Ben yirmili yaşlarının başında önlisans öğrencisi, cinsel kimliğiyle ilgili çıkmazda olan, dini inancıyla ilgili binlerce sorusu olan, bunlara tatmin edici cevap bulamamış, çok mutsuz, bitmiş, tükenmiş ve oldukça yalnız gelecek kaygısıyla dolu biriyim. Ha bir de birinden çok hoşlanıyorum. Bunu ona söyleyemiyorum. İki yıllık bir sağlık bölümü okuyorum ve bu son dönemim. Temmuz’da DGS sınavına girip hemşireliğe girmek gibi bir hedefim var. Ama malumunuz ki deprem felaketi sebebiyle bir ay kadar süreyle derslerime odaklanmam sekteye uğradı. Neyse deprem konusunda ben iyi durumdayım ama hayatım genel olarak çok gergin, depresif, mutsuz geçiyor.
Annem ve babam ben 8 yaşındayken ayrıldılar. 9-10 yaşlarında babaannem yüzünden yazları cemaat yurtlarına gönderildim. 3 ay okullar açılana kadar koca bir yaz orada kaldım. Her hafta sonu eve gidebiliyorduk. Beni oraya gönderme sebepleri de şuydu. Ben çok hırçın ve asi bir çocuk olmuştum. Ayrılıktan sonra orada eğitilirim, düzelirim diyeydi. Sonra orada çocukların kışın da kalabildiğini öğrenmişler ve beni de o şekilde oraya vermeye karar vermişler. Evden, abimden, kardeşimden uzak 3 yıl ortaokulu orada okumamı istediler. Okuldan yurda, yurttan okula şeklinde 3 yıl oradaydım. Ayda bir izinler, babamın söylenerek beni almaya gelmeleri, oradaki akranlarımdan gördüğüm zorbalık, hocalardan gördüğüm dini baskılara girsem çok uzar. kocaaaaman bir liste bir roman olur. Birkaç örnekle özetleyeyim. Mesela benim ebeveynlerimin ayrı olduğunu bilen yurt, sınıf arkadaşım bana ortalık malı demişti. Aşağı yukarı 12 sene oldu. Unutamadım.
Hocalar okuldaki erkeklerle konuşmayalım diye yurtta da okulda da aynı sınıfta olan arkadaşlarımızdan birini görevlendirip erkeklerle konuşanların adını aldırırdı. Kesinlikle konuşmamız yasaktı. Bu yaşımda hala erkeklerle arkadaşlık kurmada zorlanıyorum. Hep arkadaşlarım kız. Bu süreç içerisinde beni en çok yaralayan şey sevgisizlikti. Zaten annem yoktu artık. Babam da beni kendisinden uzaklaştırmıştı. O çok iyi birisi değildi ama en azından ailemin yanında kalmaya ihtiyacım vardı. Beni oraya bırakıp gittiler. Yanıma gelen amcama da engel oldular. Yapayalnız kalmıştım. Artık insanlar, hiç kimse benimle arkadaş olmak istemiyordu. Yalnızlığım iyice büyüyordu. Sadece bir tane az buz yakın olduğum bir kız vardı. O da sadece bana acıyor gibi geliyordu. Sonra 12-13 yaşlarımdayken benden 1 yaş büyük olan birinden çok hoşlanmaya başladım. Şu an hoşlanmak diyorum. O zaman adını koyamıyordum. Çok seviyordum onu. Karşılıklı sanıyordum sevgimizi. O da beni seviyor sanıyordum ama yeni arkadaşlıklar kurunca ve başka bir yere geçiş yapınca bitti, gitti. Sonra bir arkadaş daha edindim. O da bana çok iyi geldi. Ona bugün de hala arkadaşım diyebiliyorum. Hala da görüşüyoruz.
Cinsel yönelimimle alakalı sorularım çocukken başlamıştı. Bunun daha öncesine dayanır. Hatta neyse aradan seneler geçti. Bu sefer babamdan kaçmak için ben o yurtlarda kalmaya devam ettim. Liseyi açıktan okudum falan. İlerleyen yıllarda biriyle tanıştım. Çok güzel bir kız. Çok da tatlı gözleri. O biçim bakınca içim açılıyor falan öyleli bir güzellik. İçten içe çok sevmişim o zamanlarda. Şu sıralar ona çok tutuk olduğumun farkındayım ama o zamanlar açıklayamıyordum. Kabul edemiyordum sanırım. Hala görüşüyoruz ama hala açılamadım. Onun daha önce hemcinsiyle ilişkisi oldu ama benim hiç olmadı. Bu işler nasıl yürür bilmiyorum. Ayrıca yakın arkadaş olduğumuzu da ifade ediyoruz. O yüzden hepten bilemiyorum. Bu arkadaşlığımızı bozmaya değer mi? Ya bunu kabul edemezse, beni sadece arkadaş olarak görüyorsa diyorum. Ve arkadaşlığımı da kaybetmek istemiyorum. Ondan uzaklaşma düşüncesi beni çok üzüyor. Sanırım kör kütük aşığım ama diyorum ki. Hadi o da itiraf etmekten korkuyorsa ve bu geç kalınmış bir aşka dönüşürse diye ona sarılma düşüncesi bile içimde huzur dolu hissettiriyor. Onunla bir sahilde oturup saatlerce denizi izlemek ve her konu hakkında konuşmak isterdim. Dizine yatmak, elini tutmak isterdim. Tüm yolları onunla yürümek isterdim. Omzunda ağlamak, yanında uyumak, sımsıkı sarılmak isterdim. Ondan gelecek iyi ya da kötü her şeyi kabul de ederdim. Ama zaten mesafeler var aramızda. Ben genel olarak korkağın tekiyim zaten. Şu an yaklaşık bir haftadır konuşmuyoruz. Mesajlarıma cevap vermiyor. Bilmiyorum umarım iyisindir. Sadece depresif modundasındır. Burayı hiç okumayacaksın. Belki okusan da ben olduğumu bilmeyeceksin ama seni çok seviyorum ve hep sevicem bebeğim benim.
Konu nereden nereye geldi ama şöyle bir toparlamam gerekirse şu an bu sınavı kazanamaz da okula devam edemezsem pek de sağlıklı olmayan bir hayat beni bekliyor olacak. Yalnız, mutsuz, aşık, huzursuz bir biçimde sıfırdan matematik öğrenmeye çalışıyorum. tek motivasyon kaynağım abim. Bana tek maddi ve manevi yardımcı olan kişi de abim. O olmazsa akıl hastanesine yatmıştım çoktan. Umarım kendinizi hiç bir zaman derin yalnızlıklar içinde hissetmek zorunda kalmazsınız. Çünkü çok berbat bir his. Kendinize dikkat edin.