Ruhum bedenimden çekiliyor. Çünkü öylesi özgür bir ruhun bu kadar bağnaz, millet için yaşayan bir bedene ait olmadığını biliyor. Merhaba, usanmış bıkmış ne yapacağını bilemez bir şekilde karşınızdayım. Mahvoldum, bittim, tükendim, ben ben değilim. Başka biri olmak üzere her günü aynı güncesine yaşıyorum. Biri kolumdan tutup şöyle bir silkelese beni. Dese ki “Bu sen değilsin.”
Haftalarca kendimi eve kapatıyorum, yurttaysam yurttan asla çıkmıyorum. Kendimi aynada görmekten nefret ettiğim için çoğu kere okula bile gitmiyorum. Mutlu, huzurlu değilim. Olmadığım gibi biriyim, nefsim artık işlerin çığrından çıktığının farkında. Bugün kadın bir hoca bana dedi ki “Nefsinin de senin üzerinde hakkı var.” Evet, nefsimin de hakkı var, beni yoldan çıkarmıyor, ben olmamı istiyor. Ona rağmen bile uymuyorum ona. Allah sorar mı birgün bundan da hesap? Başörtümden ölesiye nefret ederken her anda takmam gerekiyor. toksik bir aşk gibi bizimkisi. Birbirimize bazı sebeplerden bağımlılıklarımız var bırakamıyoruz. 20 yaşındayım.
Güzel bir bölümüm, iyi bir annem var. Onu ikna ederim ama… Millet onu üzerse? Onu ikna ederim ama… Gönlünden istemezse? Azıcık önden saçım gözükse direkt çekiştirirken boneyi, ben komple açacağım o saçları dersem tek yaptığı senede bir oruç tutup başını kapatan ama namaz kılmayıp tesettürü böylesine abartan anneme? Ne yapacağım ben? Saçlarım sadece özgürleşsin istiyorum ama benden küçük kız kardeşim ise abartarak yaşamayı seviyor hayatı. Ya o bununla yetinmez beni bahane ederek annemi üzerse? Keşke biraz aklı başında olsaydı da birlikte çıksaydık bu yola ama o abartacağı için annemin üzüleceğini biliyorum. Sırf bu yüzden de istediğim hayatı yaşayamıyorum. Bu da benim kaderim mi? Kadersizliğimi mi? Bilmiyorum. Sadece kendisi için yaşayıp asla azla yetinmeyeceğini bildiğim kardeşimden nefret ediyorum.