Tekrardan, merhaba! Ben bu kez güzel haberlerle geldim. 2 sene önce keşfetmiştim burayı. Açıldığım gün, içimi dökmek istemiştim. Ağlaya ağlaya okurdum yazılanları hep, o gün ağlaya ağlaya yazdım. Bir süre geçti ve ana sayfa akışında kendi cümlelerimi okudum: “Dolabımdaki kıyafetlerin yarısını bile kendim seçip almadım.” O akşama geri döndüm kısaca ve artık o hikayeyi devam ettirmenin zamanı geldi.
Sınavdan çıktım, pazar akşamı babamın yanına gittim ve 3 saate yakın konuştuk. Ne ben onun rızasını alabildim, ne o beni ikna edebildi. Geri adım atmadım. Zamanla alışacaklarına inandım. Ertesi gün, saçımda güneş parlıyordu. Rüzgar dağıtıyordu saçlarımı ve ben mutluluktan ağlıyordum. Başarmıştım işte. Zor bir süreçti yine. Babam da annem de uzun süre kızgın kaldılar bana. O yaz dışarıya çıkamıyordum. Sonunda sınav sonucu açıklandı. İstediğim sonucu elde edememiştim. Çok daha iyisi olabilirdi.
Mezuna bıraktım. 1 sene daha o evde sınava hazırlandım. İşin sevindiğim yanı, bu bir sene annemin beni kabullenmesi ve benim de onunla yeni bağlar kurmamı sağladı. Sonra sınava girdim ve hep hedefim olan Boğaziçi Üniversitesi’ndeki hayalim olan bölümü kazandım.
Ailem zamanında tehdit ettikleri gibi maddi olarak desteklemediler beni. Başarı bursu aldım ama ekonomi sağ olsun, 3 işte çalıştığım da oldu. Kolay değildi ama imkansız hiç değildi. Hatta her şeyin beklediğimden daha iyi hale geldiğini bile söyleyebilirim. O dolabımdaki tüm kıyafetlerimi ihtiyaç sahiplerine gönderdim.
Kendime rengarenk bir dolap hazırladım. Efil efil elbiseler de aldım. Rengarenk bir dolap kurdum kendime. Saçlarımı da boyattırdım; bir süre açık sarıya, bir dönem kırmızıya… Hatta dövme yapmayı öğrenip kendime dövme bile yaptım. Hayat bazen o kadar garip bir rüzgar estiriyor ki… Sadece 2 sene önceki kendime teşekkür ediyorum; hiç pes etmediği için. Bir de güzel yorumlarınız için de teşekkür ederim. Benim için çok değerliydi. Yeni bir hedefim var, bilim insanlarının en iyilerinden olmak…