İki gündür art arda denk geldim sayfanıza. Edebiyat öğretmeniyim, yeni mezun oldum daha doğrusu. Küçüklüğümden beri yazıyor, aynı zamanda çiziyor olduğumdan hiç bu kadar zor gitmemişti elim kelimelerime. Gerçi uzun süredir böyle, yazıp çizdikleri yüzünden insan baskı görünce onlardan da kaçıyor. Bu sefer de duygusuz oluyor. İnsanları memnun edemeyeceğimiz apaçık. 22 yaşındayım. Dile kolay 22. Şiddet mi görmedim, hakaretlere mi maruz kalmadım. Polise gittiğimde bile hissettiğim yalnızlık tarifi belli bir durum değildi. Üniversite sınavına hazırlanırken babam öldü. Annem her zamanki sorunlu hâliyle bu sefer benden çıkardı ona olan tüm nefretini. Ölmesinden bile nefret etti belki. Bu durumda ise kurban bendim. Günah keçisi olarak denek çocuğunu, en büyüğünü seçti elbette. Bana yakıştırmaya cüret ettiği o iğrenç kelimelerin hiçbirini hak etmedim.
Tacize uğradığımda beni değil tacizciyi düşünmesini hak etmedim. Bedenime verdiği zararları hak etmedim. Beni her koşulda güvensiz hissettirip yapayalnız bırakmasını hak etmedim. Ama yetmedi ona. Bana sarf ettiği iğrenç kelimeleri kendinden bilmesi gecikmedi. Bizi düşünmeksizin bir adamın peşinde koşturdu durdu, sesimizi duymadı. Esasında umurunda bile olmadı. Ondan nikahsız hamile kaldığında gelip bana ağladı. Her zamanki gibi anne bendim. Hata yaptığını asla kabullenmedi, basireti bağlanır çünkü annem gibilerin. Günahsızlardır, ama kızını bile ne idiği belirsiz kocasından kıskanır. Kendisi günahsızdır ama kızı dahi olsa kocası için tehlikedir böylelerinin. Etimle kemiğimle iğrendim, nefret ettim ondan. Kendime ev tutup hayat kursam dahi okul sebebiyle kısa sürdü. Tekrar yanlarına dönmek zorunda kaldım. Nefes alamadığım o dört duvarın arasından sesleniyorum. Pes etmedim. Sesine, yüzüne hazmedemediğim insanlarlayım. Ama artık yapabileceklerimden korkuyorum. Çok korkuyorum.