Merhabalar, bu yazı yayınlandığında artık açık olarak okumam dileğiyle sözlerime başlıyorum. Küçük yaşta özgürlüğü elinden alınmış, başörtü zincir olup, ayaklarına vurulmuş bir genç kızım. 23 yaşında üniversite mezunuyum. Ama hâlâ kendi isteklerini dile getiremeyen, ailesi ne isterse onu yapmak zorunda olan ve itiraz etme hakkı bulunmayan bir bireyim. Kendime birey demeyi bile doğru bulmuyorum, çünkü daha kendini savunamayan bir insanın birey olabileceğini düşünmüyorum.
Yaklaşık 4-5 yıldır artık takmamak için gün saydığım mağduriyetim hakkında konuşmak istiyorum. Küçüklükten beri ailesi ne derse desin itiraz etmeyen biriydim, bunun zararını şimdi görüyorum. En ufak konuda bir itirazım olsa ve dile getirsem direkt beni susturur “bizim dediğimiz olacak, sana fikrini soran olmadı” diyerek kenara atılırım.
Annem, babam ve abilerim çok dindardır. Dindarlıkları bana zarar veriyor, benim Allah sevgime zarar veriyor, beni zorladıkça bir şeylerden maneviyatımı koparıyorlar. Düzenli namaz kılmıyorum, belki de bunun sebebi bana dayatılan başörtü baskısı. Namaz kılmak benim için çok rahatlatıcı ve mükemmel bir şey. Hayattaki en güzel şey olarak tarif edebilirim. Ne zaman daralsam kalkar kılarım, ama bunu kesinlikle ailemden gizli yaparım. Hiç kimsenin namaz kıldığımı bilmesini istemiyorum çünkü görürlerse hep benden daha fazlasını daha baskıcı bir şekilde isteyeceklerini düşünüyorum.
İki aydır konuyu açmak için gün sayıyorum. En sıkıntı yaratacak kişi büyük abim. Bu yüzden, yaklaşık 10-12 gün sonra onun gideceği bir zaman var ve o gitmeden bir iki gün önce artık istemediğim konuyu açacağım. Ne olursa olsun artık takmayacağım. Kendim için ilk defa bir şey için mücadele etmek istiyorum. Ve bunu gerçekleştireceğim… Ve başarı mektubunu buraya yazacağım, saçlarımı şekilden şekile sokacağım, maşalar yapıp savuracağım günler çok yakındır…
(Görsel: Diane Dalpra)