Merhaba, okuyan. Yaşım 20, size Almanya’dan yazıyorum. 12 yaşında ortaokula başlarken kapandım, çünkü yaramaz ve cıvıl cıvıl bir kızdım. Ailem beni bu şekilde “iyi kız” olarak göreceklerini umuyordu. 8 yıl sonra hala asi ve “büyümeyen” bir kadınım. Annem ailesinden, psikolojik/fiziksel/dini şiddet görmüş ve bir dergahta büyümüş, Almanya’ya gelmeden önce hayalleri olan 17 yaşında bir genç kızmış. Babam ise Almanya’da bir dergahın içinde büyümüş 19 yaşında bir gençmiş. Aile içinde görücü usulü evlenme onların hikayesi. Annem yaş aldıkça dışarıya karşı dindar, hüzünlü, babam dışında arkadaşları olmayan bir kadın oldu. Babam ise babalığı anlamayan, büyümeyen, lakin açık görüşlü bir adam.
Gelelim bana: Geçen yıl yakınımızda büyük bir şehirde üniversiteye girdim ve size temin ederim ki üniversite sizin o ufak, tanıdık ve cansız dünyanızı değiştirecektir. Artık evden çıkarken ilk yaptığım şey başörtümü türban şekline dolamak ve üniversitede tanıdığım şıngır küpelerimi takmak, çünkü ailemden uzak durunca istediğim gibi ya da olduğum gibi olabiliyorum. Geçen yıl başörtüsünü çıkarmak istediğimi, utanarak anlattım ve tek geri dönüş annemin bağırması oldu. Ne yaptığımın umurunda olmadığını açık etti. Açılırsam beni aileden saymayacağını ve kendime kalacak bir yer bulmam gerektiğini söyledi (ne işim var, ne de birikmiş param). Babamınki ise her zamanki vurdumduymazlığı idi.
Bilmeniz lazım, yaşım 20 ve bedenen bir kadın olabilirim, ama benim gibi bir ailede iseniz, siz her zaman en güçsüz ve en kırılgan bireysiniz. Burada, benim ferahlığım için tek çözüm ya evlenmek ya da iş bulup ailemden çok uzaklaşmak. Umarım kimse benim durumuma gelmez. Hatırlanıyorsunuz.