Bazı kız çocukları ölü doğar

Bazı kız çocukları ölü doğar. Peygamberler tarihinde anlatılan cahiliye dönemindeki kız çocukları gibi diri diri toprağa gömülürler. Gözlerini açıp karanlığı gördüklerinde, ayağa kalkıp aydınlığı solumak isterler. Ve en sonunda başarırlarda, kendilerinden vazgeçecek gibi olsalar da, her seferinde elini tutan ve ona rengarenk lunapark borcu olan çocukluğu hatırlatır hayallerini.

Doğdukları evde yaşamlarını boyayacakları renklerden mahrum bırakılarak büyürler. Oysa kız çocuğu bu dünyada kişiye verilebilecek en güzel hediyelerden biridir. Rengarenktir; her evresinin göz alıcı bir masumluğu vardır. Sevgi, merhamet, değer ve saygı ile işlenmelidir bebekliği, çocukluğu, gençliği. Kendilerini seven, güçlü, tuvallerindeki renklerle her alanda dünyayı boyayıp işleyen, kendi ayakları üzerinde duran kadınlar olurlar.

Gönül isterdi bu yazdıklarımı yaşayarak tadmış olayım; maalesef öyle olmadı. Kabul ettim, beni benden başka kurtaracak kimse olmadığını, içimdeki melodiyi sadece benim kulaklarımın işiteceğini, bu hayatta istediğim şeyleri sadece benim verebileceğimi. Doğduğum evi, geçmişi değiştiremeyeceğimi. Dik durmanın saygısızlık olmadığını, istediğin denizde yüzmenin bencillik olmadığını öğrendim.

Tek bir yaşam verilmişken, gerçekleşmemiş potansiyel ve zorluklara; duygusal manipülasyonla, benliğimi istismar eden baskılarla, mahkum edilmenin acımasızlığını gördüm, dünyaya gözlerimi açtığımda ilk gördüğüm insanların gözlerinde. Onlar ise hiçbir şeyi görmediler; yaşamaya körlerdi çünkü. Hikayem sizlerle çok benzer; eğitim, özgürlük ihlalleriyle dolu dayatmalardan ibaret. İçine doğduğum evde kendimi bulmak zor oldu. Çünkü tüm anormallikler alışkanlık giysisi ile muntazam bir şekilde normalliğe örtülmüştü. Kendimi tanıyıp yaşamı deneyimledikçe tüm maskeleri soydum tek tek. Korkulu ellerim şaşkınlık ve kırgınlığa karıştı. Nasıl bir karanlığa mahkum edilmiştim, yanlış denkleme köklerim sığdırılmaya çalışılırken…

Yola çıkmak için korkumun geçmesini, cesaretin gelmesini bekledim. Son gücüm beni başlamaya ittiğinde, korkularla çıktım kendimi gerçekleştirme yoluna. Yürüdükçe korkularım parçalanıp enerjisini cesarete dönüştürdü. Aç kaldığınızda vücudunuzun sizi yaşatmak için yağları parçaladığı gibi. Yol uzun, öğrenecek daha çok şeyimiz var. Eksik parçalarımız yolun devamında serpilmiş halde bizi bekliyor. Çok karanlık olduğunda aydınlatacak yolunuzu ona gelmeniz için. Asla pes etmeyin. Düşün, soluklanın, daha güçlü kalkın. Kendinize sarılın sımsıkı. Nefesiniz kesildiğinde hayalleriniz soluğunuz olsun.

Çok çalışın; şimdi bu yazıyı okurken çok yalnız hissediyorsun, benim gibi. Ama yakın gelecekte belki de aynı kampüste karşılaşacağız seninle. Bu sefer toprağın altında değil, üzerinde olacağız. Karanlığa alışmış gözlerimiz güneşe hemen alışıp açacak gözlerini. Gördüğümüz güzellik ağlatacak bizi. Saçımızı rüzgar okşarken, babamızın hiç saçlarımızı okşamayan elleri gelecek belki aklımıza. Saçlarımıza papatyadan taç yapmak istediğimizde bunu annemizden öğrenmediğimizi fark edip dolacak gözlerimiz. Sonra birer birer dökülecek göz yaşlarımız, kurumuş toprağımıza. Bembeyaz papatyalar pıtır pıtır çıkacak. YouTube’dan yazacağız papatyadan taç yapımı diye; keşke her şey bu kadar kolay olsa…

Geçecek. İlerde diğer kız çocuklarının hayatlarına dokunacağız belki de. Yaralarımızın yara sararak kabuk bağladığını fark etmeden… Kampüste ya da başka bir yerde tanışmak üzere hoşça kalın. 🌼

(Anlatmadıklarım: dışarı çıkma yasağı, evlatlıktan reddedilmek, maddi desteğin kesilmesi… ve daha fazlası)

“Bazı kız çocukları ölü doğar” için 4 yanıt

  1. Konuşmak istersen yaz Crisjm1310 ( benzer durumlar yaşadım ama çoğunluğunu çözdüm sayılır)

  2. yazın hislerime tercüman oldu fazlasıyla, teşekkür ederim.kampüste ya başka bi yerde tanışmak dileğiyle 🙂

  3. O kadar güzel yazmışsın o kadar güzel anlatmışsın ki..Buzdağının görünen kısmı sadece bunlar belli ama yine de çok güzel.Papatyalar koysunlar yoluna güzel insan🌼💐🫂

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir