11 yaşında yaşıtlarım oyun oynarken verdiğim bir karardan bir ömür boyu mesul olmak zorunda değildim.

9 yaşındaydım, ergenleşiyordum. Göğüslerim tomurcuklanıyordu, ben yaşıtlarım gibi çocuk olamazdım. Annemden öyle görmüştüm. Genç kız oluyordum artık. Bense göğüslerimin büyümesinden çok rahatsız oluyordum. Koşmak, zıplamak, oyun oynamak istiyordum; oysa yürürken bile göğüslerim sallanıyordu. Sınıftaki erkeklerin zaman zaman bana baktıklarını fark ediyordum. Hiç unutmuyorum, bir gün ekmek almaya giderken mahallenin erkeklerinin taklidimi yaptığını görmüştüm. Onlara hiçbir şey diyemedim, utandım. Onların yerine ben utandım. Sanki onlar bana baktığı için ben günaha giriyormuşum gibi hissediyordum. Okul formamın eteğini t-shirt’ümün üstüne veremezdim, çünkü o zaman çok belli oluyordu. Hiç sokağa çıkmazdım. Çok içine kapanık biri olmuştum zamanla, özgüvensizleşmiştim.

Annemin isteğiyle İmam Hatip ortaokuluna başlamıştım. Ortaokulda başıma gelen tek güzel şey, orada erkeklerin olmamasıydı. Zamanla kaybettiğim özgüvenimi tekrar kazandım. 5. sınıfın 2. dönemi ilk kez regl oldum. İlk başta anlamadım, anneme söylediğimde regl olduğumu söyledi. Onların tabiriyle kirlenmiştim. Ağladım, hıçkırarak ağladım, çünkü ablam makine almıştı. Söz vermişti, etek dikecekti bana. Benim hiç eteğim olmamıştı. Olsa da çok küçüktüm, hatırlamıyorum bile. Okulda hocalarımız olsun, ablam olsun; açık olmanın ne kadar günah olduğunu, regl olunca kapanmak zorunda olduğumuzu söylüyorlardı. Ben kapanmak istemiyordum, fakat üstümde bir sorumluluk vardı. Bir daha asla etek giyemeyeceğimi düşünüyordum. Annem neden ağladığımı sorunca ben “Şimdi etek giyecektim, bir daha giyemeyecek miyim?” diye çaresizlik içinde anneme sordum. Evet ya, ben regl olmuştum, ama 10 yaşında bir çocuktum daha.

Regl olduktan sonraki ilk dışarı çıkışımda herkes bana bakıyormuş gibi hissettim. Sanki regl olduğum için utanmalıymışım gibi. En yakın arkadaşıma bile söyleyemedim. Zaman zaman ablam bana kapanmam gerektiğini söylüyordu. Kendimi suçlu hissettirirdi. Okula kapalı gidiyordum, zamanla başörtüsüne alışmıştım. 6. sınıfa giderken beden dersinde saçımı açmıştım. Çok sinir olduğum biri arkamdan konuşmuştu, “Bu nasıl kapalı?” diye. Ben de çocukluk aklıyla kapanmıştım. Kendi isteğimle kapanmıştım ya da bunu istemeye mecbur kalmıştım. İlk yıllarda babam çok dedi “Açıl” diye, ben inadımdan açılmamıştım. Arada açılma isteği geliyordu, o zaman da kısa saç bana yakışmadığından saçımı keserdim.

Liseye başlayana kadar halimden memnundum. Liseyi de İmam Hatip’te okumak zorunda kaldım, puanım çok iyi olmasına rağmen. Artık içten içe kendimle savaşıyordum adeta. Kendime bile itiraf edemiyordum. 9. sınıfta birine platonik olmuştum. Sevgilisiyle aynı okuldaydık. 10. sınıfta bir gün tuvalette saçımı açmıştım, o sırada o kız da geldi. O da saçını açmıştı. Herkes bir bana baktı bir de ona, ben de bir ona baktım bir de aynaya… İkimiz de kapalıyken o benden güzeldi, ama ben açıkken onun her halinden milyon kat daha güzeldim. O gün “Ben açık olsam beni belki sever miydi?” diye düşünmedim değil. İlk defa o zaman pişman olmuştum, fakat açılmakla ilgili bir düşünce yoktu kafamda, çünkü kendimde o gücü bulamazdım. Neyse ki o platoniğimin sevgilisiyle kendimi kıyaslamayı da bıraktım. Doğru söylemek gerekirse o zamanlarda sağlam psikolojide değildim. Şu an açılmak istememin bununla bir ilgisi yok. O sadece bu sürecin bir parçasıydı.

Şu an 17 yaşındayım. İyi kötü yıllarca kendimle savaştım, fakat artık içimde yıllarca bastırdığım duygularım terazide ağır basıyor. Azalacağına her yıl artıyor. Ben içimdeki açılma isteğiyle daha fazla yaşayamam. Bu zamana kadar yapamam, dedim. 6 yılın sonunda açılamam, dedim; ta ki yaza kadar. Yazın denize açık girdim. Önce tuhaf oldum, fakat çok geçmeden alıştım. Saçlarımı rüzgârın savuruşu, denizde ıslanıp ağırlaşması tarif edilemez duygulardı benim için. O an hiç olmadığım kadar özgür hissettim. Artık kendime açılmak istediğimi itiraf edebilmiştim. İnsanların ne diyeceği umurumda olmadı. O an fark ettim ki 11 yaşında yaşıtlarım oyun oynarken verdiğim bir karardan, bir ömür boyu mesul olmak zorunda değildim. Artık her gece açık olsam nasıl olurdu diye düşünmek zorunda olmayacağımı, her saçlarımı taradığımda hayal kurmayacağımı, en önemlisi artık her yıl saçımı kesmek zorunda olmayacağımı… Evet ya, bunlar olabilirdi, açılabilirdim. Hem annemler değil miydi zamanında açılmamı isteyen(!). Tabii bunu onlara söylemek zor oldu. İzin vermediler. Hatta annem üniversiteye göndermemekle tehdit etti beni. Gerçi blöf yapıyordu, ama yine de şansımı zorlamak istemedim. Üniversiteyi kazanmam lazım. Önceden İstanbul’u istiyordum, şimdi kazansam bile yazmam. Üniversiteye gideceğim ilk gün açılacağım. 1 ay kadar bunu annemlere söylemeyeceğim. Söylediğimde iş işten geçmiş olacak ve beni olduğum gibi kabul etmeleri gerekecek. Ben kadın olduğum için utanmamam gerektiğini çok geç fark ettim. Ben artık 11 yaşında değilim. Bazı erkeklerin terbiyesizlikleri için utanmak zorunda değilim. Biliyorum, günah ama bu benim hayatım, benim günahım. Hayatımda bir kez olsun etek giyip saçlarımı savurmak istiyorum. Umarım bu yıl üniversiteyi kazanıp bu şehirden giderim.

(Görsel: Georg Schrimpf)

“11 yaşında yaşıtlarım oyun oynarken verdiğim bir karardan bir ömür boyu mesul olmak zorunda değildim.” için bir yanıt

  1. Ya seninle konuşmaktan istiyorum aynı bensin. Discordum nedenvarimki#9648 sende istersen bana ulaşabilirsin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir