Öncelikle merhabalar, birkaç dakika önce burs için başvurmuştum, oradan aklıma geldi. Açılmaya ilk karar verdiğimden beri buraya mektup yazmak istemiştim ancak kendi hayatımın diğerlerinden daha zor olduğunu düşünmüyordum. En azından farkındalığım var olduğundan yalanla bir şekilde hallederim diye düşünmüştüm.
Şu an hayatım ikili bir şekilde devam ediyor. Sakarya’da muhafazakar bir ailenin tek kız çocuğu olarak büyüdüm. Büyürken pek fark etmesem de her zaman dini baskı ve manipüle gördüğümü şimdi daha da kavrıyorum. Anaokuluna gitmeden Kur’an kursuna gitmiştim, birinci sınıfa başladığımda ise ailem çalışkan bir öğrenci olmamı sevmişti ama yine de ortaokula kadar hafız olmam için manipüleler döndü.
Sonra ortaokulda imam-hatip’te başladım ve 11 yaşımda ne olduğunu anlamadan başörtü takmaya başladım. Şimdi anneme sorsanız kendi isteğimle taktım, hiç sorun çıkarmadım tabii. :/ İki sene imam-hatip’ten sonra okulun ağırlığına dayanamadım ve mahalledeki bir ortaokula geçtim. Ailem de çok üstelemedi, imam-hatip zaten uzaktı, gidip gelirken zorlanıyordum.
Hep farklı olduğumu hissediyordum ancak 7. sınıfta sosyal medyaya daha da erişince kendimi keşfetmeye başladım. Ve işte o zamanlar erkeklerden hoşlanmadığımı anladım ve Allah’ın beni yakacağını düşündüm. Namaza bile başladım düzenli o dönem, korkudan. Ama ne olursa olsun kendi benliğimden kaçamadım ve bu beni erken yaşlardan derin bir suçluluk duygusu ve depresyona soktu.
Ailemin aşırı derecede homofobik olduğunu biliyordum, ki cinsel yönelimime kalmadan kafamı açmaya kalksam özgürlüğümü elimden alırlar korkusundan lise sona kadar aileme en azından açılma konusunda bir şey demedim. YKS’ye hazırlanırken tek motivem iyi bölüm kazanıp ailemi ikna edip sonunda açılabilmekti. Ve sınavım iyi geçti, anneme mezuniyetim de gelmeden artık dayanamadığımı, açılmak istediğimi söyledim. Bunu yaparsam beni okutmayacaklarını ve asla desteklemeyeceklerini söyledi. Günlerce telefonumu kurcaladı ve ben en azından okuyabileyim diye sustum.
Hukuk kazandım ve kesinlikle Sakarya, Kocaeli yazmamak için direttim. Ne kavgalar ettim, eğer yazsaydım ufak bir umudum da gidecekti çünkü. 1. sınıfta açıldım şu an 3. sınıfım, ailem hala bilmiyor. Yalan söylemekte ustalaştım.
Bana maddi destekte bulunuyorlar ancak yeterli değil, çok fazla dışarı çıkarım diye yüklü miktarda atmıyorlar bile, sürekli ellerine bakmak zorunda kalıyorum. Sanırım bunların arasında en travmatiği, 2023’te deprem sonrasında üniversiteler uzaktan eğitime geçince evde kaldığımda depresyonumun kötüleşip annemin günlüğümü okuması ile daha da berbat hale geldi. Neyse ki orada açıldığımdan bahsetmiyordum da aşık olduğum kızın beni nasıl üzdüğünü yazmıştım.
Annem bunu okuduktan sonra hayat resmen bitmiş gibiydi. Beni psikiyatra götürdü (Devlet olması için direttim, yoksa hocaya gidecektim.) Yemin ettirdi, Kur’an’a el bastırdı. O kadar kötü süreçler geçirdim ki şimdi erkeklerden hoşlandığıma inandırmam gerekiyor onu çoğu zaman.
Okulumu yatay geçişle Sakarya’ya almam için baskı uyguladı, bin bir yalanla atlattım. Ama en az 1 sene boyunca her gün telefonumu kontrol etti, dışarı çıkarmadı. Bana resmen bitkisel hayat yaşattı. Bir şekilde kurtuldum ama hayatımın en kötü dönemiydi diyebilirim. Gözüne girebilmek için tesettürü seviyormuş gibi yapmak zorunda kaldım, şu an da her saniye bir yerden patlak verecek diye korkuyorum ama yaşamaya devam ediyorum. Üstelik her şeye rağmen şu anda bir kız arkadaşım var 🙂 Yaşamayı deniyorum, tek derdim mezun olup ekonomik özgürlüğümü kazanabilmek. Geleceğimi düşündükçe panik atak geçirecek gibi oluyorum…