Ben aslında ne diyeceğimi bilmiyorum. Buraya birkaç kez mektup yazdım. Hepsinde aşırı depresif, intihara meyilli bir haldeydim. Şu an çok durgunum. Hayalet gibiyim, sadece varım.
Benim hikayem de bir başörtüsü, cemaat yurdu, tesettürlü, ateist hikayesi. Aynı şeyler yani. Ama bugün buraya bu hikayeden konuşmak için yazmıyorum. İki konudan bahsedeceğim:
Ben benliğimi kaybettiğimi düşünüyorum. Mezuna kaldım. Üniversite sınavına tekrar hazırlanıyorum ve Haziran ayından beri ailem şehir dışında okumama izin versin diye hayırlı evlat rolü yapıyorum. Ama bu hayırlı evlat rolü onlara olan toxic bağlılığımı geri getirdi gibi hissettiriyor. Onlar beni sevmiyor değil ama koşullu seviyorlar. Ama ben, beni koşullu seven ebeveynlerimi sevmeyi bırak yüzlerini bile görmek istemiyorum. Onlara bağlılık hissetme düşüncesi midemi bulandırıyor. Bir yandan da acaba doğru mu hissediyorum diye kafayı yiyorum. Onlara duyacağım bağlılık onlar için yapacağım fedakarlığa dönüşebilir – ki bu en kötü kabusum. Korkuyorum, ailemi sevmekten korkuyorum.
Varoluşsal yalnızlık yaşıyorum çok fazla. Zaten ailevi problemlerimden insanlara bir sevgi hissetmiyorum. (Yukarıda ailemi sevmekten korktuğumdan bahsettim. Oradaki sevgi, sevgiden çok hastalıklı bir bağlılık) 19 yaşındayım. Ne bir sevgilim oldu ne de çok yakın bir arkadaşım. Şu an bir arkadaşım ölse bile umurumda olmayacak kadar sevgi hissiyatım eksik. Ailemden gizli psikiyatriye gidiyorum, ona sorduğumda dönemsel olabileceğini söyledi. Ama bu durum bende hep olan bir şeydi. Aileme olan hastalıklı bağlılığım dışında hiçbir insanı gerçekten sevdiğimi hatırlamıyorum. Bu durum beni çok üzüyor çünkü yalnızlıktan bıktım. Etrafımda tüm dünya da olsa ben yine yalnızım. İçsel olarak bu yalnızlık o kadar ağır geliyor ki hayattan gram zevk almıyorum. Cidden kendimi öldürmeye hiç bu kadar yakın hissetmemiştim. Önceki depresif zamanlarımda yaşadığım problemlerin geçebileceğini düşünüyordum. Her ne kadar aşırı intihara meyilli de olsam yarınının düşü bana güç veriyordu. Şu an ise bu yalnızlık ve hayata karşı anlamsızlık içeren bakış açım, ileride hayatım mükemmel bile olsa asla mutlu olamayacağımı hissettiriyor. Bu da “O zaman neden yaşıyorum” düşüncesini aklıma getiriyor. Bilmiyorum belki de sadece yaşamaya odaklanmalıyım ya da ölmeye. Bilemiyorum…
(Görsel: Diane Dalpra)
“Korkuyorum, ailemi sevmekten korkuyorum” için bir yanıt
merhaba şimdi nasılsın
bazen ben de nefret ettiğim düşünceler ve hislerle kapliymisim gibi hissederim bunu kendi içimde kendime acı cektirmek için yapıyor olabilir miyim? Gayet tabii ki
kafam karışık
ben ailemin yasadigi şehirde okuyorum ve bu şehirden gitmenin vereceği ferahlığı düşünüyorum hep
Ama çektiğim acıların o güne dek beni yaşamdan koparıp koparmayacagindan emin değilim
o yere güç bela vardığımda bile elimde hiçbir şey kalmayacagindan çok korkuyorum ama bu benim HAYATİM
henüz bagimsizlasamadim
ama yapacağım
rengarenk saçlarımı da rüzgarda da savuracagim
fikirlerimi de haykiracagim
ama o güne de en çok kendimi büyüyetecegim