Ben 11 yaşında, adet olduktan hemen sonra kapandım. Okulda adet olduğumu anladığımda çok korkmuş ve yanımdaki arkadaşıma bile ne olduğunu söyleyememiştim. İçimden artık günahlarım yazılmaya başladı diye deli gibi korkuyordum. Evet, küçücük bir çocuğun ilk düşündüğü şey; ne kadar günah işleyeceğiydi.
Uzun zamandır zaten kapanacağımın bilincindeydim.10 yaşındayken baba tarafı bile “Ne zaman kapanacaksın?” tarzı sorular soruyordu. Ben de “Zamanı gelince.” diyordum. Ve işte adet oldum. Artık zamanı gelmişti.
Anneme eve geldiğinde durumu açıkladım. Bana “Artık kapanman gerekiyor.” dedi. Beni hiçbir şekilde uyarmadı. Bunun çocukken verilebilecek bir karar olduğunu falan söylemedi. Sadece “Bunu yapman gerekiyor.” dedi. Bilinci olmayan çocuk benin ise, açık olmak gibi bir seçeneği hiçbir zaman olmadı.
Okulum imam hatipti. O yüzden çoğu kişi benim gibi kapalıydı. Bu yüzden bunun rahatsızlığını ilk çektiğim yer sanırım dershaneydi. Dershanede benim gibi kapalı sadece bir kişiydi. Ben kendimi gerçekten çok kötü hissediyordum. Sürekli kendimi “Onlar cehennemlik, sen doğru olanı yapıyorsun.’ gibi zırvalıklarla ikna etmeye çalışıyordum.
Çok yobazdım. Sürekli insanları bu açık bu kapalı diye içimden yargılar, neden kapanmadıklarını sorgulardım. Çocuktum işte, ailemden gördüklerimi yapıyordum. Çocukken rahatsız olduğum ikinci yer sanırım açık kuzenlerimin yanıydı. Onlara nedensizce benim de açık olabileceğimi kanıtlamaya çalışıp evde de açık olmaya çalışıyordum. Sürekli bir savaş halindeydim. İnsanlar sürekli bana bakıyor ve beni yargılıyordu. Fakat ben doğruyu yaptığımı düşündüğüm için çok umursamıyordum. Zorla kapandığımı söyleyip durmalarını da takmamaya çalıştım.
Liseye geçtiğimde ancak 10. sınıfta bazı şeylerin farkına varmaya başlayabilmiştim. İnsanların çoğu kapalı değildi. Hatta müslüman olan insanlar bile aşırı dindar değildi. Kendi ailemin bana sürekli namaz kıl deyip durmalarından sonra tüm bunlar garip gelmişti. 10. sınıfın ilk 6 ayı çok büyük bir depresyona girdim. O depresyondan sonra insanlara artık kapalı imajı vermek istemediğimi fark ettim. Çünkü herkesin kapalılar hakkında bir önyargısı oluyordu. O yüzden internetten tanıştığım birine çoğunlukla yüzümü paylaşmak istemiyordum. Beni kafalarında farklı tanımlamalarından nefret ediyordum.
O günlerden birinde sürekli anneme açılacağımı söylemeyi düşündüm. Eve geldiğimde ise dayanamayıp söyledim. Annem çeşitli manipülasyonlarla “cehennem var kızım.” diye diye bir şekilde beni yapmamaya ikna etti… Ve bir daha asla bu konuyu onunla konuşmadık. Aradan iki yıl geçti. Bu iki yıl boyunca kafayı yediğim ve kendimi bunun yüzünden sürekli kötü hissettiğim zamanlar oldu. Artık çok da fazla başörtüye dikkat etmiyordum. Boynuma başörtüsü dolamıyordum, çünkü boğuluyor gibi hissediyordum. Sürekli kendimle iç savaş halindeydim. Bunu istemiyordum fakat sürekli günah diyip kendimi avutmaya çalışıyordum. Gerçekleri görmezden geliyordum. Uzun bir süre kapalı influencerlara bakıp kendimi özendirmeye bile çalıştım fakat olmadı. Bir noktadan sonra bunu aslında hiçbir zaman yapmadığımı, çocukken aldığım saçma bir karar olduğunu fark ettim. 11 yaşındaki hiçbir çocuk bu kadar önemli bir kararı veremezdi, ama annem benden bunu beklemişti.
Son bir aydır kararımdan fazlasıyla emindim. Durumu psikoloğuma açıkladığımda bile ağladım. Psikoloğum beni destekleyeceğini söyledi. Genel olarak ondan aldığım cesaretle 12 mayıs günü açıldım.
O gün kuzenime gidiyordum ve kapüşonluyu kafama çekmiştim. Başörtü takmamıştım. Annem niye takmadın diye sorduğunda yine ağlayasım gelmişti. Her neyse işte birkaç dakika açık dolaştım ve minibüse açık bindim. Çok garip bir histi. Saçlarımın arasından rüzgar geçiyordu ve artık kafamda bir fazlalık yoktu. 7 yıllık esaret sona ermişti. Kuzenimden döndüğümde de minibüse açık bindim. O gün en kötü saç günlerimden biri olmasına rağmen kimse beni umursamıyordu. Oysa kapalıyken daha çok dikkat çekiyordum ve bakışlar daha fazla üzerimdeydi. Beni daha az dikkat çekici yapması gereken şey, bende nedense tam tersi etki yapmıştı.
Eve geldiğimde bugünün anneler günü olduğunu fark ettim. Anneler gününde, annem yüzünden aldığım bir karardan kurtulmuştum. Ne büyük bir ironi, değil mi? Ertesi günde açık saçlarımla dolaştım ve olmam gereken kişinin bu olduğundan daha da emin oldum. Kendimi bu şekilde çok iyi hissediyorum. Artık cehennemlik olduğumu da düşünmüyorum. Bunun yüzünden yıllarca mental sağlığımdan oldum. Bu şekilde istemeyerek asla yaşayamazdım. Ayrıca sırf bir saçım gözüktü diye beni yıllarca cehennemde yakacak bir tanrının merhametini sorgularım. Aileme durumu sınavdan sonra psikoloğumla birlikte açıklayacağız. Bu konuda gerçekten büyük bir şansım olduğunu itiraf etmem gerek. Şu an yks sınavına hazırlanmaya çalışıyorum. Çok az bir zaman kaldı ama mezuna kalmayı düşünmüyorum. En berbat üniversite gelse de sırf bu aile evinden kurtulmak için yazacağım.
Zorlu bir süreçten geçiyorum ama hepsinin bir gün düzeleceğine inanmak istiyorum. Tünelin sonundaki ışığa inanmak istiyorum. Siz de vazgeçmeyin. Eğer başörtü takıyorsanız bunu bilinçli bir iradeyle mi seçtiğinizi yoksa ailenizin çeşitli manipülasyonlarla mı yapmak zorunda kaldığınızı iyi düşünün. Ben bunu çok sonra fark edebildim. Belki de acı çekeceğimi bildiğim için bu kadar geç fark ettim, artık bilemeyeceğim. Hayatımın sonradan nasıl olduğunu belki tekrar yazarım, okuduğunuz için teşekkürler.