Merhabalar. Size genelde genç arkadaşlarımın yazdığını görüyor ve seviniyorum. Zira o yaşlarda gerçekten ne istediğini fark etmek ve bunu kendine itiraf edebilmek büyük başarı. O yüzden şimdi yazacaklarımı yayınlarsanız okuyanlara umut olsun, hiçbir şey için geç olmadığını bilmelerini isterim. Umarım bütün kız kardeşlerim hayatlarının rotasını nasıl mutlu olacaklarsa o şekilde çizebilirler.
Ben baskı ile örtünmedim. Muhafazakâr çevrelerde yetişen kız çocuklarının mutlak sonu budur. Bununla birlikte baskı yalnızca “Örtün” demek değildir. Baskı, kocaman kadınların küçücük kız çocuklarının bacağını “Baban hacı, annen hoca, utan” diyerek çimdiklemesidir. Baskı, biraz kısa (!) ve açık (!) giyindiğinizde yakın çevrenizdeki gözlerin sizi baştan aşağı süzmesi hatta böyle giyinmeyi kendinize alternatif olarak bile görmemenizdir. Baskı, iltifat ettiğini düşünerek “Her şeyi güzel de bir de kapansa” denilerek kişinin kendisini eksik hissetmesine neden olmaktır. Öyle acı ki bu baskı örtünmekten vazgeçseniz de ‘eski bir örtülü’ olarak hep ‘usturuplu’ giyinmeniz beklenerek hayatınız boyunca sürüp gider.
Benim -hayatımın belli dönemlerinde önüne sık sık geldiğim ama bir türlü cesaret edemediğim- o yol ayrımındaki özgürlük tabelasından içeri girmem 20 senemi aldı. Yaşadığım yılları bir kayıp olarak görmüyorum; aksine bugünkü -35 yaş- kişiliğimin oluşmasında her birinin ayrı ayrı katkısı var, bunu biliyorum fakat yine de içimde ince ince sızlayan bir yer var ki kendisini ne zaman hissettirse acıyla gülümsüyorum.
Tenimin suyu hissetmesini engelleyen tesettür mayosunu anlamsız bulduğum için giremediğim denizler… Kapısında başımı açtığım için beğenilme arzumu dışarıda bırakmak zorunda kaldığım okullar… Kendim gibi hissetmediğim için kuramadığım dostluklar… Başı kapalı her kadın salt tebliğ figürü olarak görüldüğü için her hal ve durumda atılmasına dikkat edilmesi gereken adımlar…
Her şey zamanında güzel, o yıllar bir daha geri gelmeyecek fakat oturup buna üzülmek yerine 5 senedir her sabah uyandığımda aynaya bakıyor, o ince sızımı da yanıma alıp “Çok güzelsin” diyerek kendime sarılıyorum.
Dipnot: Ne kadar üzülürse üzülsün kararlarıma her daim saygı duyan ve beni ne olursa olsun sevgiyle kucaklamaktan asla vazgeçmeyen bir anneye sahip olmak bu hayattaki en büyük şansımdır. Annemin arkasından “Vah vah görüyor musun, terzi kendi söküğünü dikemedi” diyenler bilsinler ki asla onun gibi bir anne olamayacaklar.
Emekleriniz için ayrıca teşekkürler. Sevgiyle kalın.
(Görsel: Victor Sparre)