Üniversiteye başlayacak bir genç kızın en büyük hayallerinden birinin açılmak olması çok garip hissettiriyor. Tabii, bunların yanında bu kararın gerçekleşmesi için yeterli imkânlara ve güce sahip olup olmadığım sorusu geliyor akla. Elbette bunları kaldırabilecek güce sahibim fakat kötü senaryolarla sınanacağımı düşünmeden edemiyorum. Örneğin, manevi bakımdan desteğe ihtiyacım olacak; tek başıma yüklenmek de sıkıntı değil fakat 19 yıllık hayatımda sürekli bir şeyleri idare edemez, sorumluluk alamaz gözüyle baktılar bana. Öz güvenimin paramparça bir halde olduğunu tahmin edebiliyorsunuzdur, en azından bu konuda öyle.
Kendime bir hedef koydum; bu sene içinde açılmak istiyorum ve eminim ki çok zorlanacağım fakat önceden bu eylemin neyle sonuçlanabileceğini iyice düşünmem gerekiyor. Ne gariptir ki birilerinin sizin en masum tercihlerinize bile çirkefçe yaklaşabileceği düşüncesi… Bu süreci kaldırabilmek için en çalışkan halimi ortaya koymam gerekebilir, ama artık kendim gibi olabilmeyi öyle çok istiyorum ki… Yani düşünün, senelerce kendinize çok yabancı kaldınız ve artık o adımı -korkutucu gelse de- atmak istiyorsunuz. Demek ki aşmamız gereken ciddi bir engel var ama denememenin pişmanlığı altında ezilmek istemiyorum. Açıkçası, en umutsuz durumlarda bile talihli bazı gelişmeler olabileceğini düşünüyorum.
“Denememenin pişmanlığı altında ezilmek istemiyorum” için 15 yanıt
Bende ayni durumdayim aslında açilma konusunda tam emin değilim ama açıkken daha mutlu olacağim gibi hissediyorum ve bu sene üniye başliyacağim , İnstagramin varmi varsa oradan dertleşebiliriz konuşuruz
Twitter hesabım dangershecreates bana buradan ulaşabilirsin
Ben de 19 yaşında, ailesinden gizli bir şekilde üniversiteye giderken açılan biriyim. Babam üniversitemin bir alanında görevli, dolayısıyla sürekli onunla okulda karşılaşma riski içindeyim ve bu stresle baş etmek o kadar zor ki. Tüm planlarım hazır aslında, yakalanırsam evden ayrılmayı düşünüyorum, maddiyat vs. her şeyi planladım. Ama hazır planlarım bile stresimi engelleyemiyor, derslere gitmek bir zulüm oldu benim için. Fazla mı korkağım, neden yapamıyorum bilmiyorum; belki ben de senin gibi sonuçları kestiremediğim için bu kadar çekiniyorum. Sen ne tür şeyler kastediyorsun bilmiyorum ama ben bu işin sonunda hayatım için endişe duyuyorum. Bir yerlerde aynı hisleri paylaştığım birileri olması, bunları okumak, neden bilmiyorum ama yalnız hissetmemi engelledi ve biraz da olsa umut oldu bana. Umarım tamamen özgür olduğumuz günlerimiz gelir🫠
Merhaba çözebildiz sorununuzu
Hayır, yakalanmayı bekliyorum. En iyi Kasım’a kadar beklemeyi planlıyorum çünkü Kasım’da bir bursum başlayacak, maddi açıdan daha iyi bi durumda olacağım. O zaman da açıkça karşılarına geçip söylemeyi düşünmüyorum dediğim gibi canımdan endişe ediyorum. Ama okulda açık yakalarsa evden ayrılacağım direkt.
Merhaba. Sana nasıl yardımcı olabilirim bilmiyorum ama öyle bir tehlike anı için telefonuna Kades uygulaması kayıt ol, konumunu hep açık tut. Yardım istediğin anda en yakın polis ekibi bulunduğun adrese geliyor. Bu duruma gelmeden önce yapabileceklerini araştırmak için Mor Çatı vakfına mail at, telefon et cevap veriyorlar. Kadın sığınma evleri son çaren olsun ama umarım gerek kalmaz. Onların da kalma süresi 6 aymış. Evden ayrılsan da seni bulabilecekleri yer okul olacak nasıl bir ailen var korkutmak istemem ama İnstagram’da, Twitter’da geçebileceğin tüm kadın dernekleri ve kadın hakları savunucusu avukatları takip et ve iletişime geç. İnstagram’da Sebuka_com hesabı Avukat Aslıhan Karataş’a ait, yine sosyal medyadan Avukat Tuba Torun’a da ulaşabilirsin. Bulunduğun şehrin barosunun instagram/X sayfasına gir kadın avukatları bul. Web sitesi varsa kadın hakları komisyonu üyelerinden bulabilirsin. Kadın cinayetlerini önleyeceğiz platformu ile de iletişem geçebilirsin. Bakanlığın Şönim şiddet önleme hattı var prosedürleri nasıl bilmiyorum ama en olmadı onları arayabilirsin. ALO 183
Bu linke de bal lütfen. Çaresiz değilsin.
https://kadinininsanhaklari.org/destek-almak-icin-basvurulabilecek-kurumlar/#:~:text=3.%20Alo%20183%20Aile%2C%20Kad%C4%B1n,konukevleri%20ile%20ilgili%20bilgilere%20ula%C5%9Fabilirsiniz.
Belki de korktuğunuz gerçekten babanıza yakalanmak değildir…
hakikat içten içe sizi rahatsız ediyor olabilir mi? O büyük hakikat…
kişisel hazlarımıza, istek ve arzularımızın sınır tanımazlığına kurban ettiğimiz o temel ve büyük hakikat…
yaratılmış olmayı sindirememiş yada kabullenememiş, kendini ve hazlarını tanrılaştırmış insanın derinlerden gelen “hakikat bu değil” çığlığı… Yarın geç olabilir arkadaşım. Hakikat üzere bir yaşam en doğrusu… Haz peşinden koşmak pişmanlıktan başka bir sonuca ulaştırmaz.
yani hayattaki baskılardan kaçıp birilerine içimizi dökmeye çalışırken bile senin gibi birkaç kişi gelip bizi manipüle etmeye, aslında kapanmak istediğimize vs. ikna etmeye çalışıyor, zaten ülkecek bu konuda ne kadar kötü bi durumda olduğumuz burdan bile anlaşılır. merak ediyorsan söyleyeyim, beni rahatsız eden tek şey can korkusu. zaten kapalı olmak istesem 8 senedir dışarda açılıyorum bi noktada fark eder kimsenin haberi yokken bırakırdım. herkes bu ibadeti mantıklı bulmak ve uygulamak zorunda değil. ha söyleyeyim, herkes müslüman olmak zorunda da değil, inanç birinden görüp özenerek sahip olabileceğin bi şey değil çünkü. inançlı bi ülkede doğmak inançlı olmaya yeterli değil. bence söylediğin şeyin birinin hayatının hangi acısına dokunacağına dikkat etmelisin. te**vüze uğramış birine çıkıp belki zevk almışsındır boşver denmez. kusura bakma veya bak ama, çocuk yaşta birine zorla bi ibadeti yaptırmaya çalışmak da, bu konuda sistematik olarak canıyla tehdit etmek de çocuk t*cizidir.
Erkek kılından farksız saç kılının serbest olmasını istemenin neresi hakikat! Saçmalamışsınız lütfen arap kurallarınızı başka yerde pazarlayın. Burada bir geçerliliği yok! Bir kadının her gün kafasına iğneler batırarak, ay saç telim gözüktü mü, bandanam kaydı mı, oram açıldı mu buram gözüktü mü diye sürekli kontrol mekanızması ile kendini sansürleyerek, tüm gün nefes almayan saçla, dapdar sıkı örtülerle, hele o sıcaklarda gezmesini ne ile açıklıyorsunuz? Buna da argümanınız “cehennem” daha sıcak mı? Birileri cennete gidecek diye kandırıldığından bu dünyayı cehenneme çeviriyor. Ama kadınlar bu oyunu bozar! Plajlarda herkes çıplak kimse kimsenin üstüne atlamıyor değil mi? Kadınlar kapandıkça sorunlar artıyor ve bunun bir sonu yok. Bol pantolon, üstüne pardesü, başörtüsü takan sınıf arkadaşıma konuştuğu çocuk tesettürün yeterli değil diyordu ne yapsın kara çarşafa mı girsin, bir adım ilerisi de çöp poşeti zaten farkı yok. Değersizleştirişmeyi, görünülmez olmayı övemezsiniz. Erkeklere de saç kılından bile tahrik olacak kadar aşağılık mahlukatlar gibi davranmayı bırakın. Kapalı kadınlarla neler yaşadıklarını her yerde çekinmeden anlatan bir sürü erkek var! Bu konuda yazacak çok şey var ama neyse. Yanıtlarsanız da okumuyorum, Orta Çağ görüşündeki insanlarla boş tartışacak vaktim yok zira!
Kızcağız orda canımdan endişe ediyorum diyor, bu ordan hakikat bilmem ne diyor. Adli vaka olabilecek bir durum konu varken ortada. Bir genç kız 3.sayfa haberi olma ihtimali ile yaşıyorken sen ne diyorsun ya! Bir bitmediniz ya. Burada bari rahat bırakın insanları. Hem senin gibi zihniyetteki birinin burada ne işi var. Hakikatı bulmuşsun ya çok rahatsındır! Hayatta bir sorunun yoktur! Bir git allasen evde, sokakta, sosyal medyada senden yeterince var etrafımızda bir de burada senin gibi kösteklere hiç ihtiyaç yok inan bana rabiaya. Sorgularını da kendine sakla, hakikatleri kutsal kitabını TÜRKÇE okuyarak ara. Bir de tavsiyem bir şeriat ülkesinde 1 ay yaşa sonra gel burada toprağı yala. Bir inancında; insanla parti, insanla insan arasında olmadığını sizin gibilerin tabiriyle allahla kul arasında olduğunu bil! Hakikatmiş. O hakikaten ne ben söyleyeyim sana. Afrika kabilelerinde kadınların göğüsleri hatta her yerleri fora, ama onların erkekleri onların üstüne saldırmıyor. Ama günümüz insanı çocuk emzirme işlevi gören kadın göğsünü porno sektörününde pohpohlamasıyla öyle bir cinsel obje haline getirmiş ki şimdi kadınlar çocuklarını örtü altında bile sokakta emzirmeye çekiniyor her yere emzirme odaları konuyor. Şimdi kim daha medeni Afrikalılar mı biz mi? Açılmayı medeniyet sananlar diye aşağılıyorsunuz ya hani bizi. Ben tamamen anadan üryan gezilsin tabii ki demiyorum ama kadının etek boyu, şortu, omzu, dekoltesi, bacağı artık mesele olmasın diyorum. İnan bana bir yaratıcı varsa o kadının saç telinin gözüküp gözükmemesiyle işi olmayacak kadar meşguldur. Bunu kainata, çiçek, böcek doğa çeşitliliğine bile bakarak anlayabilirsin. Yani kutsal kitaplarda yazanları söyleyenle bunları yaratan aynı varlık demek bile ona hakaret olur. Böyle bir evreni binlerce yıldız gezegen bir yaratıcı
elinden çıktıysa o böyle basit şeylerle uğraşmaz. Ki Cosmos belgeselini izle, evrim, biyoloji oku bir yaratıcıdan çıkması imkansız 😉
merhaba instagram hesabın var mı? ben de 4 senedir savas veriyorum ama hala tam sonuca varamadim istersen konusabiliriz…
selam bende hala aynı durumdayım istersen birbirimize destekçıkabiliriz insta derennclk
Ben açıldım ve rahatladım. Tepkilere hazırdım. İnsanlar sizin dinden çıktığınızı veya kötü yola düştüğünüzü sanabiliyorlar, ki evli çocuklu bir kadınım. İnsanlar herşey der veya diyecek veya hadsiz konuşacak, önemli olan sen kendin bu noktada ne kadar güçlü durabildiğin.. Zamanla unutuluyor, zaman herşeyin ilacı..
Merhabalar
Benzer durumu ben de yaşıyorum ve şuan kırılma noktamdayim bunu yapacağım ama biraz endişelerim var konuşmak isterseniz ig hesabım feslegen61 dertlesebiliriz
Keşke okullarda türbanı serbest bırakanlar okusa da bunları kafayı kapatmak kadınların kendi tercihi mi yoksa ailelerin mi iradesi anlasalar!
Anaokulu ilkokul çağında kafası beze sarılmış çocuklar görüyorum kahroluyorum!
Dinin şartlarını yerine getirmek için ergenliğe girmiş olmak, aklı başında olmak gibi şartlar bulunurken, yobaz aileler daha süt çocuklarını bile kundakta örtecek neredeyse. Yani evet yanlış duymadınız islamda örtünme var mı ve nasıl sorularından önce varsa bile-çünkü kimilerine göre yok-bunun regl olduktan sonra olması gerekiyor! Ha koca evreni yarattığını varsaydığınız yaratıcı neden bu konuda kesin hüküm belirten bir şey diyememiş 🙂 Onu da sizin yaratıcı gücünüze ve sorgulama yeteneğinize bırakmak isterdim fakat arap erkekleri öyle komik ve çelişkili yazmışlar ki bazı metinleri, bir yaratıcının bunları söylediğine inanmak yaratıcıya hakaret olurdu zira 🙂 Mesele açılmak kapanmak değil mesele önce dayatılanı kabul etmemek sorgulamamak. On binlerce yıllık insanlık tarihinde sadece 1400 yıl önce belli bir coğrafyaya hükmeden bir mitoloji neden gerçek olsun? İster açık olun ister kapalı size tavsiyem inanıyorsanız inandığınız şeyi en az bir kere Türkçe okuyun. İnanmıyorsanız da neye inanmadığınızı savunmak için bilmek gerekiyor gene okuyun. Ve sonra kadınları aşağılayan, erkekleri üstün tutan o ayetleri okuyunca bakalım ne düşüneceksiniz. Ben ilk okuduğumda kadınlığın utanılması gereken iğrenç bir şey olduğu hissini vermişti bana. Misal; Kadın ganimettir ( Ahzap 50 ) Kadın cariyedir ( Ahzap 50 ) Kadın erkeğin cariyesidir ( Bakara 282 ) Kadın dövülür ( Nisa 282 ) Kadının şahitliği yarımdır ( Bakara 282 ) Erkek kadından üstündür ( Bakara 225 )
Kadına erkeğin yarısı kadar miras düşer (Nisa 1)
Çok eşlilik helaldir (Nisa 3)
Hani siz bunları kabul ediyorsanız tamam yolunuza devam edin. Araplar ve onların inandığı tanrı için kadınlar sadece köle, cariye sadece doğurmaya yarayan varlıklar.
Ve bir yaratıcı düşünün ki erkekler kadınlardan üstündür demiş! Bir yaratıcı neden yarattığı iki cinsten birini diğerinden üstün kılsın? Bu varsa yaratıcıya hakaret. Bir de yaratıcı peygam berin yatak odasına kimi alacağının sırasına, kiminle evleneceğine, evine ne zaman girilip çıkılacağı hakkında da evrensel olduğu varsayılan bir kitapta yer veriyor. Hakkaten bu da ilginç 😉 Yani gerçekten bir din indiyse bile zaten bunun indiği halindeki gibi kalması imkansız. Peygamber öldüğünde kuranı ezbere bilen çok az kişi var ve yıllar sonra toplanıp yazıya dökülüyor. Ki peygamber öldüğünde kuranın ağaçlara yazılan bir kısmını keçilerin yediğini söyleyen ayşe hadisi var 🙂 Özetle gerçekse bile değişmemesi, ekleme-çıkarma yapılmaması imkansız. Ama insanlar bu dünyaya katlanabilmek için, hayatın ahirette devam edeceğini düşünüp rahatladıklarından sorgusuz sualsiz inanmaya devam ediyor. Aynı bağnazlık hristiyan, yahudi ve şu an var olan tüm dinler için de geçerli. Onları ayırmıyorum. Hristiyanlarında yobazı var katolikler. Zaten hepsinin kökeninin benzer hikayelerin Sümer’de olduğunu duymuşsunuzdur az buçuk bu konulara ilginiz varsa. Hem oku diye başlıyor diye överler ama okumazlar; kulaktan duyma, anadan babadan tarikatlardan ne duydularsa öyle yaşarlar. Müslümanım deyip ayetle hadisi ayırt edemeyen, kandillerin kuranda geçmediğini, osmanlıda uydurulduğunu bilmeyen duydum.
Dünyadaki sapıklıkları örtü ile bitiremezsiniz öyle olsaydı iranda devrimden beri hiç tecavüz yaşanmazdı, olanlarda medyadan saklanmazdı. Ki iranlı kadınları bilirsiniz sadece yalandan yarım örterler kafalarını aşırı süslülerdir. Çünkü insanı bir yerden baskılarsan başka yerden kendini ifade etmeye çalışır patlak verir. Kadınların özgürlüklerini resmi olarak kısıtlayan şeriat ülkesi olduğu için baş harfini büyük yazmak bile içimden gelmiyor. arabistan gibi. Yabancı, başka dinden kadınlara bile ülkeye girdiklerinde örtünmelerini isteyen bir ülkeye turist olarak bile gitmem. Azerbeycan’da da çok fazla baskı varmış kadınlara onlarda yolu işe bile düğüne gidermiş gibi giyinip süslenip gitmekle bulmuş. Velhasıl kelam, özgürlük uçuşacak saçlarımızdan 💪🏻 #mahsaamini
Burada yazanlar ve bu durumda olanlar içinde çok üzgünüm. Coğrafya değil aişe kaderdir. Ülkemizde doğulu olmasına rağmen çok çağdaş düşünceli babalar da var. Geçmişte köy enstitüsü mezunları. Ama sadece şunu söyleyebilirim asla kuran kursuna gönderilmemiş dini baskı yapılmamış yani sizin tam zıttınız bir ailede doğmuş biri olarak, kadınsanız bu ülkede asla baskı bitmiyor. Başka yerlerde başka şekillerde devam ediyor. Benim babam takarsan evlatlıktan redderim diyecek kadar türban karşıtı, görüntüde modern gözüken, baskıcı olmayan biri olmasına rağmen bana kırmızı ruj sürdüğümde o.pu gibi olduğumu ima eden bir şey söylemişti genç kızlığımda. Çünkü onun büyüdüğü Yeşilcam filmlerinde kırmızı ruju sadece o kadınlar sürüyordu. Anlatabiliyor muyum? Bu toplumu filmlerle şekillendirmişler, ya da zaten öyle olduğu için.
İçime oturmuştu o günden sonrada hep dikkat etmiştim. Başı açık ama hac görevini yerine getirmiş bir annenin kızıydım ama kendime açık bir şeyler alsam, mini etek, kısa elbise gibi tatil yerinde giymeyeceksem nerede giyeceksin bunu tarzı anlamsız bakışlara maruz kalır, sırf onlar bakmasın kime süslendin diye uğraşmasın diye de giyemezdim. Zaten sorun bir tek onlar değil 10-15-20 yıl önce öyle bir şeyi giyip en merkezi, en büyük, en modern şehirde de gezsen öküz gibi baktıklarından, laf attıklarından, bakmasınlar rahat olamam diye giymezdim. Tatile gideceğimiz günleri iple çekerdim, yazlık sahil yerlerinde istediğim gibi giyebileceğim diye. Kalın uzun mont, atkı, bere ile bile her yerim kapalı şekilde Galata Köprüsü’nde laf yemiş biri olarak biliyordum oysa ki konunun açıklık kapalılık değil “kadın olmak” ve “nefes alsın yeter” kriteriyle eli şeyinde gezen aslında doğmaması gereken ziyan bir sürü erkek yüzünden olduğunu. 20’li yaşların çok başında hatta belki öncesinde yanımda babam olduğu halde bir tşörtün önünden azıcık gözüken çatalıma bile hiç kadın görmemiş gibi gözlerini dikmiş şekilde bakan 40 yaş üstü adamın iğrenç kırmızı suratı hala aklımda. O günde yanında “köpek” gibi bir erkek gezdirmeninde güvenli olmadığı konusunda aydınlandım. Kısmen rahatlık sağlıyor ama o da baskıcı biriyse hiç çekilmiyor. 35 yaşına gelmiş bir kadının nerede ne giyeceğine kimse karışamaz zira çünkü bu ülkenin kadınına kendi kendine çocukluktan beri otosansür yapmak öğretildiği için bunu ondan iyi kimse bilemez. 6 yaş civarıyken eteğim açıldığı için erkek kuzenim üstüme yürümüştü, 9 yaşlarındayken kendi kızını tarikata yem etmiş teyzem askılı ve göbeği açık atletime açık demişti. Yani şimdi sadece aile değil, akraba, çevre, komşular, okuldakiler hatta onların velileri herkes çok önemli bir çocuk yetişirken. Zaten bu ülkeye asla bir çocuk getirmeyi asla düşünmüyorum, hele ki bir kız çocuğu. Anadolu coğrafyasında annelerinin kaderini yaşayan kızları duymuşsunuzdur. Bunu değiştirebiliriz. Mesela ben nasıl değiştiriyorum annem hem çalışmış hem eve gelip yemek yapmış babam da her işin ucundan tutardı ama mutfak ayda yılda bir hariç hep anneme kitlenirdi. Ben bu kaderi şöyle değiştirdim en basitinden mesela, mutfağa girmiyorum, girince zaten mutsuz oluyorum, sorun çıkartıyorum. Bunu gören hayatımdaki insanda bir süre sonra lafta soksa beni mutfağa sokmuyor bu kadar basit. Sadece ev işi yapmaya, çocuk doğurmaya, bütün günümüzü yemek, çamaşır, bulaşık, toz al, yer sil, ütü yapmak için gelmiş olamayız dünyaya! Siz de gördüğüm kadarıyla yaşımız küçük hayatınızda devrim yapmak istiyorsanız lütfen hayatınıza alacağınız erkekler sizin aileleriniz gibi ailelerde büyüyen erkekler olmasınlar. Ev işini kadına yıkmasınlar, ve ucundan tuttukları her işe “yardım ediyorum” sakım dedirtmeyin o evde beraber yaşayacaksınız bunun adı “yardım değil işbölümüdür” Yardım derseniz baştan kendi göreviniz olduğunu kabul edersiniz. Ve asla bir ev işini yaptığında teşekkür etmeyin. Ben en başlarda bulaşık makinasını boşalttığında bile teşekkür ediyordum, sonra dedim ya dur bir dk bu sadece benim görevim mi, neden üstüme alınıyorum toplumsal kodlarla? Ailenizi seçemediniz ama hayatınıza girecek kişiyi seçebilirsiniz. Bu devirde kalmadı diye düşünürdüm ama maalesef hala var; görücüye bile zorlansanız bir bahane bulup istemiyorum diyebilirsiniz. Öyle birini seçin ki size annenizin yaşadığı hayatı yaşatmasın. 7/24 ev-çocuk, mutfak yatak odası arasında heba edilen bir ömür. Demiyorum ki illa zengin birini bulun yardımcı tutsun mesele bu değil, kendi de ev işi yapmaktan yüksünmesin, kendi çocuğuna baksın, işin ne çocuk bakmaktan başka demesin. Ve böyle bir erkeği ancak çağdaş, modern, yetişmiş okumuş bir Cumhuriyet kadını yetiştirebilir. Kriterlerinizden biri de annesinin başı açık, okumuş ve çalışmış biri olmasına dikkat edin. Bu özelliklerde olup beyninin içi bağnaz olan bir sürü kadın da var o yüzden sadece bunlar kriter olamaz ama en azından en başta eleme süzgeç görevi görür. Biliyorum o yaşlarda kriter sadece karşımızdaki erkeğin kaşı gözü oluyor ama zamanında keşke bana da bunları söyleyen biri olsaydı aşık olma kriterim sadece yakışıklılık, çekim olmazdı. Ve son olarak; evlenseniz de çocuk doğursanızda işinizden mesleğinizden, para kazanmaktan asla vazgeçmeyin. Erkekler maddi özgürlüğü olmayan kadınları daha çok cepte görür, nasılsa gidemez der. Çocuk onunda çocuğu kreşe, anaokuluna gönderemeyecekseniz ilkokula başlayana
kadar sizi beleş dadı olarak görecekse hiç yapmayın o çocuğu. Zaten genelde böyleleri çok geçmeden ikinciyi de yapar ve o kadın iş hayatından tamamen silinir. Devlet memuru değilseniz maalesef özelde sürekli hamile kalarak tutunmanız çok zor. Hükümetin uzattı diye gözüken doğum izinleri aslında kadınların iş hayatında işe alınmayarak baştan yok olmasına sebep oldu.
*Çok uzun yazdım, vaktim dar olduğundan da hızlı yazdım gelişine. İmla, devrik cümle olmuştur kusura bakmayın önemli olan konu. En kısa haliyle özetlemeye çalıştım. Sevgiler. Kendinize kendiniz için iyi davranın, kendi ışıklarınızı yakın, kendi ayaklarınızın üstünde durun ve hiç kimse için (çocuk, ana-baba, eş dahil) hayatınızdan, hayallerinizden vazgeçmeyin. Hedeflerinizden ve ideallerinizden vazgeçmeyin. Erkek seçimi konusunda kriterlerinizi asla düşürmeyin, erkeklerle de iletişimi kesmeyin konuşun, tanıyın ne isteyip istemediğinizi görün ama asla acele etmeyin. Sadece olmasını istediğiniz doğru kişiyi hayal edin eninde sonunda bir gün kapınızı çalacaktır.