Merhaba. Buraya yazmanın bana iyi geleceğini ve belki de dokunabileceğim birileri olduğunu düşündüm. Kapanmak benim çocukluktan beri özendiğim bir şeydi, sorumluluğum olarak bakıyordum. Yeterince araştırmadım, açılanlara da üzülüyordum. 8. sınıftayken liseye geçtiğimde kapanmış olmayı diliyordum. Evde kendi kendime hazırlıklar yapıyordum.
Liseye bir İmam Hatip’te başladım, hâliyle ortam oluşmuştu. Akrabalarım dindar insanlar, babam da öyle. Okulun ilk günü kapandım ve aniden öyle çıktım. Babam çok sevindi, rahatlamış gibiydi. Annem ve abimse buna karşıydı. Aslında dışarıda kendimi ezik hissediyordum ama ‘şeytanın vesvesesi’ diyerek bu hissimi bastırdım. Erkekler bana daha az bakıyordu, ben de mutlu olmuştum, kendimi koruyormuş gibi hissediyordum.
10. sınıfa yine İmam Hatip’te devam ettim. Okula sadece 1 hafta gittim, kendimi oraya ait hissetmiyordum. Aslında okulum, İmam Hatip’lere yönelik bütün önyargıları yıkan bir okuldu. Fakat ben okula giderken kapanmakta çok zorlanmaya, kendimi kendim gibi ya da korunuyor gibi hissetmemeye başladım. Zaten o aralar majör depresyonum vardı ve kendime zarar veriyordum, dinimden de ister istemez uzaklaşmıştım. İslâm’da tesettürle ilgili çok fazla detaylı araştırma yaptım. Bonelerin rahibelerden geldiğini, ayette saçın tamamının örtülmesinin istenmediğini, saçlar güneş ışığı görmediğinde büyümede gerilik olduğunu öğrendim. Çok fazla sorguladım, aklımdan “Neden insanlar için kendimizi kısıtlayalım ki? İslâm zorluk dini değil. Saçlar tahrik edemez” gibi bir sürü düşünce geçiyordu.
Kendimi özgür hissetmiyordum ve kesin olarak açılmaya karar verdikten sonra ailemle paylaştım. Babama hemen söyleyemedim çünkü çok kızacağını düşünüyordum ve bu yüzden ona nasıl açıklayacağımı kara kara plânlamaya başladım. Abimle bu konuyu konuşurken sanırım babam bizi duymuş, hiç beklediğimiz tepkiyi vermedi. Çok sakin bir şekilde istersem yapabileceğimi söyledi. Aşırı mutlu oldum. İmam Hatip’ten nakil aldırdım ve Anadolu lisesine başladım. Saçlarımı da hayâlimdeki gibi boyattım. Böyle kendimi çok daha özgür ve kendim gibi hissediyorum. Saçlarım ve ben nefes alıyoruz. Rüzgârın saçlarımla dans edişini hissetmek harika.
Umarım bu yazım birilerine umut olur çünkü burada umut yüklü bir sürü yazı var ve birçoğu da bana umut kaynağı olmuştu. Yükü ağır olsa da önyargıları önünüzden kaldırdığınızda bütün taşlar yerine oturuyor. Hayat kısa, gereksizce erteleyerek bir yere varamazsınız. Bu hayat sizin, şu an yaşayabileceğiniz sadece bir hayatınız var ve düşününce her şeyi göze almak için bu gayet yeterli bir sebep. Hayatınızı öyle bir yaşayın ki kapanışta kendinizi alkışlayabilesiniz… Sonuçta bütün dünya bir sahnedir.
(Görsel: Brian Rea)