Yazılan hikayeleri okumaya gücüm olmadı. Aslında benzer hikayelerden, yazılan kaderi yaşamaya mahkum edilmiş kız kardeşlerimden güç almam gerekir ama yapamıyorum. Sanki hayatımın son evresindeyim. Ya bir mola vereceğim ya her şeye gerçek bir son. 11 sene önce kapandım. 21 yaşındayım. Küçükken etrafımdaki herkes benimle aynı olduğu için bunu liseye geçene kadar sorun haline getirmedim. Sorgulamadım. Sadece ortaokulda, beden eğitimi dersinde vücudumu kapatacak şeyler bulurken zorlandığımda, herkes kısa kollu tişörtlerle gezerken benim vücut hatlarımı belli etmemek için tişört üstüne hırka giymek zorunda kaldığımı fark edince dert ediniyordum. Bu kadar. Lise 2’de açılmak istediğime karar verdim. Ailemin çok net sınırları vardı. Annem dünyası başına yıkılmış gibi tepkiler verdi. Babam bana ömrüm boyunca duymadığım kadar ağır sözler söyledi ve sonra hiç konuşmadı. Günlerce yemek yemedim, sadece ağladım.
Ekonomik özgürlüğümü elime almadan bunu yapamayacağımı anlamıştım, artık çaresizce kabullendim. Lise 3’te dayanamadım tekrar dile getirdim. Yine olmadı. Ama anlayışlı olmaya başladılar. Tırnak uzatmama bile laf eden babam artık ojelerime, rujuma, kısa kıyafetlerime karışmıyordu. Sonra üniversiteye geçtim. Kendimi kabullenmiş miydim yoksa boyun mu eğmiştim bilmiyorum. Her şey güzeldi. Üniversite 2. sınıfım. Başörtü bana yük olmasa da kendimi kabullenemiyorum hiçbir şekilde. Takarım, dert değil ama istemediğim şeyi neden yaşamak zorundayım. Tekrar babamla konuştum. Ben şu an kapalıysam sizi karşıma almak istemediğim için kapalıyım dedim. Duygularımı yine önemsemediler. Bizim için olmadığın biri gibi görünmene gerek yok, nasıl mutluysan öyle giyin demediler. Artık manevi olarak hiçbir şey hissedemiyorum. Sanki terk edildim.
Ben inancını gerçekten yaşayan bir kadındım. Açılsam da yaşayacaktım ama buna fırsat vermedikleri için her şeyden soğudum, uzaklaştım. Uzaklaştığım için kendimi suçladım. Sen böyle bir ailede büyüdün, böyle yetiştin. Aklından nasıl dinden çıkma düşünceleri geçer diye. Nefes alamıyorum artık. Kendime düşünme, sorgulama hakkı bile tanımamışım. Kendim olma imkanı vermemişim, vermemişler. Bazen bu şehirden kaçmak istiyorum. Yaşamak bana ağır geliyor artık. Hayat tuvalinin fırçası benim elimde olmadıktan sonra bu resmi sürdürmenin, tuvali izlemenin ne mantığı var bilmiyorum. Kaçsam ne yapacağım? Okulum burada, arkadaşlarım burada. Gitmeden yaşayabilmek, kendim olabilmek istiyorum. Sıkışıp kaldım. Beni dinleyen anlayan yanımda olan arkadaşlarım var ama insanın anne babası sesini duymadıktan sonra bütün dünyaya haykırsa da yüreği soğumuyor. Bu dünyanın sınavı bir kadınlara mı anlamıyorum. Doğduğum ev kaderim olsun istemiyorum ama değiştirememenin yükünü de taşıyamıyorum.
“Bu dünyanın sınavı bir kadınlara mı anlamıyorum” için bir yanıt
Kalemin öyle güçlü ki, başkalarının yüreğinden geçenlere de erişebiliyor. Yazdıklarını okurken insanın gözleri doluyor. Belki de sadece aynı şeyleri yaşıyoruz. Kendime açmaya bile zorlanıyorken buradan okumak çok farklı hissettirdi, teşekkür ederim.