Merhaba, öncelikle nereden başlamam gerektiğini bilmiyorum ama ben de hepimizin yaşadığı durumların bir benzerinin ağırlığını çektim. 23 yaşındayım. Bugüne kadar hiç kendim olamadım, özgür olamadım. Ne istediğim gibi konuşabildim, ne giyinebildim, ne eğitimim oldu, ne sevildim ama sizlerin mektuplarını okuyunca kendimi biraz güçlü hissettim.
Ailem doğuda şeyh olan şahıslardan oluşuyor ve hayatımın her dakikası işkence dolu. Onlarla, akrabalarla geçen her dakikamda sanki nefes alamıyorum. Sevgiye, bilime, özgürlüğe düşman insanlar. Din adı altında her türlü pisliği yapan, ahlak ve namus bekçisi insanlar…
Ben de zorla kapatıldım, ilkokula yeni başladığım zamanlardı. İstemeden başıma geçirildiğinde hüngür hüngür ağlamıştım ama anne ve babamın şiddetine maruz kaldım, okula gönderilmemekle tehdit edildim, evlendirilmekle… Daha küçücük çocuğum, düşünün. İstemeden yapmak zorunda kaldım. Ablamla okulun önüne kadar takar, sonra çantamıza koyardık, içeriye o şekilde girmek yasaktı. Aslında ben bu duruma seviniyordum, en azından okuldayken saçlarımı rüzgârda savurabiliyorum diye mutlu oluyordum. Okuldan başka bir yerde erkeklerle konuşmam yasaktı, birçok şey içimde ukde olarak kaldı, oyun bile oynayamıyordum. Hep izlerdim, çoğu zaman dışlanırdım.
O yaşlardaki çocuklar “Anlattığın bu saçmalığa neden inanayım?” diye soramazlar. Onları inandırmak kolaydır. Çocukken inanılmış bir şeyin gerçek olmadığını kabul etmek, yaşımız ilerlediğinde zorlaşır. Çünkü insan beyni, küçük yaşta edinilen deneyimleri yol gösterici olarak kabul edecek şekilde evrimleşmiştir.
Kur’an kurslarında, medreselerde büyüdüm. Devamında da şiddeti, tacizi, her türlü kötülüğü gördüm. Çarşaf da giydim, beynim iyice yıkanmıştı. Bir erkek bedenimi görürse yanacağımı düşünüyordum. Oysa içim, Tanrı’nın bu kadar egoist olduğuna ve ayrımcılık yaptığına inanmak istemiyordu; ben inanmak değil, bilmek istiyordum. Beni ben yapan şey kafama geçirilmiş o poşet değildi ve erkekleri tahrik etmiyordum. İmam Hatip lisesine gönderildim. Bana bir tek bu seçenek sunuldu; “Yoksa okumayıp evlenirsin” dediler. Tehditler, şiddet, korkutmalar, “Okul kızları bozuyormuş” zırvalıkları… Yapmak zorundaydım çünkü eğitim, hayatımı değiştiren tek şey olabilirdi ve üstelik öğrenmeyi de seviyordum. Ben ailemdeki tüm kadınlar gibi evde oturup kocasına itaat eden, şiddet görüp susan, çocuk yapan bir kadın olmak istemiyordum.
Her neyse, ablam da orada diye beynim iyice yıkandı, yarım hafız bile oldum. Arapçanın, Arapların üstünlüğü ve sürekli bunun dayatılması bana hep garip gelmişti. Türkçe olarak Kur’an’ı okudum. Kur’an’ı ana dilimde tarafsız bir gözle okuyunca akla mantığa uymayan, sıradan şekilde yazılmış bir öğe olduğunu gördüm ve oldukça kusurlu buldum. Bilimin ortaya koyduğu gerçekler, sürekli kendini kanıtlamak için yemin eden oldukça kızgın ve öfkeli bir tanrı, o tanrının kişinin yatak odasına ya da eşlerine varana kadar ayetlerinin olması, kadınları erkeğin hizmetçisi kılması ve kadını, erkeğin nefsini tahrik eden bir meta olarak görmesi, sırf kendisine inanmıyor diye insanın ellerinin ve kollarının çaprazlama kesilmesini teşvik etmesi, cihat ve şehadet adı altında fakir insanların başına gelenler, köleliğin kaldırılmaması, üstelik cariyelik diyerek yine seks köleliğini meşru görmesi, çöl hayatında yaşayan bedevilere sunulan ödüller ve onları baz alması, evrensel olmaması, ayrıca Sümerler gibi uygarlıklardan birçok mitin yansıması, orta doğuda sadece bunların yaşanması, açlık ve sefaletin halk içinde kol gezmesi ve kötü yöneticilerin egemen olması, o yöneticilerin insanları dinle kandırıp ceplerini doldurmaları… Bütün bunlar beni yaraladı, korkunç buldum, mucize sayılan kitabın kusurları ortadaydı. Allah, insanları birbirine düşürme derdiyle kendisine inanmayanları, inananlara öldürtme emirleri yağdırıyor. Koca evreni yarattığı iddia edilen bir varlık; insanları birleştirici, yapıcı, sevgi ve saygıya yönelten bir formül üretmeyi başaramaz mıydı?
Sonra ilahiyat sürecim başladı. Açıkçası inanmak istemiyordum, hissedip gördüğüm bütün bu şeyler gerçek olabilir miydi? Öğrenmek istiyordum. Ailemin zorlaması da etkili oldu, öylece başladım. İlahiyatı da hiç sevmedim, ait olduğum ortam değildi. Siyasal İslamcıların ikiyüzlülüğü midemi bulandırıyordu. Hocaların ve kitapların, “Her şeyi Allah bilir, imtihan” deyip diğer insanları ötekileştirmesi, ahlaksızlığı, sorgulamama karşı çıkmaları beni her şeyden soğutuyordu.
2. sınıfta okulu bu şekilde bıraktım ama hâlâ devam etmem yönünde baskı görüyorum. Önüme kendileri gibi insanları çıkartıp beni evlendirmek istiyorlar. Asla boyun eğmiyorum. Onlara bir şeyleri anlatmaya çalışıyordum ama hakaret edip korkutmaya çalışıyor ve sadece bağırıp çağırıyorlardı. Okulda da rencide ediliyordum. Bu şekilde özgüvensiz, sosyal fobisi olan, oldukça yalnız bir insan olarak büyüdüm ve hep cehennemle korkutuldum.
Şu an agnostiğim ve dinlerin insan uydurması olduğunu ve fakirleri dize getirmek için yayıldığını düşünüyorum. Tanrının milyonlarca insan içinden rastgele birini seçerek tüm insanlığın kaderini, seçilen bu kişinin ikna yeteneğine bağlama senaryosunu inandırıcı bulmuyorum. Hayat kısa. Tek bir hayatım var. Masallardaki gibi öldükten sonra yaşam yok. Bedenim fonksiyonlarını yerine getirecek ve güç bulabildiği sürece yaşayacağım. Bu hayatı, binlerce sene öncesinden uydurulmuş masallar uğruna neden harcayayım? Ben hep yalnızdım, yalnız devam edeceğim, birey olmayı öğreniyorum. Ailemin yıllarca sürdürdüğü beyin ve vicdan istismarını görmezden gelip dayatmalarına ağlayarak katlandım. Arada kan bağı olması, sevgiyi getirmiyor ve aynı fikirleri benimsemeyi gerekli kılmıyor. Ben kendi ayaklarım üstünde duracağım. Ben bu dengeyi bozacağım. Benim gibi insanlara destek olmak istiyorum. Kardeşlerim, kimsenin sizi manipüle etmesine izin vermeyin. Boyun eğmeyin ve kimseyi hayatınızdan çıkarmaktan korkmayın. Yalnız değiliz, beraberiz. Bizi biz yapan şey kıyafetimiz değil; kalbimiz ve beynimiz.
(Görsel: Gine Litherland)
“Şu an agnostiğim ve dinlerin insan uydurması olduğunu, fakirleri dize getirmek için yayıldığını düşünüyorum.” için 4 yanıt
O kadar guzel anlatmissin ki. Kendimle dertlesiyormus gibi hissettim .
doğru düşünüyosun
Keşke seninle konuşma imkanım olsa o kadar özelsin ki
Yildizyildirim3333 instegramdan yazın mektup bana ait yalnız değiliz.