O kadar bunaldım ki saçımı kökten kestim

Merhabalar. Burayı daha çok yeni keşfetmiş bir haldeyim. Birkaç tane yazıları okumuş bulundum. Benim hikayem biraz daha farklı sanırım. Küçüklüğümden beri muhafazakar bir ortamda büyüdüm. Ailem, akrabalarım, hepsi bir cemaate bağlılardır. Gene de annem aralarında en muhafazakar, en ince ayrıntısına kadar takan bir insan olmuştur. Hatta öyle ki akrabaların dahi annemin muhafazakarlığını fazla bulduğu zamanlar olmuştur.

Babam ise daha sakindir anneme oranla. Ben beşinci sınıfa geçtiğimde evimize de yakın diyerek istemediğim halde imam-hatip’e gönderilmiştim. İnanılmaz bir zorbalıkla ve eğitim seviyesi düşüklüğüyle karşı karşıya kaldım. Mutsuzluğum göz ardı edildi. Bir gün ise okula yakın yerde yeni bi yurt açıldığını öğrendim ve bir hevesle orada kalmak istediğimi söyledim. Şahsen çocuksu bir heves olduğunu söyleyebilirim. Başladıktan birkaç ay sonra “Madem yurda gidiyorsun, kapan.” diyerek bir baskıyla başörtüsü taktırdılar. Üstelik daha iki yılım vardı.

Velhasıl kelam üç yılımı yurtta kalarak geçirdim. Bu süre içerisinde inanılmaz bir psikolojik şiddete maruz kaldım. O zamanlar annem başka bir cemaate ait diye orda kalmamı istemezdi, ben ise inadına yaşadıklarıma rağmen kalırdım. Bir gün çok bunaldım ve yurttan kaçtım. Uzun bir süre oturup Kur’an okuyamadım. Aşırı travmatize olmuştum.

Annem o zamanlar pantolon giymeme dahi izin vermezdi. 9. sınıftayken ergenliğimin de verdiği hırçınlıkla her gün annemle kavga eder olmuştum. Bir şekilde ona benim nasıl giyineceğime karışmasının beni dinden soğuttuğunu anlatmayı başardım. Fakat yine bu süre içinde beni kendi yurdunda kalmaya zorluyordu. Korona sayesinde kalmaktan kurtuldum.

Hayatım hep dengesiz bir dini inançla geçti, sanki bir o tarafta bir bu taraftaymışım gibi. Bazen tesettürümden mutluyken bazen aşırı bunaldım. Yurttan sonra zaten namaz kılmayı bile düzene oturtamadım. Hayatımın çoğu döneminde başörtümün beni çok geri planda tuttuğunu, mutsuz ettiğini hissettim. Bu da beni kötü hissettirdi. Sanki böyle düşüncelerim olmamalıymış gibi. Ailemin katılığının da farkındaydım.

Bir ara o kadar bunaldım ki saçımı kökten kestim. Herkes saçımı boyadığım boyanın alerji yaptığını düşündü. En yakın arkadaşıma dahi bahsedemedim. Sürekli kaçtım kendimden, bu düşüncemden. O kadar çok zorladım ki kendimi başımdakini sevmek için. Seven insanlara gerçekten saygı duyuyorum.

Cidden dinimi de Allah’ı da çok seviyorum. Namaz kılarken, dua ederken huzur buluyorum. Tevekkül ediyorum, Kur’an okuyorum. Ama dinimi ne kadar sevsem de sürekli başörtümle çakışıyorum, sürekli. Geçenlerde anneme bahsettim. İnanılmaz bir tepki aldım. Akıl almaz hakaretler, duygu sömürüleri…

Sonrasında konuyu açtığımda da “Hakkımı helal etmem sana, eğer öyle bir şey yaparsan beni unut, seni asla eve almam.” tarzında tepkiler aldım. Bu işin hem “Ben ne istiyorum?” kısmı var; hem de annemin tepkisi kısmı var. İnsanın ailesinin arkasında durmama ihtimali bile can acıtıyor cidden.

Çok anlatmaya çalıştım, “Namaz daha önemli, kılmadığımda böyle tepki vermiyorsun. Başım açık olsa da ben yine aynı ben olacağım. Bu niye sende bir şeyleri değiştiriyor?” tarzında. Üstelik “Eğer açılırsan başına daha kötü şeyler gelir, Allah senin güzelliğini elinden alır.” tarzında korkunç şeyler de duydum.

Ama cidden Allah içimizdekileri görmüyor mu sanki? Benim ona olan sevgimi, yıllardır kendimle, belki nefsimle olan savaşımı görmüyor mu? Bütün açıklar cehenneme mi gidecek? Bu mu yani? Ben dinden mi çıkacağım sanki, anlamıyorum.

Gerçekten ne istediğimi de, ne yapacağımı da bilemez oldum. Omzumda bi yük gibi taşıyorum. Ya ailemden vazgeçeceğim ki ben aileme çok değer veririm, tek kız çocuklarıyım. Tek başarılı olan, onların istediğini yapan, hatta en çok da istediği yapılan insanım. Ya da kendimden vazgeçeceğim ve eğer bir gün başörtüsü çıkarsa başımdan ailemin yokluğunun yükünü taşıyacağımı bilmek bile beni mutsuz edecek. Cidden bilmiyorum, destekleseler de açılır mıydım? Sadece yoruldum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir