Merhaba, hikayeme nereden başlayacağım, bilmiyorum. Eski imam, daha sonra din dersi öğretmeninin kızıyım. Babamla en son kurduğum bağ sanırım 6 yaşımda idi; o zaman elimden tutardı, sonrası yok… Ailem hep kendi içerisinde mutaassıp bir yaşam sürmek istedi. Bense hep aykırı, asi… (Onlara göre tabii.)
İlkokulda erkeklerle arkadaşlık kurmam yasaklandı. Ben de hep inat ettim, hep arkadaşlık kurdum. Ortaokul oldu, ergenlikle başımı örtmem istendi, hep duymazlıktan geldim. Yaz gelirdi, köye anneanneme tatile giderdik. Kısa kollu giyip boynum açık yazma takardım, babam çok kızardı. Babamın kızmaları arttı, evde bile başımı örtmemi istiyordu. O kadar çok bunalıyordum ki evde, anlatamam… Sonra onların isteği ile İmam-hatip lisesine gittim.
Lise sonda birine aşık oldum, evdekiler öğrendi. Babam beni bir kazma sapı ile dövdü, bütün kıyafetlerimi sokağa fırlattı. Ben onlardan gizli aşık olduğum kişi ile görüşmeye devam ettim, yine öğrendiler. Babam zorla Kur’an’a el bastırdı. O dönem annem de çok acımasızdı. Düzensiz reglimden şüphelenip benim namussuz olduğumu söyledi.
Bu dönemler geçti, İzmir’de ilahiyat okudum, harikaydı benim için. İzmir’de kendimi buldum. Felsefe ağırlıklı bir fakülteydi, ruhumu keşfettim. Ama ilahiyat okuduğum için meslek olarak öğretmen olmak dışında seçeneğim yoktu; öğretmen oldum.
Şu an 30’lu yaşlarımdayım. Ailemden uzakta bir şehirde öğretmenim, evim var. Yaz tatili dışında ve telefon dışında ailemle çok görüşmüyorum ki o bile yetiyor. Baskıları şekil değiştirdi ama hep var. Onlara rol yapıyorum ama içim hep farklı. Hala ailemden korkuyorum. Başımı açıp istediğim gibi bir hayat süremiyorum. Din dersi öğretmeni olmak da beni toplum tarafından belli kalıplara sokuyor. Ama artık özgür olmak istiyorum, ailemden korkmak istemiyorum. Burada özgürlüğüne kavuşan kız kardeşlerime hayranım. Umarım bir gün ben de başarırım…