Merhabalar, benim adım S. ve yaklaşık 11 yıldır İzmir’de yaşıyorum. Babam inanılmaz muhafazakar bir köyde büyüdü ve annem de babam kadar olmasa da Müslüman bir kadın.
Ben çok küçükken anneannem en küçük teyzemi kapanması için zorladı ve ben o küçücük yaşımda “Bir gün istesem de istemesem de kapanacağım.” diye düşündüm. Annem ve babam da hep beni bir gün kapanacağımı empoze ederek büyüttüler. Neyin ne olduğunu bilmiyordum ve hiçbir şeyin farkında değildim, kendimi Müslüman sanıyordum. Oysaki bir çocuğun dini olamazdı. Ben yalnızca ailemin dediklerini papağan gibi tekrar ediyordum.
İzmir’e taşındığımız yıl tam yaşımı hatırlamıyorum ama 4. sınıfın 2. dönemine giriş yapmak üzereydik, muhtemelen 9-10 yaşlarındaydım. Mahallede yalnızca bir tane arkadaşım vardı ve kendisiyle aynı yaşta, aynı okuldaydık. O bir gün okula başörtülü geldi ve bana kapanmanın ne kadar rahat, ne kadar güzel olduğunu anlatmaya başladı.
Açıkçası etkilendim. O konuşmaları duyduğum birkaç gün boyunca annemin her başörtü yapışını inanılmaz bir özentiyle izlediğimi hatırlıyorum.
Bir gün annemle babamın karşısına geçtim ve dedim ki “Ben kapanmak istiyorum.” Başta ikisi de mırın kırın ettiler ama gurur duyduklarını hissedebiliyordum. Çocukluğumda sevgiye dayalı sağlıklı bir ilişkimiz olmadığı için bunu görmek beni daha da hırslandırdı. Diğer çocukları sevdikleri gibi beni de sevsinler, bana da ilgi göstersinler istedim. Özenmiş ve inat etmiştim, zaten onlar da çok küçüksün zırvalamalarını uzatmadılar.
Kapandığım hafta pişman oldum ancak annem sürekli bana bunun bir oyuncak olmadığını, açılırsam yanacağımı söylediği için ve babam da beni sevmez diye korkup anneme ve babama söyleyemedim. Dedim ki “Artık çok geç, kararlarının sorumluluğunu al ve duruma alış.” Yalnızca 10 yaşımdaydım.
Sonra 5. sınıfta bir gün regl oldum. Dedim ki “Keşke ailemden korkmayıp ilk pişman olduğumda açılsaydım. Şimdi regl oldum ve artık çok geç.” Yalnızca 11 yaşımdaydım!
Sonra liseye geçtim ve dedim ki “Keşke ortaokulda açılsaydım. Çocuk olduğum için bir şey demezlerdi. Ama artık büyüdüm, çok geç.” Yalnızca 15 yaşımdaydım!
Tüm bu süreç boyunca ne çocukluğumu ne gençliğimi yaşayabildim. Çocukken dışarı oynamaya çıktığımda başörtüm kayıyor diye ip atlayıp sek sek oynayamazdım, koşamazdım. Arkadaşlarım neden oynamıyorsun diye sordukları için zamanla dışarı çıkmayı bıraktım ve eve kapandım. Bir bakmışım hiç arkadaşım kalmamış…
Zamanla daha da yalnızlaşınca kitap okumaya başladım. O kadar bağımlıydım ki yaşamak istediğim hayatı yaşayan insanların hayatlarını okumaya bir günde 3 roman bitirdiğim zamanlar oluyordu. O sırada ailem de çevrelerine bizim kız kitaplardan başını kaldırmaz diye övünüyorlardı.
Ortaokulda iyice sessiz ve içine kapanık bir çocuk olmuştum. Ne hakkımı savunabiliyor ne de insanlarla konuşabiliyordum. Aynı şey lisede de devam etmişti aynı tutumum. Lisede İslam’ı sorgulamaya başlamıştım ve içinde bulunduğum durum beni dinden daha da uzaklaştırıyordu.
Kaç gece Allah’a inanabilmek için dua ettiğimi hatırlamıyorum bile ama bir gün dualarım kesildi ve kendimi kabullendim. Başkaları inanıyordu ve bunda sorun yoktu, ben inanmıyordum ve bunda da sorun yoktu.
11. sınıfta kendimi biraz daha açmıştım ve arkadaşlarıma ayak uydurmaya çalışıyordum ama her ortamda geri planda kalıyordum ve sürekli anksiyetik hissediyordum. Şu an bakıyorum da tüm o zamanlar belki de depresyondaydım.
Daha sonra üniversiteye geldim. Ailemden uzaklaşmak istemediğim için İzmir seçmiştim çünkü ilişkilerimiz son yıllarda harika düzeyinde iyileşmişti. Üniversitede sandım ki mutluyum, alışabilirim ama asla alışamadım.
Devirdiğim 10 yıl boyunca hep içime attığım için sürekli bedenimin fiziksel olarak bu durumu bana anlatmaya çalışmasının acısını yaşadım. Mutluyum sandığım her an sebepsiz alerjik reaksiyonlar ve egzamalarla mahvoldu. Vücudumun yaşadığı stres normal değildi ve adeta çığlık atarak bunu bana anlatıyordu ama ben hep görmezden geliyordum. İğneler, haplar, kremlerle süreci atlatıyordum.
Bundan birkaç hafta önce boynumda alerjik reaksiyon gelişti ve çok da mutlu olduğum anlar olduğu için sinirim bozuldu. O kadar kaşındı o kadar kaşındı ki boynuma kan oturdu ve doktorumun verdiği krem asla bana yardımcı olmuyordu. Bir gece ansızın şimdiye açılsaydım hayatım nasıl olurdu düşüncesi geldi. Modum düştü ve saatlerce sürekli düşündüm.
Oda arkadaşım bunu fark edip “Konuşmak ister misin?” diye sordu. Beraber yangın merdiveninde oturduk ve saatlerce ağlayıp ona yaşayamadığım 10 yıllık hayatımı anlattım. O uzun konuşmadan sonra açılma kararı aldım ve mucizevi bir şekilde boynumdaki kaşıntı durdu. Geçtiğimiz 1 haftada ise sanki hiç var olmamış gibi iyileşti.
Dün gece konsere gittim açık bir şekilde. Dışarı çıkmadan önce aşırı stresli olacağımı, sürekli terleyeceğimi, kızaracağımı, insanlar bana bakıyormuş gibi hissedeceğimi düşünüyordum ama her şey o kadar farklıydı ki.
Dışarı adımımı attım, güneşi ve rüzgarı saçımda hissettim. Gözlerim dolsa da ağlamadım, sadece saçlarımı savurdum rüzgara karşı. Dedim ki “Asla çok geç değilmiş ve ben bunun farkına varamamışım.”
İnsanlar bana bakmadı, terlemedim, kızarmadım, stres yapmadım. Dünyanın bana farklı geleceğini düşünürdüm ama dünya aynıydı, farklı olan bendim. Daha özgüvenli, daha kararlı ve ilk defa kambur yürümeyen bendim.
Bugün kardeşimle konuştum ve “Gerekirse seni savunurum. Sen yeter ki stres yapma, elbet kabullenecekler. En kötü sokakta dileniriz.” dedi
Canım kardeşim gerginliğimi aldı götürdü. Bu hafta 4 gün sınavlarım var ve salı günü için yurdumun psikolojik danışmanlık hizmetinden yararlanıp randevu aldım. Artık profesyonel bir desteğe ihtiyacım var ve bunu inkar etmemek daha iyi hissettiriyor. Aileme kendimi nasıl açıklamam gerektiğini, nasıl ılımlı bir şekilde süreci atlatabileceğimizi danışacağım.
Pazartesi okula ilk defa açık gideceğim ve salı da gideceğim ve çarşamba da gideceğim ve perşembe de…
Perşembe son sınavımdan çıkıp direkt eve gideceğim ve aileme onların yolundayken mutlu olmadığımı kararlı bir şekilde söyleyeceğim.
Sevgili kız kardeşlerim, asla geç değil. 30’larında 50’lerinde açılan kadınlar ve hepsi çok cesurlar. Asla geç olduğunu düşünmeyin ve dik durup mutluluğunuzu savunun.
Dün 10 yaşında çocuk olamamış bir çocuktum. Bugünse 20 yaşımda bir çocuğum. Ben de bana örnek olan o cesur ablaların bir parçası oldum ve bununla gurur duyuyorum.
“Oysaki bir çocuğun dini olamazdı” için bir yanıt
yapabildin mi seni çok merak ediyorum