bir heves uğruna kapandım

Bu yazacağım mektup benim için çok zor bir adım… Bir o kadar daha ruhumu hafifleteceğine inanıyorum… Birçok mektubu okudum; kızların, kadınların küçücük isteklerini büyük dünyaya sığdıramadıkları canımı çok acıttı. Ben de onlardandım, belki de hala öyleyim; buna karar veremiyorum…

Ben de ortaokulda kuzenlerim kapandı diye bir heves uğruna kapandım. Koca bir yaşamımı kapalı olarak geçirdim. Üniversite 1. sınıftayken açılma duygusunu bastıramıyordum. Anneme söyledim, annem hastalandı. Neden hastalandığını bile anlamamıştım. Benim isteklerim bu kadar basit ve zor mu gözüküyordu? Çok çelişik duygular yaşıyordum. Annem benim yüzümden hastalandı, benim yüzümden ayılıp bayıldı diye çok suçladım.

Neyse bir süre uğraşlarım sonrası açıldım. 2 sene kadar açıktım. Yalnızlığımın özgürlüğüydü. Kimse karışamaz, kimse edemezdi. Aşırı bir boş vermişlik beni mutlu ediyordu.

Saçlarım uçuşuyor, rüzgar bile sevinçliydi. Dinle alakalı hiçbir sıkıntım yok, hatta kapalıyken kılmadığım kadar namaz, okumadığım kadar Kur’an okumuştum. Kapalı, açık ne fark ederdi ki? Ben her türlü dinimi uygulayan bir insandım.

Bir gün üniversite sonda kapanma isteği geldi, kimseye söylemedim. Çünkü kimsenin fikri beni etkilesin istemiyordum. Sonrasında bir gün kapalı çıktım. Yine huzurluydum. Yine mutluydum. Kapanalı bir buçuk sene kadar geçti. Ve yeniden açılmak istiyor gibi hissediyorum.

Hayatımda bu süreçte olan erkek arkadaşım ile evlendik, üç aydır evliyiz. Bir gün ona söyledim. “Bu bir zor süreç, yanında olacağım.” dedi. “İyice düşün.” dedi. Neyi düşünecektim ki? Çok mu kararsızım? Çok mu çocuk oyuncağı işi gibi davranıyorum? Böyle demeyi de hiç sevmem açıkçası. Bu kız da psikolog olmuş hala kendini iyileştirememiş mi diyecekler diye kendime atıflar yapıyordum.

Kısacası kendimi boğuyordum… Bu konuda hala düşünme sürecindeyim. Ama sanki saçlarım beni suçlar gibi bir sürü yaralar çıkardı. “Al sana ceza.” dermiş gibi, “Bir karar veremiyorsun, beceriksiz.” dermiş gibi. Düşüncelerimin esiri miyim, yoksa kahramanı mı?

“bir heves uğruna kapandım” için 2 yanıt

  1. Başınız sürekli kapalı kaldıgı icin kafanızda yara cıkmış yani başı örtmek size yaramamış saglıgınızı etkilemiş sizin sucluluk duymanızın sebebi cevrenizdeki bayanların kapalı olması büyüme tarzını yetişme tarzınız hep başı kapatma üzerine olmuş başınızı acdıgınız zaman kendi kendinize vicdan yapıyorsunuz sucluluk duyuyorsunuz mantıklı düşünürseniz kafadaki sacı örtmenin mantıksız oldugunu anlarsınız

  2. Sevgili Canan baştaki yaranın saçla ilgisi yok yani başını kapadığı için yara çıkmadı, yara bir sağlık sorunu belki ruhsal belki fizyolojik. ODTÜ’yüm yurtta kalıyorum. Dünya güzeli saçlarım var, açık olsam şampuan reklamcıları peşimden koşar. Bir gün başı açık saçı cılız bir arkadaş beni koridorda başı açık olarak gördü ve saçımı kıskanır gibi “tabi senin saçın güzel olur, bizimki rüzgardan, güneşten, tozdan, dumandan etkileniyor, yıpranıyor. Senindi böyle bir etkiye maruz kalmıyor” dedi. Gülümsedim hiç bu yönden düşünmemiştim demek ki saçı örtmenin bir hikmeti daha dedim.

    Sana gelince psikolog hanım, gerçekten ben de olsam kendi kişiliği şöyle ya da böyle oturtamamış birine “psikologmuş gideyim bana çare bulur” demem. Dişi çürük, dişi sorunlu bir diş doktoruna gitmek istenmeyeceği gibi kendini gerçekleştirememiş, güdülerin bastıramayan, rüzgara göre yön değiştiren birisi güven vermez. “Kelin ilacı olsa başına sürer” denir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir