ve kendimi tanımamda büyük bir katkısı oldu. Zamanla aslında hem kızlara hem erkeklere ilgi duyduğumu anlamaya başladım. O kızdan ayrıldıktan sonra kendim üzerinde düşünmeye devam ettim. O sırada babamın Sakarya’da işlerinin iyi gitmemesi nedeniyle İstanbul’a geri döndük ki zaten bu benim en çok istediğim şeydi. Sakarya benim için bir cehennemdi ve oradan kurtulmuştum.
İstanbul’a geldiğimizde sanal ortamdaki arkadaşlarımla konuşmaya devam ettim ve bir kız lisesine nakil oldum. Pandemi sebebiyle ilk 2 sene gibi lisemin 3. senesi de çöp oldu. O zamanlar sınıfımdan kimseyi tanımıyordum ama profil fotoğrafında yüzünü gördüğüm bir sınıf arkadaşım çok hoşuma gitmeye başlamıştı. Sene böyle devam ederken sanal ortamda konuştuğum biriyle tekrar sevgili olmuştum. Ailemin bende yarattığı mutsuzluğu üstümden çekip almış gibiydi. Ardından ortaokulda kapanan bir arkadaşımın başını açtığını öğrendim, sonrasında da Sakarya’dan bir sınıf arkadaşımın başı açık fotoğraflarını gördüm. Oturup düşündüm; ben gerçekten böyle mutlu muyum, dedim. Fark ettim ki zamanla sadece kendimi oyalamışım. Kapalı olduğum zaman boyunca asla görünüşümle barışık değildim. Kendimi çirkin bulup dururdum. Ardından annemi ikna ettim ve kuaförde saçlarımı enseme kadar olan bir erkek modelinde kestirdik. Uzun zaman sonra ilk defa aynaya baktığımda mutlu olmuştum. Fotoğraf çekinmekten nefret eden ben, o halimle tonlarca fotoğraf çekindim.
İlerleyen zamanlarda okul açıldı ve ben kendimi ikiye bölünüyormuş gibi hissetmeye başladım. Bir yandan lise son sınıfta olmam; bir yandan da yepyeni bir sınıf, kendimle çelişmeye başlamam ve bir ton problem… Sınıfımdaki herkes gerçekten olmak istediği kişi gibi görünüyordu ve bunu hissettiriyorlardı. Hepsi özgüvenli ve neşeliyken ben 1 ay boyunca sadece sırasında uyuyan biri oldum. Şimdi bu durum devam ediyor. Ailemin başımı açmama izin vermeyeceğini biliyorum. Bu yüzden belki o şekilde çözülür diye psikolojik destek almak istiyorum. Belki ailem durumumu anlayışla karşılar diye… Fakat anneme ne zaman “Ne zaman psikoloğa gideceğiz?” desem, “Bir derdin varsa bana anlat, ben senin annenim” diyor. Bu konuyu ona açsam anında kapatacak ve aklımı başıma toplamamı söyleyecek. Babam ise 1 haftadır sürekli tepemde, “Neden mutsuzsun bu aralar? Üzülüyorum senin için” diyor. Onlar böyle davranırken onlara kızmak zor oluyor ama şu an bu halde olmamın sebebi de onlar… Benim tek istediğim artık kendimle barışık olmak.
(Görsel: Brian Kershisnik)