Kapısı sonuna kadar açık bir kafesin içindeyim

Nasıl başlayacağımı bilmiyorum, sadece içimi dökmem gerektiğini hissettim ve işte buradayım. Her zaman ailesini hayatının merkezine koymuş, var olduğu söylenen sevgiyi hissedebilmek için sürekli çabalaması gereken bir çocuktum.

Neyin ne olduğunu ayırt edemeyeceğim bir yaşta birilerini memnun edebilmek ve daha fazla sevilebilmek için başörtüsü taktım. Bunun üstünden 6 yıl geçti ve yaklaşık 3 yıldır başörtüsü benim için hiçbir anlam ifade etmiyordu. Aileme anlatmaktan korktum ama yavaş yavaş inandığım şeyleri paylaştım. Başlarda çok şaşırdılar, normaldi. Hayatımda ilk defa bana ait fikirlerim vardı ve onlara karşı geliyordum.

Aylar süren tartışmalar sonucu fikirlerime saygı duydular, hatta bir kısmını kabul ettiler. Şimdi istediğim her şeyi yapabileceğimi, her ne olursa olsun yanımda olacaklarını, özgür olduğumu söylüyorlar ama ben saçlarım açıkken kapının önüne bile çıkamıyorum. Ne zaman başı açık dışarı çıkmak istesem ya da denesem sanki suçluymuşum gibi utanç ve korku hissediyorum. O an mantıklı düşünemiyorum. Sanki bir refleks gibi eve dönüyorum, ağlayarak başörtümü takıyorum ve bu şekilde dışarı çıkabiliyorum.

Dışarı çıktığımdaysa iki yüzlü hissediyorum çünkü başörtülü bir agnostik olarak fikir belirtirken yalan söylemem gerekiyor. Dışarı çıkmam gereken her gün kendime kızıyorum. Kendim için yaşamadığım her günümden nefret ediyorum. İşte hikayem böyle. Kapısı sonuna kadar açık bir kafesin içindeyim, beni o kafese koyanlar çıkıp gökyüzünde uçmam için beni destekliyorlar ama ben adım atmaktan bile korkuyorum.

“Kapısı sonuna kadar açık bir kafesin içindeyim” için 2 yanıt

  1. Merhaba. Çok benzer bir süreci daha iki hafta önce yaşıyordum. Ben ailemin karşı çıkmasına rağmen başörtüsü takmış ve 11 yılını böyle geçirmiş biriyim. Son bir buçuk yılımı başörtüsü fikrinden tamamen uzaklaşmış olarak geçirdim fakat halihazırda yıllardır aynı yerde çalışıyor olmam, bunca yıldır herkesin beni böyle tanımış olması gibi kaygılar yüzünden kendi kendime engel oldum. Hala emin değilim, başörtüsü Allah’ın bir emri mi değil mi ama saçlarım açık dışarıya adım atabildiğim ilk günün sonunda iyi ki yapmışım bunu dedim. 2 hafta oldu ve şu an tamamen alışmış hissediyorum. O kadar rahatladım ki. Şunu yapın ya da yapmayın diyemem fakat alışacağınızı ve inanmadığınız bir şeyi yapmaktan çok daha iyi hissedeceğinizi söyleyebilirim. Yalnız değilsiniz. ❤️

    • Merhaba. Ben kimsenin baskısı altında olmadan 1 buçuk sene önce başımı örttüm. İlk başlarda çok mutluydum ama sonra, daha bir hafta bile geçmeden başörtümü ağlayarak takmaya başladım. Annem henüz yeni kapandığımı, istersem başımı açmamda hiçbir sakınca olmadığını söyledi. Bazı arkadaşlarım ise ilk başta onların da böyle olduğunu, zamanla alıştıklarını söylediler. Ama açılmak istersem kesinlikle destek olacaklarını belirttiler.
      Açılmadım.
      Dört beş ay önce hiç düşünmeden, çok ani bir şekilde açıldım. Sabah uyandığımda okula hazırlanmam gerekiyordu, hızlıca makyajımı ve kahvaltımı yaptım ama okula geç kalacaktım. Annem de başörtünü şimdilik omzuna at, arabada yaparsın dedi. Öyle yaptım. Ama arabada başörtümü yaparken ağlamaya başladım. Çünkü ne yaparsam yapayım yüzüme yakışmıyordu ve sinirlenmeye başlamıştım. Açık kızların işi çok kolayken ben neden hep bu eziyeti çekmek zorundaydım?
      En sonunda dizimin üstüne koyduğum siyah çatal iğnenin yere düşmesi benim için son damla oldu. Telefonun ışığıyla iğneyi aramayı denedim önce ama sonra neden bunu yapıyorum ki diye düşündüm. Anneme başımı açacağımı söyledim ve başörtüyü o an, arabada çıkardım. Okula başım açık girdim. Zordu. Edebiyat sınavımız vardı, bu yüzden kimse bendeki bu değişiklik üzerinde çok durmadı, zaten bazıları fark etmedi bile çünkü başıma hırkamın kapüşonunu geçirmiştim. Öğretmenler çok tepki vermediler, konuştular, hayırlısı olsun dediler. Edebiyat sınavına girip kafamdaki tüm başka düşüncelerden kurtulduktan sonra ancak kendime gelip ne yaptığımın farkına varabildim. Ağlamaya başladım, neden ağladığıma hala bir anlam veremiyorum. Öğle arası geldiğindeyse kapüşonumun iplerini bağladım. Saçlarımı tekrar, tamamen gizledim. Ertesi gün okula tekrar kapalı gittim (bu yaptığıma hala kızıyorum).
      Ancak daha üzerinden bir hafta geçmişti ki ben yine çok mutsuz olduğumu söylemeye ve keşke başımı tekrar kapatmasaydım demeye başladım. Ancak yapacak bir şey yoktu artık, ikinci kere açılamazdım.
      Böyle böyle aradan aylar geçti, açılma düşüncesi zihnimin hep bir yerindeydi ancak ben onu sürekli geri plana atıyordum. İki üç haftadır ise sürekli aklıma geliyor. Nasıl yapsam bilemiyorum. Şu an kapalıyım, ama öyle çok tesettüre uygun giyinmiyorum. Şalın önünü iğnelemiyorum, boynum ve kulaklarım görünüyor, bileklerim gözüküyor, üstüme giydiğim tunikler ya da sweatler hep kısa oluyor, makyaj yapıyorum. Kapalı halimi de beğeniyorum ve bu şekilde de çok mutsuz değilim. Ama geçtiğimiz günlerde giyinik çıplakların cennetin kokusunu bile alamayacağına dair bir hadis okudum ve bu beni iyiden iyiye üzdü. Açılmak istememin sebebi sadece bunlar da değil; aynı zamanda rüzgarı ve yağmuru saçlarımda hissedebilmek, sırf bonenin içinde ağırlık yor diye saçlarımı kısacık kestirmek zorunda kalmamak istememden. Ama ya pişman olursam? Ya kapalı olduğum zamanları özlersem? O zaman ne yapacağım? Üçüncü kez kapanmam mümkün olmaz, eğer açılırsam bunun bir dönüşü yok. Çok kararsızım ve ne yapacağımı bilmiyorum. Haftalardır sadece bunu düşünüyor, eve gelip sohbetler falan dinliyorum. Ne ders çalışabiliyorum ne kitap okuyabiliyorum ne de kitap yazabiliyorum. Bir gün kapalı olduğum için mutlu hissederken diğer gün açılmak istiyorum. O kadar dengesiz ve gelgitli bir ruh halim var ki son birkaç haftadır, bu beni hem zihnen hem de bedenen çok yoruyor. En kötüsü de karar verememek, iki şekilde de mutlu olduğuna inanmak. Ama ben öyle olmadığını biliyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir