Merhaba, buradaki çoğu yazıyı okudum ve birçok insanın benzer hisleri paylaştığını gördüğüm için çok üzgünüm. Keşke her şey daha farklı olsaydı, keşke bizi başımızdaki örtüyle tanımlayıp çıkartmak istediğimizde bu derece yargılamasalardı.
Ben 13 yaşında 8. sınıfa geçerken kapandım. Beni kimse zorlamadı, fakat o dönem çevreden yaşıtlarım kapandığında benim için de “Zeynep ne zaman kapanacak artık?” denildiğini duydum ve çok üzüldüm. Bakın, bu laf benim yüzüme bile söylenmiyor ve zaten 13 yaşındayım. Neyse, sonra zaten illa ki bir gün kapanacaktım deyip okul başlamadan kapandım ve bana “Açılacaksan kapanma, kapanıp açılmak çok çirkin gözüküyor.” denildi. O yıl en yakın arkadaşımla konuşmalarımızı hatırlıyorum, o açıktı ve benim de henüz kapanmam fikrine katılmıyordu. Ama kapanmıştım artık aramızda. “Keşke örtü takmamı engelleyen bir hastalığım olsa falan.” diye konuşuyorduk. Bunun yapmak zorundayım, ama keşke hasta olsam da yapmam engellense yani?
Bu durumu sorgulamadan yıllar geçti. Lisede sınıfta tek kapalı bendim, yine de çok fazla sorgulamadım. Tesettür gerekli diye düşünüyordum ama buna gerçekten inandığım bir zaman hiç olmadı aslında. Herkesin sıcaktan bunalıp ya da istediği kıyafetleri giyemeyip açılmayı düşündüğü zamanlar olmuştur, ama “mümkün değil” diyerek bunları vesvese diyerek hiç bunun üstüne gitmedim.
Ben şu an üniversite 2. sınıfa gidiyorum ve aslında ipin ilk koptuğu yer geçen seneydi. 1. sınıfta hem daha ucuz hem de ortamı çok iyi diyerek hiç istemememe rağmen ailem beni bir cemaat yurduna gönderdi. Haliyle bütün arkadaşlarım kapalı ve dinine bağlı insanlar. Ben de uzak değilim, namazlarımı kılıyorum, elimden geldiğince bir şeyler yapıyordum, ama onların konuşmaları hep abartı geliyordu ve onlarla konuşurken hiç gerçek fikirlerimi belirtmiyordum. Ben öyle olmak istemiyordum ve “Acaba herkes kapalıyım diye benim de onlar gibi düşündüğümü mü sanıyor?” diye düşünüyordum. Aklıma sürekli açılma fikirleri geliyordu, ama “olmaz” diyerek içime atıyordum. Açılmak istediğimi kendime itiraf etmem bile çok zaman aldı ve bu dönemde inanın kimseyle tanışmak istemiyordum. Halbuki ilk üniversite senemde daha sosyal olmak istiyorum, ama bu şekilde değil, böyle görünürken değil.
Yurda giderken her akşam ağlıyordum. Ben ne yapacağım? Bunu aileme nasıl söyleyeceğim? İnsanlar ne diyecek diye kendimi yiyip bitirdim. O dönem açılan birkaç arkadaşımla konuştum, kendi yaşadıkları şeyleri anlattılar. Onlarla konuşunca umutlanıyordum, ama hala çok korkuyor ve insanların ne düşüneceklerini aklımdan atamıyordum. Bu fikri ailemden ilk defa abime söyledim. Bir gün yurtta ders çalışırken ağlamamı durduramadım ve artık birine söylemem gerek diyerek abimi aradım. Nedenini sordu, içimden gelmiyor dedim, çok zorlanıyorum dedim. Her zaman beni desteklediğini söyledi. Çok sevindim tabii ki, ama hala içim rahatlamamıştı. Annem ve babamdan asla böyle bir tepki almayacağımı biliyordum.
Yaz tatilinde bir akşam anneme söyledim. Bana “saçmalama” dedi. “Beni korkutuyorsun, söyleme böyle şeyler, alışırsın” dedi. “Sanki yeni kapanmışsın gibi açılıp saçılmak mı istiyorsun öyle ne olacak” gibi şeyle söyledi. Kendimi anlatamadım. Dışarı çıkmak istemiyordum, kendime yeni kıyafet almak istemiyordum, sürekli aynı şeyleri düşünmek istemiyordum. Bazen ailecek otururken, burada şuan açık otursam ne kadar rahatsız hissederim diye düşünüyordum.
Okulların açılmasına yakın artık babama söylemem gerek diye düşündüm. Okula açık dönerim diye düşünüyordum. Babam çok şaşırdı, anlam veremedi. Mutsuz olmam mantıklı bir sebep değildi, bunun vebalinin olduğunu söyledi. “Ben seni desteklerim ama ‘Ben koca kızım, istediğimi yaparım’ diyorsan yaparsın.” dedi. Konuşmanın başından itibaren ağlıyordum zaten, elimi yüzümü yıkamaya gittim ve döndüğümde babamın da hıçkıra hıçkıra ağladığını gördüm. Sarıldım, o an bunları söylediğime bin pişman oldum. “Yapma kızım” deyip durdu bana. Babamla sonraki günlerde aramız normaldi. Aslında ben henüz açılmamıştım ve babam bunun esprisini bile yapıyordu, bu fikre alıştı herhalde diye düşündüm. Ama sonra halamla konuştuğunu duydum, olayı anlatmış, yine ağlamış ve “Zeynep okula kapalı gitse de açık dönecek ve ben nasıl onun eski babası olacağım bilmiyorum.” demişti. Bu cümle sonraki aylarda beynimde yankılanan tek cümleydi. Babamla sıkı fıkı bir ilişkimiz yok, ama beni sevdiğini hissederdim. Aslında bütün çabalarım da açıldıktan sonra da beni sevecekler mi diye bir onay arayışıydı, ama bu cümleden sonra yapamadım açılamadım.
Artık çok daha zordu. Açılırsam sonuçları ne olacak? Babam neden öyle bir şey söyledi diye kendimi yiyip bitirdim. Yine kendi kendime ağlarken bir gün online terapiye başladım. Artık düşüncelerimin sağlıklı olmadığının farkındaydım. Hala terapiye devam ediyorum.
En son yaşanan şeylere gelirsek, yarıyıl tatilinde babamla tekrar konuştum. Bu sefer duygusal tepki vermedi. Halama söylediği şeyi sorduğumda “Ne bekliyorsun? Her şey nasıl aynı kalsın?” dedi. “Senin tek derdin babanla aranın bozulması mı? Ben bugün varım, yarın yokum. Asıl Allah’la aranı iyi tut.” dedi. “Ben de buna çabalıyorum zaten” dedim.
2 hafta sonra İstanbul’a geldim ve evden sadece sweatimin kapüşonunu takarak çıktım. Babam görünce yüzü düştü, annem de “Bu ne hal senin? Kafana taktın açılmayı, niye örtü takmadın?” dedi. O gün o kadar kötü hissediyordum ki kendimi, bir şey demedim. Bütün yol ağladım. Beni birkaç gün sonra halam aradı ve “Açılırsan baban ne kadar yıkılır” gibi şeyler söyledi. “Zaten zor da olsa yapıyorsun, içine elbet sıcaklık gelir, seversin. Sabret” dedi. Ama bu 2 yıldır böyle. Ben sürekli aynı şeyleri yaşıyorum.
İnsanları ikna etmeye çalışıyorum, fikrimi açık açık bile söyleyemiyorum. Şu an dışarıya açık çıkıyorum ama onlar kesin olarak bilmiyor ve ben böyle eve dönebilir miyim bilmiyorum. Hala çok korkuyorum, kafamda sürekli senaryolar kuruyorum. Bu kadar korkak olmasam keşke… Kendi fikrimin arkasında durabilsem ama yapamıyorum. Yemin ederim çok yoruldum. Kapalı dönersem her şey baştan yaşanacak açık dönmeye de benim gücüm yok.
Umarım hepimiz bir gün içimize sine sine istediğimiz hayatları yaşarız. Gün sonunda hepimiz yalnızız, kendimizle baş başayız. Kendinizi sevin,
kadınlar gününüz kutlu olsun.